7. KALP RİTMİ

15.5K 601 237
                                    

Merhaba!

Oy vermeyi ve satır arası yorum yapmayı unutmayın lütfen. Okunma sayısına göre vote ve yorum o kadar az ki... Üstelik paragraflara yorumlar pek yapılmıyor. Lütfen paragraf yorumu yapın.

Sınır: 60 Oy, 70 Yorum.

Şimdiden keyifli okumalar.

7

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

7. KALP RİTMİ

Canozan, Toprak Yağmura
Berk Baysal, Yaralarını Ben Sarayım
Sena Şener & Tuna Kiremitçi, Birden Geldin Aklıma

"Bana boş boş duvar izlettiren herkese kırgınım."
Oğuz Atay

Korkularım kalbime fidan ektiğinde beş yaşında bir çocuktum.

Korkularım beni ele geçirdiğinde sekiz yaşında bir çocuktum.

Korkularım bir adamın koynunda yok olup gittiğinde yirmi iki yaşında bir kadındım.

Dilruba Diba. Adında hayatı gizli olan o kadınım. Adında koca bir hayatı saklayan o kadınım. Ne kadar âcizdi değil mi? Geçmişini, hayatının bir parçasını hatırlamamak, hafızandan kirli bir peçete gibi savurup atmak... Benim geçmişim adımda saklıydı fakat bilmiyordum. Zihnim kirli bir nehir gibiydi. Hatta bataklık. Adım attıkça en dibe batıyordum ve zihnimde berrak bir suya ulaşamıyordum. En dibe batmak benim için bir sondu, kötü bir son. Geri dönüşü olmayan bir adımda hızla en dibe çekilmiştim. Beni aşağı çeken şey korkularımdan başka bir şey değildi.

Korku, insanları ayakta tutan şeylerden biriydi ve beni ayakta tutmak yerine daha çok dizlerimin üzerine düşürüyordu. Eskiden hep kendi geleceğim için korkardım, çünkü benim için yarının ne olacağını bilememek kalbime büyük bir korkuyu ekiyordu. Fakat şimdi içimdeki korku kendimden çok onun içindi. Onun canı, benim en büyük korkum olup kalbime köklerini salmıştı. Delicesine güvenip inandığım birinin elimden kayıp gitmesine izin veremezdim. Dün gece benim okuduğum mesajı görmüş ve bana belli etmemek için geçiştirmiş olsa da onun için endişeleniyordum. Bu hayatta güvendiğim tek kişiydi. Onu kaybedemezdim.

Yaklaşık üç saattir yatakta yavru bir kedi gibi kıvrılıp uyumaya çalışıyordum ama olmuyordu. Öğlen olacaktı ve Çakır evde yoktu, yataktan çıkmak istemiyordum. Sabah erkenden gelen bir aramayla birkaç saat sonra geleceğini söyleyip çıkmıştı. Gidişinin üzerinden dört saat geçmişti. Sabah erkenden dediğim de yedi buçuktu. Saat şu an on bir kırk beşti. Kendi kendime homurdanarak yorgana iyice sarıldım ve bacaklarımı biraz daha kendime çektim. Zaten ağrım vardı, ağlamak için bahane arıyordum. "Neredesin sen ya?" dedim kendi kendime, ağlamaklı bir sesle. Valla ağlayacaktım şimdi.

DİLDÂDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin