27. BÖLÜM

281 27 7
                                    

Selamlarrrr. Sınavım olduğu için bölüm geç geldi.

Bölüme geçmeden oy vermeyi unutmayıın.

İyi okumalar.

27. BÖLÜM

Öncesinden bildiğim karanlık yol, sonsuza kadar sürecekmiş gibi hissettirmesine rağmen bitmişti.

Yolculuğa çıktığımda nereye varacağımı kestirememiştim çünkü bu konuda herhangi bir konum düşünmemiştim. Kuzeyde, herhangi bir şehirde ya da ülkede olacağımı düşünürken, kendimi odamda buldum.

Direkt odama geldiğim için mi yoksa odamın bıraktığım gibi olmasını beklemediğimden mi bilmiyorum, şaşkındım.

Odamı ya son bıraktığım halde, cesedim beni karşılarken bulmayı ya da bana dair hiçbir kalıntı bulmamayı bekliyordum, yanıldım.

Bıraktığım gibi dağınık değildi, bedenim de ortadan kalmıştı. Yatağım düzenlenmiş, dağınık çalışma masam toplanmıştı. Kitaplarım kitaplıkta diziliydi.

Yokluğum fark edilmiş, ortalık temizlenmiş, düzenlenmişti ama odam hala benim odamdı. Odamı kapatacaklarını düşünürken onlar hatıralarımı saklamayı tercih etmişti.

Burnumun ucu sızlarken gözlerimin dolmasına müsaade etmeden kafamı iki yana sallayıp odadan çıktım. Burada kapanacak bir defter vardı, varsayımlara yer yoktu. Duygusallaşmaya hiç yoktu. Bir şeyler olacak olsaydı, yaşantım boyunca olurdu muhtemelen.

Odamdan salona giden uzun koridor, yeni tablolarla renklendirilmişti lakin bıraktığım bu ışıltılı eve renk veren tek şey bu tablolardı. Evin içi kasvet doluydu, her yeri gri dumanlar sarmalamıştı. Koridorda attığım birkaç adımda anladım bir şeylerin değiştiğini.

Kuzeyden gittiğim zamandan bu yana pek çok şeyin değişeceğini biliyordum. Mevsimler değişecekti. Kuruyan bazı ağaçlar kesilecek yerine yenisi dikilecekti. Yeni binalar, parklar yapılacaktı. Şehre yeni insanlar gelecek, tanıdığım insanlar şehri terk edecekti. Evin düzeni değişecek, yeni koltuklar, yeni tablolar ve çiçekler yer bulacaktı. Birçok şeyin değişeceğini biliyordum. Sevdiklerim gidecek yerine yabancı olduğum pek çok şey gelecekti.

Giden sevdiklerimden birinin, ailemden biri, babam olacağını düşünmüyordum.

Herkes, her şey değişebilir, yitip gidebilirdi ama babam değil. Geldiğimde ailemi bıraktığım gibi bulacağımı düşünüyordum, bunu istiyordum ama istediğim hiçbir şeyin olmadığı gibi bu da olmamıştı. Eve geldiğimde beni karşılayan önünde çiçeklerle babamın fotoğrafı oldu. Çok sevdiği zambaklar fotoğrafın etrafını sarmalamış, ortada babam gülümseyerek bana bakıyordu.

Babam ölmüştü.

Babamı kaybetmiştim.

Babam, annemi bırakıp gitmişti.

Küçükken, hâlâ ailemin sevgili kızı iken, babamı her şeyden çok severdim. Çok değerliydi benim için. Zamanla dengeler değişip ailemden uzaklaşsam da bu sevgim içimde filizlenmeye devam etti. Kalbimin derinliklerinde babama beslediğim sevgiden oluşan bir çiçek bahçesi vardı. Bundan kimsenin haberi olmasa da o bahçe, bana oksijen olmuş, kalbimin atışlarını güçlendirmişti.

Kalbim ağrıyordu. İçimdeki babam bahçesi, babamın gidişiyle solmaya başlamıştı. Babam ölmüştü. Babamı bir daha göremeyecektim. Bana kırgın mı gitmişti? Onu çok üzmüş müydüm? Onun içinde de ben bilmesem bile, bana olan sevgisinin oluşturduğu bir bahçe var mıydı? Peki onun bahçesi de benimki gibi solmuş muydu?

MAVERAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin