1. ARAYIŞ

2.7K 126 32
                                    

Bölüm sonundaki açıklamayı mutlaka okuyunuz. İyi okumalar. <3

Başlangıç tarihi butonu :)       

                                                             1. ARAYIŞ

Şarkı: Evanescence - Good Enough

MJ Cole & Freya Ridings- Waking Up

Duvarları siyah mürekkeple kaplı odamın köşesinde bağdaş kurup oturuyordu. Kimse onu görmüyor, çığlıklarını duymuyordu lakin o hep oradaydı. 'O', benim kimseye gösteremediğim benliğimdi. Kollarında morluklar, dizlerinde yaralar vardı. Ondaki yaralar bende kimsenin fark etmediği yaralardı. Bu yaralar bir yere çarparak veyahut düşmeyle açılan yaralar değildi. Kalbimdeki kırgınlıklarımın, ruhumdaki darbelerin izleriydi. Gözlerinin altı morarmış, dudağının kenarında kabuk bağlamamış bir yara vardı. Kötü görünüyordu; benim aksime.

Çok değerli ailemin gördüğünün aksine ben, o köşeye bağdaş kurup oturan kızdım. Bu evin içinde kaybolmuştum ve tanımı yapılmamış bir arayış içindeyim. Ne aradığımı bilmeden, ısrarla bir şeyler arıyordum.

Odamdan koridora çıktım. Benim mürekkeple kaplı odamın aksine, boyalı temiz duvarlar tam da anneme yakışıyordu. Belki de odama girmemesinin nedeni buydu. O aydınlığı seven bir kadındı. Parlak ışıklar altında, ışıltılar içinde yaşıyordu. Benim loş ışıkların kuşattığı, duvarları kirli odam hiç de ona uygun değildi.

Bende buraya uygun değildim.

Kimse istediği yere ait değildi.

Garip bir dünyada yaşıyorduk. Dünya, Ekvatordan yüksek ve kalın betonlar sayesinde ikiye ayrılmıştı ve bizler, -Kuzey Kutbunda yaşayanlar- Güney Kutbuna inemiyorduk, yasaktı. Orada yaşayan insanlar var mıydı yok muydu, varlar ise ne durumdalar hiçbir fikrim yok.

Olağanüstü olaylar oluyordu.

Dünyanın güçlü devletlerinden biri Kuzey Kutbunda bulunan ülkelere siyasi birliktelik sunarak ülkeleri kendine bağlamış ve Kuzey Kutbuna hâkim olmuştu. İlk başta çoğu ülke buna karşı çıksa da dünyada yaşanan olağanüstü olaylar nedeniyle istemeyerek olsa bile kabul etmişlerdi.

Kuzey Kutbunun tek değişmez kuralı vardı; Güney kutbuna inilemez.

Güneye giden hava, kara ve deniz yolları kapalıydı. Kaçak bir şekilde Ekvatoru geçenler geri dönememiş, giderken yakalananlar ise ağır bir şekilde cezalandırılmış ve herkese ibret olsun diye onların acı çeken bedenleri günlerce televizyonda sergilenmişti. Neden öyle olduğu konusunda mantıklı bir fikrim yoktu. Bu konuyla ilgili birilerinin de bilgi sahibi olduğunu düşünmüyordum. Herkes bir şeyler anlatıyordu ama hiçbirinin resmi bir kaynağı yoktu. Okulda, tarih derslerinde bile bu konu yüzeysel anlatılmıştı, sorduğumuz sorular ise yanıtsız kalmıştı. İnternetteki bilgiler ise iki satırı geçmiyordu.

"1879 yılında çıkarılan 6891 maddeli yasaya göre bölgemizin güvenliği için Güney Kutbuna geçişlerin yasaklanmasına karar verildi. Yasaya uymayan vatandaşlar Kuzey Hakları Mahkemesi kararı ile idam cezasına çarptırılacaktır. 1879 yılında çıkarılan bu karar geçerliliğini günümüzde de korumaktadır."

Birbirini tekrar eden sitelerden gerçekleri öğrenmek imkansızdı. Ansiklopedi, dergi, gazete gibi yazılı kaynaklar ise ortadan kaldırılmıştı. Ansiklopedilerin çoğunda G harfi bölümünde Güney Kutbu ibaresi çıkarılmıştı. Literatürden adeta kazıyarak çıkardıkları bu bölgeye dair resmi kaynaktan bilgi alma imkânı yoktu. İnsanlar Güney Kutbunda neler olduğunu merak etse de bu meraktan öteye gitmiyordu. Güneye geçmeye çalışanların aldığı ağır cezalar insanların meraklarını sesli ifade etmelerini bile engellemişti.

MAVERAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin