22. YAKINLAŞMA

497 32 7
                                    

Selamlaaaar. Yeni bölümle karşınızdayıım. Hızla yazıp kontrol etmeden yayınlıyorum, hatalarım varsa affola, yakın zamanda düzeltirim. İyi okumalar. 

22. YAKINLAŞMA

Gözlerim küçük parka bakarken, zihnim çoktan anılarımı aktarmaya başlamıştı. Küçüklüğümüz salıncakta yerlerini almış, sallanıyordu.

Geçmişin perdesi tekrar aralandı, sahne bizimdi. 

Puslu havada, kalabalık sayılabilecek bir oyun parkında yapayalnızdık. 

Havanın kasvetine inat, renkleri solmuş oyuncaklarda oynaşan neşeli çocuklara ve onları gözleyen ebeveynlere rağmen yalnızdık. 

İki pembe salıncak, diğer oyuncaklardan soyutlanmıştı, adeta orada yoktu. 

Başlangıçta yalnızlığım tekti. 

Annelerinin ilgi odağı olan çocuklara duyduğum kıskançlık, kalbimi kırmıştı. Ayaklarım gökyüzüne değecek kadar hızlı sallanmak istedim, mümkün değildi.  

Tek sallanmayı hiç sevmezdim ama sallanmayı çok severdim. Her salıncağa binişimde yüzüme buz gibi çarpan yalnızlığıma rağmen sallanmaktan hiç vazgeçmemiştim. Gökyüzüne değemeyen ayaklarıma inat, gözlerimi gökyüzünden hiç ayırmazdım. 

Kaya, sahneme dahil oldu. Ben söylemeden beni anladı ve isteğimi gerçekleştirdi. 

Kaya'nın beni sallamasıyla ayaklarım ilk defa gökyüzüne ulaştığında, şen kahkahalarım çevremizi sarmaladı. 

Artık birlikte yalnızdık. 

"Beni ilk defa burada görmedin değil mi? Seninle çok zaman önce tanıştık." dedim tebessümle. Bu anıyı yeni hatırlamış olsam da Kaya'nın geçmişimde bir izi olması beni mutlu etmişti. 

Şaşkınca bana döndü. "Hatırlıyor musun?" 

"Hatırladım, sende hatırlıyorsun." Büyümüş gözleri, hafif aralanmış dudaklarıyla şaşkın ifadesi tebessümümü derinleştirdi. 

"Unutmadım ki," o da benim gibi tek dizini altına alarak bedenini bana çevirdi. Bankta karşılıklı oturuyorduk. "O günden sonra sen zihnimin bir köşesini sahiplendin. Yıllar geçse de, çoğu anım toz olup uçsa da, sen ilk günkü berraklığınla hep oradaydın." 

"Oradayken benim kim olduğumu biliyor muydun?" dedim şuan ki konumumdan bahsederek. 

"Hayır, seni burada görene kadar bu ihtimal aklımın ucundan bile geçmemişti."

Ağaç dallarında ötüşen kuş sesleriyle birleşen hafif rüzgar bizi daha da yakınlaştırmıştı. Kuş sesleriyle bezenmiş ılık rüzgarın bedenimi okşamasından mıydı, bilmiyorum ama kendimi ona daha da yakın hissetmiştim. Tamam, dedim içimden, bu adama güvenmeliyim. Samimiyetle bakan gözleri, içimde hissettirdiği sıcaklık yalan değildi. 

"Buraya geldiğimde beni tanıyordun değil mi?" 

"Evet ama emin olamıyordum, ne de olsa çocuktuk. Ne zaman ki ismini hatırladın, işte o zaman emin oldum." 

Haklıydı, çocukluk halimden eser yoktu. Geldiğim günden beri cebimde katlı taşınmaktan aşınmış fotoğrafı çıkarıp açtım. Elimle birkaç kez düzettikten sonra kare kutucuklara bölünmüş fotoğrafı ona uzattım. Şanslıyım ki yüzlerimizde kutucukların içinde kaldığı için fotoğrafın genelinden daha az hasarlıydı. 

Kaya fotoğrafı görmesiyle, belki de onda ilk defa gördüğüm derin bir tebessümle işaret parmağı ile fotoğraftaki beni gösterdi. "İşte sendin!" dedi coşkuyla. 

MAVERAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin