O gün Daryl'ın dersi bitene kadar öğrencilerle ilgilenmesini izledim. Neredeyse hiçbiri antrenman yapmamıştı. Sadece 3 erkek ve 2 kız dışında. Dikkatimi çeken şey ise başkaydı. Aramızda iki Türk vardı. Buna şaşırmamın nedeni elbette Alrisha'ya gelen vampirler dünyanın her yerindendi ama Vampir Aracılar sanki gizli bir antlaşma yapılmış gibi genellikle Amerikan kökenli kişilerden seçilirlerdi. Son 5 yıldır hiç Türk çaylak görmemiştim. Hem de eğitimlilerdi. Ama biri benim dikkatimi daha çok çekmişti. İsminin telaffuzu da oldukça zordu ama hoşuma gitmişti. Araz. Mavi gözleri, yaklaşık 1.80 boyuyla fazlasıyla çekici. Ve arkadaşı Rüzgar. O da bir hayli çekiciydi. Boyu Araz'dan biraz daha uzundu. Candice Rüzgar'ı gördüğünde dili tutulmuştu. Çocuğa şaşkın şaşkın bakmasını engellemek için dirseğimle dürtmek zorunda kalmıştım. Araz'ın hızı 1756 km. idi. Rüzgarın ise 1678 km. Candice hepimizden gerideydi, oldukça çalışması gerekecekti. Bense son hızıma kavuşmak için yine öfkemi kullanacaktım.
Herkes bir dakika boyunca koştuğu için ölçümle bir buçuk saat içinde bitmişti. Bu eğitimden sadece 25 kişinin Vampir Aracı olmaya hak kazanacağı aklıma gelince ürpermiştim. Bunları boşu boşuna yapıyor olabilirdim. Boş yere bir çadırda uyuyor, iki eğitimciye katlanıyordum. Ama eğer geçersem, dünyanın kapıları bana açılacaktı. Bunu bilmek bile yeterliydi.
Ders bittiğinde hava hala aydınlıktı. Antrenmanlı olmayanların gün batana kadar 700 km. hıza ulaşmaları gerekiyordu. Bu yüzden ben bugünlük koşmamayı tercih ettim. Candice'ye kocaman gülümsedim ve ormanın içine doğru koşmasını izledim. Eğitim alanında sadece Felicity, Araz, Rüzgar, Sookie, Derek ve ben kalmıştık. Onlar da bahsettiğim antrenmanlı kişilerdi. Her ne kadar Araz ve Rüzgar kadar hızlı olmasalar da hepsi 1000 km hızla koşabiliyordu.
Candice'nin gelmesini beklerken biraz yürümeye karar verdim. Çünkü Candice'nin gelmesi uzun sürecekti. Hızı 100 km. idi Bu hızdan hayatı boyunca yürüdüğü açıkça belli oluyordu. Günün sonunda 700 km hıza kavuşabileceğinden bile şüpheliydim.
Ormanın içine doğru yürümeye başladım. Olası bir durumda kendime saklanacak bir yer bulmalıydım. Olası durumlar şunlar olabilirdi. Olivia beni öldürmek isteyebilir ve bundan kaçmam gerekebilirdi. Ki bence zaten öldürmek istiyordu. Daryl'ın günlük beni rahatsız etme çabalarından kaçmam gerekebilirdi, ki kaçmam gerekiyordu zaten.
Bir anda ben koşmayı bıraktığımda gözlerindeki o ifadeyi hatırladım. Hayranlık. Bana hayranlıkla bakmıştı. Küçümsediği, cesaretini aptallığa yakınlaştırdığı çaylağa. Ama sonra bu ifadeyi nasıl hızlıca gözlerinden sildiğini de görmüştüm. Bu alışkın olmadığı bir şeydi belli ki. Bunu kendisi de beklemiyordu. Hazırlıksız yakalanmıştı. Peki bir vampir, hayranlıkla baktığı kişiye sonra aynı sinir bozuculuğuyla rahatsız ederdi ki ? Cevabını biliyordum. Daryl gibileri böyle yapardı. Hiçbir şey umurlarında olmayan insanlar. Bu yüzden Daryl benim için hep iğrenç olarak kalacaktı. Öyle de kalmalıydı.
Kafamdakilerle boğuşurken arkamda bir çıtırtı duydum. Hızlıca döndüm ama kimse yoktu. Düşünürken ister istemez yavaşlayan adımlarımı tekrardan hızlandırdım ve odaklanmaya çalıştım. Birinin beni takip ettiğinden emindim, bunu hala hissedebiliyordum. Önemli olan kimin takip ettiğiydi. Daryl olamazdı, o bakışlardan sonra hemen yanıma geleceğini düşünmüyordum. Az önceki teorimi hatırlayıp irkildim. Olivia olabilir miydi ? Benimle oynamaktan sıkılmış olabilirdi çünkü ben kazanıyordum. Ama bu düşünceyi kafamdan hızlıca attım. Olivia birini takip etmek istiyorsa ederdi, öldürmek istiyorsa da öldürürdü. Ve bunu gerektiği gibi yapardı, hissettirmeden. Bunu anlamak için Olivia ile uzun zaman geçirmeniz gerekmezdi. Gözlerine dikkatlice bakmanız yeterliydi. Baktığınızda, içindeki sinsiliği ve ustalığı görmeniz kaçınılmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALRİSHA (Vampir Gezegeni)
مصاص دماء1972 den beri vampirler artık dünyada yaşamıyordu. Alrisha adındaki gezegene yerleştiler. Ancak yaşamak için insan kanına ihtiyaçları vardı. Bunu da vampir Aracılar sayesinde dünyadan alıyorlardı. alıyorlardı. 19 yaşındaki Centualler Moore, Vampir...