"Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim."
-Yılmaz Erdoğan
***Kaan yine evden gelen bağırış seslerine, dikkatle ve merakla onların evini izlemesine rağmen hala yardım etmeyen komşularına artık şaşırmıyordu, bu onun için çok günlük bir durumdu. Babası sürekli içerdi, ayyaşın tekiydi ve yine annesi ile kavga ediyordu. Annesine bir şey olacak korkusu ile apartmana koştu. Zaten zemin katta olan evinin kapanmamış kapısından içeriye girip kapıyı kapattı.
Bağırış sesleri gelen odaya yani salona doğru yürüdü. Kapıda durup annesine ve baba bile demeye utandığı adama baktı, annesi ne kadar korksa da başı dikti. Sağ gözünün altı morarmıştı, yanağında kızarıklık ve kolunda parmak izleri vardı. Kaan'ın, annesinin bu haline içi sızlamıştı.
Annesi, babası ile lise de tanışmıştı ve etrafındakileri imrendirecek tarzda bir ilişki içerisindeydiler. Çok aşıklardı ve evlenmek için daha fazla beklemek istememişlerdi. Bu yüzden annesi üniversite okumamıştı. Dedesi bu duruma karşı çıktığı için annesi de babası ile kaçmış ve gizli bir şekilde yıldırım nikahı ile evlenmişlerdi. Sonradan durumu öğrenen dedesi ise annesini evden kovmuştu. Kaan'ın dedesi, bu adamın kızına iyi gelmeyeceğini biliyordu ve kızını defalarca uyarmıştı ancak bundan sonra onun lafını dinlemiyor ise kendi bildiğini okumaya devam etsin diyordu.
Kaan gizlendiği kapının arkasına daha da sinmişti. O sırada kısa bir an için duvar dibine çökmüş annesi ile göz göze geldi. Annesinin gözlerine endişe vardı ama bu endişe kendisi için değil, oğlu içindi. Annesinin bakışları çok fazla şey ifade ediyordu ama en belirgin olanı kaçması için olan yalvarışıydı.
O sırada Kaan, annesine odaklanmış durumdaydı fakat içeride büyük cüsseli ve her birinin belinde silah olan adamlar vardı. Derin bir nefes aldı Kaan, ne oluyordu? Babası yine nasıl bir bataklığın içindeydi?
Evlerine sürekli yabancı, dev gibi adamlar gelirdi. Kaan onları annesinin anlattığı keloğlan masalındaki devlere benzetirdi. Henüz babasının ne yaptığını anlayacak yaşta olmadığını biliyordu ama bu dev adamlar onu korkutuyordu çünkü geldiklerinde sürekli bağırıp çağırıyorlar ve onlar gittikten sonra da annesi ile babası her zaman olduğundan daha şiddetli şekilde kavga ediyorlardı.
En büyük korkusu ise annesine bir şey olmasıydı. Aynı annesinin onun için endişelendiği gibi küçük yaşında her ne kadar şiddet görmesine engel olamasa da, o da annesi için endişeleniyordu. Annesinden başka kimsesi yoktu, babası onunla ilgilenmezdi, Hatta bazen Kaan'ın ismini bile unuturdu. Şu an olduğu durumda, içindeki dürtü onu kaçması için zorluyordu fakat annesine olan endişesi hepsinden ağır basıyordu.
Saklandığı yerden merdivenin basamaklarından aşağı doğru eğilerek evlerine doğru bakmaya çalışan komşularını gördü, hepsi bir şeyler fısıldayarak onların olduğu tarafı görmeye çalışıyordu ama hiçbiri yardım etmek için kılını dahi kıpırdatmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSA(+18)
General Fiction"Bir çocuğun doğum günü aynı anda ölüm günü olabilir miydi? Benim için tam olarak öyle olmuştu."