Dikiş tutmayan yaralarım vardı.
Kabuk bile bağlamadılar.
Ona kadar.
Sırtıma saplanan hançerlerin sızısı göğsüme vurdu, haykırışlarım yeri göğü inletti. Bu bir lanetti.
Parmak uçlarımda yanan şey; geçmişti. Göğsümde harlanıp alev alan şey ise; ge...
Oy vermeyi ve satır arası yorum yapmayı unutmayın lütfen. Okunma sayısına göre vote ve yorum o kadar az ki... Üstelik paragraflara yorumlar pek yapılmıyor. Lütfen paragraf yorumu yapın.
Sınır: 90 Oy, 90 Yorum. (bol bol paragraf yorumu gelsin ballarım)
Şimdiden keyifli okumalar.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
8. GÖZYAŞI OKYANUSUNDA BOĞULMAK
Mavi Gri, İlaç Ol Yaralarıma Sezen Aksu, Haydi Gel Benimle Ol Sezen Aksu, Kaybolan Yıllar
⛈
Bir katilin pençelerine takılan korkunç bir kâbustu.
Lanet bir kâbusu gölgeleyen bir adamın varlığını iliklerime kadar hissetmek bana bu dünyadaki en güzel ödüldü.
Sadece adı bile hayatımdaki tüm kötülükleri ve kalbimdeki kırık cam parçalarını süpürmeye yetecek kadar güçlüydü. Nasıl olmuştu da kendini hayatımın merkezine koymuştu? Nasıl olmuştu da ben onsuz bir hayat düşünemiyordum... Hayatımın ortasında bir ateş gibi düşmüş, çevremi yakıp beni kendine hapsetmişti. Ve ilk defa bir mahkûmiyetten korkmuyordum; zerre pişman değildim. Aksine, biraz daha beni kendi hayatına katsın istiyordum.
Bu delilik gibi geliyordu. Düşüncesi bile aklımı kaybetmeme neden olacak bir gelişmeydi. Aklı başında olan bir insanın düşleyeceği türden bir durum değildi. Ben onu gerçekten hayatımda istiyordum ve sanırım benim de aklım başımda değildi. Oysa ki hiç ihtimal bile vermezdim. Hayatıma bir adamın girme ihtimalini aklımın ucundan bile geçirmezdim. Şimdi ise göğsü benim için en güvenli liman olan adamın kolları arasındaydım. Onun kollarında olmak paha biçilemez bir şeydi.
Uzun kirpiklerimi kaldırıp bakmaya doyamadığı bal sarısı gözlerimi yüzünde dolaştırdım. Dün gece yaşadığım o kriz ânından beni çıkarmayı başardıktan sonra kalbimi yerinden çıkarmak ister gibi sadece dudaklarımızı birbirine sürtmüştü. Öpmemişti, sadece birbirine dokunmuştu. Sonrasında bir şey demeden yatağa geçmiştik. Aslında çoğu şeyin farkındaydım. Mesela o bana deli gibi âşıktı ve saçımın bir teline zarar gelmesi onun da sonu demekti. Evleniyorduk ve aramızda elbette bir şeyler olacağını da biliyordum, normal bir evlilik olacaktı. Bunun sahtesi yoktu artık. O, bana âşıktı ve elbet bir gün kalbim ona karşılık verecekti.
Sanırım uyanmıştı. Kirpikleri titriyordu ve nefesleri düzene girmişti. Onun kolları arasında uyumuştum. Şimdi sabahın ilk ışıkları tül perdenin bir kısmından içeri sızıyordu. Sabah olmuştu. Hatta saat şu an ondu. Yine huzurla uyumuştum. Onunla uyumaya başladığımdan beri tüm uykularım huzurluydu. Parmak uçlarım yavaşça alnına yapışan kuzguni siyahı saçlarını geriye doğru ittirirken kirpikleri bir kez daha titredi ve dudakları gerildi, hafifçe gülümsedi. Çakır çok güzel bir adamdı. Her şeyiyle. Ona hayran kalmamak elde değildi.
