6.Bölüm

203 15 145
                                    

"Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu , benim de bir  ruhum bulunduğunu öğrettin."

Sabahattin Ali.

Sabahattin Ali

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




****

Efsa, yarı açık bilinciyle etrafı incelemeye çalışıyordu. Burası neresiydi? Ne zaman getirilmişti? Kim getirmişti? Neler olmuştu? Zor bela hatırladıkları ile yutkundu. Denize düştüğünü ve ne kadar çırpınsa da dibe çekildiğini hatırlıyordu. O zaman hala nasıl yaşıyordu?

Görüş açısı netleştiğinde hareket halinde bir kamyonda olduğunu fark etti. Ortalığa baktığında ise tek başına olmadığını, onun yaşlarında birçok çocuğunda yanında olduğun gördü.

Kamyon bir süre sonra durmuştu. Ne yapacaktı tek başına? Nerede olduğunu bile bilmiyordu. Zihninde bayılmadan önce olanları tartıyordu Efsa. Tek tük hatırladığı için olanları bağdaştıramıyordu.

Arkadan Kamyonun kapakları açıldığında, çocuklar sırayla indiriliyordu. Efsa'nın dikkatini çeken bir detay vardı. Buradaki çocukların hepsi hem çok iyi dövüşüyor, hem de çok iyi atış yapıyorlardı. Bunu girdikleri eğitimlerde fark etmişti.

Aslında onların ölümüne özellikle izin verilmemişti çünkü bu leşlerin uzun zamandır canlandırmayı düşündükleri bir plan vardı. İşlerine yarayacak çocukları toplayıp, kalanlarını öldüreceklerdi. Yaramayan çocuklar onlar için sadece para ve zaman israfıydı. Acımasızlardı, hem de fazlasıyla. Bu planı ilk defa gerçekleştirmiyorlardı. Daha önceden kaç çocuğun hayatına böyle katlettiklerini bir onlar biliyordu, bir de artık konuşamayacak o çocuklar.

Efsa zeki bir çocuktu, yaşıtlarına göre daha olgun düşüncelere sahipti. Hepsinin burada olmasından amaçlarını zaten çözmüştü. Öfkesi katlanarak artıyordu ve sadece iki duygu hissedebiliyordu, öfke ve nefret. Tek dayanağını ölüme terk etmişlerdi, hepsine teker teker en ağır şekilde ödetecekti. Damla onsuz uyuyamazdı, ne yapacaktı şimdi tek başına? Damla, Efsa olmadan çok korkardı.

Efsa, Damla'dan başka bir şey düşünemezken kulağına dolan silah sesiyle irkilmişti. Çok severdi silahlarla oynamayı. Ama kast ettiği silahlar, babasıyla oynadığı kırmızı ve sarı boncuklu silahlardı. Fakat önündeki çocuğun yere yığılmasıyla bu silahların oyuncak olmadığı apaçık ortadaydı.

Yavaş yavaş yaşananlar Efsa'nın kafasında canlanmaya başlamıştı. Bindikleri gemi ikinci kaçış yoluydu ancak iskeleden çok uzaklaşamadan patlamıştı. Efsa yüzme biliyordu ama aniden fazla dalga yutmaya başlayınca boğulmaktan zar zor kurtulmuştu. Daha sonra çırpınırken iskeleye yaklaştığından olsa gerek bir kol onu tutup karaya çekmişti, tabi o kişinin kurtarmasındaki niyet kendi çıkarıydı.

Efsa'nın dalgalara direnmesinin tek nedeni Damla'ydı. Buradan kurtulmanın bir yolunu bulup, ne olursa olsun ona ulaşacaktı, hayatında değer verdiği son insanı bırakmaya niyeti yoktu. O Efsa Karasu'ydu. Aklına koyduğunu yapmadan pes etmezdi, çetin bir inadı vardı. Damla onun en yakın arkadaşıydı. Yeri gelmiş abla, yeri gelmiş anne, yeri gelmiş baba olmuşlardı birbirlerine. Efsa, ikinci ailesini öylece yalnızlığa mahkum edemezdi, kurtulacaktı buradan.

EFSA(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin