28.Bölüm

193 25 68
                                    

Uyandığımda saat epey geçti ve gökyüzü simsiyah olmuştu. Telefonuma gelen bildirim sesi ile telefonuma baktım. Cenk'ten gelmişti. Acil bir şekilde labarotuvara gelmemi söylüyordu

Cenk'in mesajı ile ani bir şekilde okuldan çıktım. Acil gelmemi söylediği için ilk başta bir telaşlansam da yavaş yavaş kendimi sakinleştiriyordum. Bisikletime binerek hızlı bir şekilde labarotuvara gittim. Bisikletimden inerek kapının önüne gittim ve derin bir nefes alarak içeriye girdim

İçeriden Cenk'in kahkaha sesleri geliyordu. İçime bir rahatlama gelmişti. Buraya gelene kadar aklımdan bin türlü şey geçmişti resmen

Kapıyı açıp içeri girdim. Cenk masada oturmuş karşısında ki kişi ile konuşuyordu. Beni görünce gülümsemesi daha çok yayıldı ve ayağa kalktı. Onun hareketi ile karşısında ki kişi de ayağa kalktı ve arkası dönük olduğu için göremediğim yüzünü nihayet bana çevirmişti. Bende birkaç adım atarak yanlarına gittim. Cenk'e meraklı gözlerimi çevirerek baktım. Cenk ne dediğimi anlamış olacak ki boğazını temizledi ve konuşmaya başladı

" Asyacım, bu Tarık. Tarık, bu da sana anlattığım kız Asya "

Karşımda 20'li yaşlarda, 1.80 boylarında, esmer, yeşil gözlü, hafif sakalları ve bıyıkları olan, geniş omuzlu ve yapılı birisi vardı ve bana elini uzatmıştı. Uzattığı elini sıktım

" Memnun oldum Asya "

" Hıhım bende "

Elimi hâlâ bırakmadığını farkettiğimde hızlıca elimi geri çektim. Kendini gelmiş bir ifadeyle başını iki yana salladığında kaşlarımı çatarak sandalyeye oturdum. Cenk aynı yerine, Tarık ise yanıma oturmuştu. Cenk'e dönerek tek kaşımı kaldırdım ve bana olup biteni anlatması için kendi nezdim de bir komut verdim

" Tarık, bundan sonra bizimle beraber olacak. Artık tüm planlarımızda kendisi de mevcut. Siz ikiniz bir nevi ortak olacaksınız yani "

" Ne gerek var Cenk? Bizim yapamadığımızı artı bir kişi ile mi yapacağız "

" Ayıp oluyor ama küçük hanım "

Küçük hanım derken?

" Nasıl? "

Yeşil gözlerini gözlerimi dikmişti. Bu çocuğu sevmemiştim. Bakışlarında bir gariplik vardı ama çözememiştim

" Susun ikinizde, ben ne dediysem o. Asya, Tarık gelecekten geldi. Gölge onu bize yardımcı olması için gönderdi "

" İyi de, hani sen Gölge ile iletişime geçemiyordun? "

" Hâlâ geçemiyorum. Tarık, ani bir şekilde buraya geldi. Boyut kapısı tek seferliğine açılmış ve o da bu şekilde buraya gelmiş. Yani o zamandan buraya birileri geldi. Bu da muhtemelen Salih giller işte. Tarık onları uzun zamandır izliyor ama boyut kapısının açılması aniden olduğu için sadece kendisi gelebildi. O zamana giderse bir daha geri gelemeyebilir o yüzden bizim şuan ki görevimiz önce İskender ve yanındakilerini yok etmek, sonra o taşı alıp Gölge'nin zamanına giderek dünyaya hükmetmek "

" Gölge kendi beceremediğini başkalarına yaptırma konusunda ısrarcı galiba "

" Burda beceremeyen bir başkası da sen oluyorsun değil mi? "

Baygın bakışlarımı yeniden ona çevirdiğimde pis pis sırıttığını gördüm. Şeytan diyor şöyle gelişine bir tane çarp!

Her neyse

" Yeter bu kadar, ben gidiyorum. Sizde anlaşmaya bakın çünkü daha çok yan yana geleceksiniz "

Bişey demeden çıkıp gittiğinde arkasından bakakalmıştım. Tarık denen adama döndüğümde ise gülümsediğini farkettim. Tek gözümü kırparak 'hayırdır' bakışı yolladım ona. Ben öyle yaptığımda onun gülümsemesi daha da yayılmış ve bir kaç saniye sonra kahkahaya dönmüştü. Kaşlarım çatılabildiği kadar çatılırken, onun dinmeyen kahkahası sinirlerimi daha çok bozmuştu

Gölgemdeki Ajan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin