' Asya biz geldik '
' Geliyorum '
Cenk'e mesaj attıktan sonra sandalyeyi geriye iterek yerimden kalktım. Elimde hissettiğim dokunuşla başımı hafif sağa çevirdiğim de İskender'le göz göze geldim
" Tek gitmeni- "
" Sorun yok, halledeceğim "
Güven verici gülüşümü ona sunduğumda girdiğimiz mekânın arka tarafına doğru adımladım. Açıkcası ilk başta beni dumura uğratacağını sandığım kombinim içinde şuan haddinden fazla iyi hissediyordum. Yürümemi zorlaştıran topuklularıma bile alışmıştım. Saçımı yana savurup ilerledim. Dedikleri yere vardığımda bir süre etrafa göz gezdirdim. Arkamdan gelen çıtırtı sesleri ile hızlıca arkamı döndüğümde Tarık ve Cenk'i gördüm. Yanlarına yaklaşırken Tarık denen adam bakışlarını rahatsız edici şekilde üzerimde gezdiriyordu. Gözümü kırpıp 'hayırdır' imasında bulunduğumda arsızca güldü ve konuştu
" Pek senin tarzın değil gibi "
Ya hu sizene kardeşim! Hem sen kimsin ki benim tarzım olmadığını biliyorsun?
" Ya pardon da beni kaç kere gördün de tarzım olmadığına karar verdin? "
" İlk görüşte anladım diyelim, biraz asi bir tipin var "
" Giymişsem demek ki benim tarzımdır "
Yalandan kim ölmüş
Pes edercesine omuzlarını kaldırdı
" Tamam bişey demedim. Hem çok yakışmış, güzel olmuşsun "
Gözlerimi devirerek Cenk'e döndüm. Kaşlarını çatmış bizi izliyordu
" Siz kedi köpek değilsiniz, ortaksınız. Birbirinizi yiyip durmayın "
Bize lafını söyledikten sonra gözleriyle etrafı tarafı ve kimsenin olmadığına emin olduktan sonra tekrardan bana döndü
" Asya, o adam taşı getirdi demi "
" Evet, yanına aldı "
" Şimdi ne yapıp edip o adamı diğerlerine görünmeden buraya getirmen lazım "
" O iş bende "
" Haber bekliyoruz "
Cenk'lerin yanından ayrılırken arkamda bir kaç ayak sesi hissettim. Tarık arkamdan gelmişti
" Yalnız burası da baya iyiymiş "
Bişey söylemeden kapıya kadar geldiğimde durdum ve ona döndüm
" Hıhı öyle, sen git birisi görmesin "
" Şu olay olmasaydı biraz eğlenirdik. Senin de bu hazırlığın boşa gitmemiş olurdu "
Suratımı ekşiterek söylediği cümlenin saçmalığını zihnimde tarttım
" Ya sen akıl yoksunu musun? Benim seninle ne işim olur "
Tam gideceğim sırada elini belime yerleştirdi ve diğer eliyle beni tek sefer de etrafımda döndürdü
" Öyle deme, güzel dans ederim "
Kendimi hızlıca geri çektim
" İyi kendine dans edecek başka kızlar bul o zaman "
Tekrar bana yaklaştığında bir iki adım geri attım. Sıkıldığımı belli etmek için gözümü bahçe kısmında gezdiriyordum ki, göz göze geldiğim İskender ile bakışlarım sabitlenmişti. Elinde içeceğiyle, bir elı cebinde bizi izliyordu. Sinirden çattığı kaşları ve kasılan çenesini bu mesafeden farkediyordum. Gözüm fazla dalınca karşımda ki adamın sesiyle kendime geldim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgemdeki Ajan
Teen Fiction" Seni seviyorum Asya, seni çok seviyorum. Aklım başımdayken de seviyorum, deliler gibiyken de seviyorum. Seninle zamana meydan okuyacak kadar, zamanın içinde kaybolup gitmek isteyecek kadar, yanındayken zaman kavramını unutmak isteyecek kadar çok s...