30.Bölüm

183 24 52
                                    

Başımın ağrısından rahatsızca yerimden kıpırdandığımda gözlerimi de açmıştım. İki elimle şakaklarımı ovarken etrafa da göz gezdirdim. Burası Cenk'in kaldığı yerlerden biriydi, daha önce geldiğim için biliyordum. Yatağımdan kalkarak kapıya yöneliyordum ki kapı birden açıldı

" Ooo küçük hanım uyanmış "

İçeri giren kişiyle gözlerimi devirdim

" Bana küçük hanım demeyi kes "

Alaycı bir gülüş attı

" Cenk seni bekliyor, çekilmen gereken bir hesap varmış galiba "

" Allah Allah, kim beni neyin hesabına çekiyor hayırdır? "

" Şimdi anlarsın ben mi seni götüreyim, yoksa sen mi gelirsin? "

Öfkeli bakışlarımı ona yolladıktan sonra adımlarımı kapıya yönelttim ve odadan dışarıya çıktım.  Burası büyük bir yerdi. Cenk çalışmalarını yapmak için buraya bir laboratuvar yaptırmış, çoğu zaman da burada kalmaya başlamıştı. Ben ise orada olduğunu tahmin ettiğim için direkt laboratuvara girdim. Kapıyı açtığımda tahminlerim doğru çıkmıştı. Cenk içeride arkası dönük bir şekilde oturuyordu

" Otur "

Sesi gereğinden sert çıktığı için ikiletememiş, el mecbur kendimi sandalyeye bırakmıştım. Arkamdan gelen Tarığ'a aldırış etmedim. O sırada aklıma gelen Ceren ile meraklanmıştım. En son Cenk'le konuşurken yerde baygın bir şekildeydi. Cenk bana bir şeyler gevelemişti ama hiçbiri umrumda değildi o an. Sonrasında gözlerim kararmıştı, başım dönüyordu. En son kendimi karanlığa bırakmadan havalandığımı hatırlıyordum. Kulağımda Tarık'ın söylemiş olduğu bir kaç kelime kalmıştı. 'Yakaladım seni küçük hanım'. Allah Allah ya, önce bana tuzak kurdurup beni buraya getiriyorlar, sonra hiçbir şey olmamış gibi beni hesaba çekeceklerini mi söylüyorlardı? Oldu paşam

Oturduğum yerden hızlıca kalktım ve Tarık denen adama dönüp parmağımı sallayarak konuştum

" Bana bak birincisi, sana beni taşıyıp buraya getirme aklını kim vermişse o aklı bir daha kullanma bence çünkü sana beni kucağına alma hakkını önce benim vermem lazım, anladın mı? "

Tek kaşını kaldırmış, gerçek bir aptal edasıyla suratımı süzüyordu şuan. Hayır beni ne zannediyodu acaba?

" İkincisi..."

Diyerek bir adım geri gittim ve bu sefer Cenk'i de muhattabım altına alarak konuştum

" Beni kaçırır gibi alıp buraya getiriyorsunuz ve sonra da bana hesap mı sormaya yelteniyorsunuz. Cenk eğer azıcık beynini kullasaydın böyle tribal aksiyonlara girmek yerine beni arayıp gelmemi isteyebilirdin değil mi? İlla aksiyon mu lazım? Ayrıca Ceren'in başına bir iş gelmişse ya da gelirse zaten benim tehditlerimi dinlemene gerek kalmaz çünkü direk icraat görürsün "

Hâlâ aynı şekilde arkasını dönüp oturan Cenk, son cümlemin ardından hızlıca yerinden kalktı ve yanıma ulaştı. Tıpkı benim yaptığım gibi parmağıyla bana uyarı verirken ses desibelinin en yüksek tonunda ve benim kulak fonksiyonlarımı hayati tehlikeye sokarak bağırdı

" KES SESİNİ! SEN NE ZIRVALIYORSUN. BÜTÜN HALTLARIN BUGÜN ORTAYA ÇIKACAK "

Kelimeler kulağımı delip geçerken yutkundum. Sırtımdan soğuk terler boşalmaya başlamıştı

" OTUR ŞİMDİ ŞU SANDALYEYE "

El mecbur kalktığım sandalyeye tıpış tıpış geri oturdum. Senin havanda bir yere kadar ama Asya

Gölgemdeki Ajan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin