Derin bir nefes aldım ve testin uygulanacağı yere doğru yürümeye başladım. Zaten bunu tahmin etmiştim, ilk ben çıkmasaydım kendimi şanslı sayardım ve hiçbir zaman şanslı olmamıştım. Bu yüzden her zaman kendi işimi kendim hallettim ve bu sefer de yapacağım şey bu olacaktı. Kendimi koşmaya hazır hissediyordum. Sakinleştiğim ve kalp atışlarımı yavaşlatabildiğim zaman her şey hazır olacaktı. Odaklanacağım konuyu belirlemiştim. Bu kez kazanma hırsımla koşacaktım. Çünkü kazanmak benim için tek seçenekti.
Olivia'nın yanına geldiğimde başımla selam verdim ve sayacı belime takmasını bekledim. Koşacağım alan etrafı camekânlarla çevrilmiş normal kumdan bir alandı. Camekânlar sadece sınırı belirlemek için vardı, bunu anlayabiliyordum. Nefesimi düzene sokarak dikdörtgen şekline getirilen alanın kapısını açtım. İçeri girdikten sonra kapıyı kapatıp koşu pozisyonumu aldım. Ben koşu pozisyonumu alırken Olivia kapıyı kilitliyordu. Bunun nedeni tam olarak anlamasam da sesimi çıkarmadım. Olivia kapıyı kilitledikten sonra son uyarısını yaptı.
"Centuller, 30 saniye içinde hazır olduğun her an başlayabilirsin. 1 dakika boyunca koşacaksın. Süren bittiğinde hemen durman gerekli. Sayacındaki saatin alarmı kurulu. Böylece sürenin bittiğini anlayabilirsin. Süre bittiğinde ulaştığın hıza bakacağız. Bir sonraki teste girmeye hak kazanabilmen için bu süre içinde en az 1850 km hıza ulaşman gerekli. Ama herkes bu hıza ulaşırsa, en az hızlı olan 5 kişi minimum hıza ulaşmış olsa da elenecek. Bu yüzden elinden gelenin en iyisini yapmalısın. Bol şans, 30 saniyen başladı." Dedi. Harika. Sabah 30 saniye içinde 1850 km hızdan daha fazlasını yapabilmiştim ama şuan üzerimde testte olmamın stresi vardı. Ayrıca zamanım daralıyordu. Şuan heyecandan kaç saniye içinde başlamam gerektiğini bile unutmuştumm. Derin bir nefes aldım ve nefesimi geri verirken koşmaya başladım. Dikdörtgenin uzunluğu yeterince iyiydi, hızımı aldıktan sonra dönmem bana avantaj sağlıyordu. Bu şekilde devam edersem 1 dakika içinde 35 tur atabileceğimi düşündüm. Ve artık düşünmeyi bırakıp odaklanmam gerektiğini hatırladım. Kafamdaki düşüncelerden arınmış halde sadece kazanmaya odaklanarak, bacaklarımdaki son gücü harcayana kadar koşmaya hazırdım, bunu yapabilirdim, yapacaktım, yapmak zorundaydım.
Süre bitene kadar kaç tur attığımı sayamamıştım, konsantrasyonumu bozmak istememiştim. Saatin çalmasıyla kendime geldim ve ormanda çalıştığım şekilde durdum. Düşmemiştim ve bu iyi bir şeydi. Şimdi geriye kalan sadece yaptığım hızı öğrenmekti.
Olivia camekanın yanına gelerek kapının kilidini açtı ve dışarı çıkmam için kenara çekildi. Kapıdan çıktığımda gözlerim Araz ve Cendice'yi arıyordu. İyi olup olmadığımı anlamış olabilirlerdi ve ben sonuç açıklanana kadar beklemek istemiyordum. Ama onları gördüğümde iki de stresle bana bakıyorlardı. Hepimiz stresliydik. Hem kendimiz için, hem de sevdiklerimiz için.
Olivia sayacı dikkatlice belimden çıkardı ve diğer eğitimcilerin yanına gidene kadar kendisi de bakmadı. Bu işin adaletli olması gerekiyordu, kimse kimseye torpil yapamaz ya da sonucunu kötü etkileyemezdi. Bu yüzden hepsi onayladıktan sonra açıklayacaklarını düşündüm. Sayaca bütün eğitimcilerimiz dikkatlice baktılar. Yüzlerinden iyi olup olmadığımı anlamaya çalışıyordum ama imkansızdı. Hepsi ifadesiz bakıyordu.
Sonunda Olivia sayacı tekrardan eline aldı ve bana bakarak konuştu. "Centualler Moore, koşu testinde 2956 km hız yaparak barajı aştın. Şimdi arkadaşlarını bekleyeceğiz. Senden daha yüksek hıza ulaşan biri olana kadar, en hızlı çaylak sensin." Dedi. Onu dinlerken kalbim duracak gibi hissetmiştim. Mutluluktan ne yapacağımı bilmiyordum. Aslında içimden çığlık atmak gelmişti. Ama çocuksu görünmemek için sadece kocaman gülümsedim ve hızlı adımlarla yerime gittim. Önce Araz'a sonra Candice'ye sıkıca sarıldım ve gülümsemeye devam ettim. Ben başarmıştım, sıra sevdiklerimdeydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALRİSHA (Vampir Gezegeni)
Vampire1972 den beri vampirler artık dünyada yaşamıyordu. Alrisha adındaki gezegene yerleştiler. Ancak yaşamak için insan kanına ihtiyaçları vardı. Bunu da vampir Aracılar sayesinde dünyadan alıyorlardı. alıyorlardı. 19 yaşındaki Centualler Moore, Vampir...