10. ARKADAŞLAR

813 58 48
                                    

Merhabalaaarrr. Yeni bölüm ile karşınızdayım. Umarım beğenir ve seversiniz. Mavera'yı beğendiyseniz arkadaşlarınızla paylaşıp bana destek olabilirsiniz. :)

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Görüşürüzzzz :))))

10. ARKADAŞLAR

Dengesiz bir ruh haline sahiptim. Düşüncelerim sürekli değişiyordu ve birbirini tutmuyordu. Bu durum ne benim için ne de çevremdekiler için sağlıklı bir durum değildi ama ben buydum. En kötüsü de bununla yaşıyordum. Diğerleri bir süre sonra yanımdan ayrılıyordu ama ben kendimi terk edemiyordum.

Kuzeyden buraya kaçabilmiştim ama kendimden, düşüncelerimden, korkularımdan, kaygılarımdan kaçamamıştım. Hepsi zihnimde kuyruk olmuş birbirlerini kovalayıp beni rahat bırakmıyorlardı. Bir cesaretle su yüzüne çıkan sosyalleşme isteğim bir anda boğulmaya başlamış, nefessiz kalmıştı.

Yeni bir hayata başlamak; yeni insanlara hayatının kapılarını açmak demekti. Eski yaşantımda sıkı sıkıya kapattığım, defalarca kilit vurduğum, arkasına ağır taşlar bıraktığım kapıyı yeni insanlara açacak mıydım? Açabilir miydim? Yıllardır o kapının arkasına yığdığım o ağır taşları kaldırabilir miydim?

Buranın eski hayatımdan farklı olduğunun farkındaydım fakat korkularım vardı. Yıllarca tanıdığım insanlara güvenemezken, bu yaratıklara nasıl güvenecektim?

Düşüncelerimin arasından küçücük, ufacık onlara haksızlık yaptığım düşüncesi geçti. Bu düşünceyi hemen geçiştirmeden ucundan bucağına kadar düşündüm. Bardia, Bolirven ve Norwny ailemden daha çok destek olmuş, korumuşlardı. Beni önemsiyorlardı. Böyle düşünerek onlara haksızlık yapamazdım.

Kuzeyde hiç arkadaşım olmamıştı ama buraya yeni gelmiş olmama rağmen vardı. Ne kadar aptal denilse de Epi bana birçok konuda destek olmuş, yardım etmişti. Yeni tanışıyor olsak da Beril, Melisa ve Marya benimle çabucak kaynaşmıştı. Bu kısa sürede gerçekten de ne kadar samimi olacağımız tartışmaya açık olsa da dostlar alabileceğimizi hissettirmişti ama yine de korkularım vardı. Bir süre daha geçmeyecek olan korkular.

Hâlâ türümü öğrenememiş olmak beni geriyordu. Birçok tür vardı. İyi ve kötü bir sürü tür.

Olacağım türün beni çevremdekilerden uzaklaştırabileceği düşüncesi beni korkutuyordu.

Yeni arkadaşlarımla vakit geçirmek için geldiğim bu yer beni düşüncelerimle boğmuş, yok etmişti. Üzerimde hissettiğim bakışlar bir anda beni derin düşüncelerimden kurtarmıştı.

"Ah! Özür dilerim. Bir anlığına dalmışım." Dedim ellerimi kucağıma çekerken. Mete ve Kaya'nın da masada olduklarını fark etmem uzun sürmemişti. Biz Maysa, Beril, Melisa ve Demir birlikte gelmiştik. Onlar ise bize daha sonra katılacaklardı. Ben uzak diyarlarda düşüncelerimle boğuşurken onlar da gelmişlerdi.

Merkezin aşağısında, ilk geldiğim gün bulunduğum yerden de aşağıda, orman kendini yerleşim yerlerine bırakmıştı. Kafe tarzı sosyal tesislerin bulunduğu küçük bir bölge başlamıştı. Merkezin diğer tarafını gezerken burada sosyalleşmek için birçok yapı bulunduğunu öğrenmiştim ama zihnimin köşesindeki "her yer ormanlık" düşüncesi şaşırmama neden oldu.

Buradaki binalar genel olarak taştan ve ahşaptandı. Yerleşim bölgelerindeki binalar birkaç kattan fazla değildi, bu binalar birbirleri ile uyum içerisinde nizami bir biçimde yerleşmişlerdi. Bu bölgede aynı şekilde; yüksek katlı binalar yoktu, taş ve ahşaptan yapılma dükkân vardı.

Demir küçük çaplı bir kahkahasıyla oturduğumuz loş mekâna inletmişti. "Aslında uzun süredir dalgınsın." Sadece gülümsedim. Marya siyah gözlerini gözlerime kenetleyerek konuştu. "Seni bu kadar düşündüren ne?"

MAVERAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin