13.Bölüm

280 30 15
                                    

Elimde ki kahveden bir yudum alarak kupayı masaya koydum ve battaniyeme iyice sarıldım. Bütün gece uyumamıştım. Daha doğrusu uyuyamamıştım. Gece boyunca ne o bana haber vermişti, ne de ben Sinan'a haber vermiştim

Battaniyeyi başıma kadar çekerken kapı çalmaya başladı. İyi de benim kapım neden çalardı ki? Cenk mi gelmişti acaba?

Söylene söylene yerimden kalkarak kapıya doğru ilerledim

" Teknoloji beni arayabileceğin kadar ilerledi biliyorsun değil mi? "

Bir kaç adım atarak yerimde durdum ve elimi çeneme koyarak başımı hafiften yana eğerek tekrar kendi kendime konuştum

" Ne araması ya, bunlar ışınlanıyor ışınlanıyor. Gerçi bende ışınlanıyorum "

Saçma konuşmalarıma son vererek kapıyı açtım

" He işte benim de o kadar çok ışınlanacak makinem vardı ki, hangisini seçeceğime karar veremediğim için tabanvayımla geldim "

Gözlerimi kocaman açarak karşımda ki kişiye baktım

" CEREN "

Ceren gözlerini kısıp dudaklarını büzdü ve aklınca sinirli bir bakış atmaya çalıştı bana

" Tı Tı Tı arkadaşını böyle kapıda mı bırakıyorsun sen ayıp ayıp "

Eşikten geçtikten sonra arkasından kapıyı kapattı ve ayakkabılarını çıkararak kapının yanından kahverengi olan terlikleri ayağına geçirdi. Ardından doğrularak bana baktı ve kollarını açtı

" Özleşmedik mi? "

Yavaşça kıvrılan dudaklarım zamanla kahkahaya dönerken boşta kalan kollarını daha fazla bekşetmeyerek Ceren'e sarıldım. Sıkı sıkı sarıldıktan sonra beni geride bırakarak kendini içeriye, az önce kalktığım koltuğun üzerine atarak battaniyeyi üzerine çekti

" Üşümekten dondum "

Bende yanına yerleşirken söylediği şeyin saçmalığına güldüm

" Hangi rüzgar attı seni buraya? "

" Rüzgar hafif kalır, poyrazdı bu "

Yeniden gülerek cevap verdim

" Bir kere de cıvıtma be "

" Tamam tamam ya, anlatacağım ama çok uzun mesele. Sen önce bana bir kahve getir de içim ısınsın. Zira iç organlarımın buzunu eritmem lazım "

Kafamı iki sallayarak yanından kalktım ve tezgaha doğru ilerleyerek makineye kahveyi ve suyu koyarak makineyi çalıştırdım. Dönüp Ceren'e baktığımda battaniyeye sarılarak başını geriye yasladığını gördüm. Gözlerini kapatmıştı

Ceren'le yollarımız birdi. Yani 2 yıldır birdi. O da çok acı çekmişti. Hatta benden bile çok çekmişti. Acılarımız bizi birleştirmişti

2 yılda öğrendiğim şeylerden biri de, eski düşmandan dost olunabileceğiydi. Eski dosttan da düşman olunabileceği...

Ha bide eski düşmandan dost, daha sonrasında tekrardan düşman olunabileceği de var. Bir tane olmadı ama olsun öğrenmişim işte

Ceren'le yollarımız da düşmanlığın ardından birleşmişti. Benim gibi acı çeke çeke daha çok güçlenmiş, daha çok hırslanmıştı. Şimdi daha güçlüydü. Her ne kadar kalbi kırık, ruhu yorgun olsa da gülümsemeyi öğrenmeyi de başarmıştı

Düşünce seyahatimden beni çıkaran makine sesi olmuştu. Kahveyi çıkararak bardağa doldurdum ve tekrardan Ceren'in yanına gittim. Kupayı uzattım ve kendiminkini de alarak yeniden yanına kuruldum

Gölgemdeki Ajan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin