İlk Karne

324 23 0
                                    

3 Ay sonra

Yataktan kalkarken sol taraftaki boşlukla etrafıma baktım Hazar yoktu ama her sabah birlikte uyanıyorduk daha doğrusu ilk uyanan diğerini öperek uyandırıyordu belki de önemli bir işi çıkmıştır. Gülümseyerek yataktan kalktım 2 gün once sınava girmiştim ve çok iyi geçmişti Hazar üniversite sınavını kazanmam için çok yardımcı oldu hatta annesine bile karşı geldi beni matematik fizik ve kimya derslerine çalıştırdı biyoloji dersinden nefret ettiği için onu kendim çalıştım. Banyoda rutin işlerimi halledip çıkarken makyaj masasının üstünde bir not vardı 'güzelim akşam arkadaşlarımla senin için kutlama yapacağız hazırlan 20.00 gibi alırım seni' yüzümdeki gülümseme artarken hızla kıyafetlerimi değiştirip aşağı indim. 'Uyur tabi ne de olsa aslan gibi oğluma büyü yaptı ah ah' Hazar'ın annesinin sitemli sesini duymazdan gelip Ayşe'nin yanına mutfağa ilerledim. Mutfakta kahvaltilikları hazırlarken ben de yardım etmeye başladım bugün çok mutluydum. 'Gökçe hayırdır çok mutlusunuz' yuzumdeki gülumseme eksik olmadan 'O kadar belli oluyor mu Ayşe?' Ayşe kafasıyla onaylayıp 'evet geldiğinden beri yüzünde koca bir gülümseme var üstelik hanımlarının dediklerini bile dikkate almadın' 'Yok bir şey ya öyle mutluyum' Ayşe gülümseyerek beni onaylayıp 'peki öyle olsun' ikimiz birlikte Kahvaltıyı hazırlayıp sofrayı kurduk. Her şey hazır bir şekilde ev ahalisini beklerken ilk gelen Hazar'ın annesiydi onun arkasından Hazar'ın babası sonra da kardeşleri indi hepsi oturduktan sonra ben de oturdum. Birlikte kahvaltıya başlarken Hazar'ın annesi 'bir de soframıza oturuyor' ona anlamsızca bakarken Hazar'ın babası susturdu 'hanım bu sofraya kimin oturup oturmaya ağına ne zamandan beri sen karar veriyorsun de hele bana' Hazar'in annesi suçluluk başını öne eğerken 'affedersin ağam ben öyle ağzımdan çıktı yoksa ne haddime' Hazar'ın babası sabır çekerek kahvaltıya devam ederken bizde onunla birlikte kahvaltıya devam etmiştik.

Kapımın tiklanmasıyla 'gir' diye seslendim 'Gökçe abin gelsi seni görmek istiyormuş' kaşlarım kendiliğinden çatılırken ağzımdan istem dışı çıkn kelimeye engel olamazken 'ne!' diyerek soru dolu gözlerle Ayşe ye baktım. 'Bilmiyorum ama seni görmeden gitmeyeceğini söyledi ben de sana haber vereyim dedim hanimağa onu avluya almadı sokakta' neden bunca zaman yoklardı şimdi neden gelmişti kim gelmişti kafamdaki soruların cevaplanması için tek bir çare vardı onlarla yüzleşmek derin bir nefes alıp çocukluğumun katillerinden birinin yanına gitmek için adımlarımı yönlendirdim. Oysa çocukken sırf beni sevsinler diye neler yapmıştım bana ceza vermesinler diye nefes almaya korkardım.

Gelen kişiyi görmek için avluya doğru adımladım dışarıdan yükselen sesle gelen kişinin Cihan olduğunu farkettim 'bana bakın bırakın lan içeri gireceğim o kız benim' onun cümlesini tamamlanmasına izin vermeden dış kapıyı açıp karşısına dikildim 'ben senin hiçbir seyin değilim Cihan Deren buraya hangi yuzle geldin' Cihan söylediklerimden sonra dolu gözlerle yüzüme bakarken bir an koşup sarılmak istedim ama hayır yapamam onlar bırakmıştı beni o da vardı ben kurban olarak seçildiğimde 'Gökçe lütfen bir şans ver abim' onlar kadar acımasız olabilirdim onlar kadar gaddar olabilirdim içimden Kendime tenkik verirken Cihan 'Gökçe lütfen son kez bir dinle yemin ederim bir daha karşına çıkmam' onun gözlerinin içine bakarak 'siz bundan uzaklaşın' korumaları yönelik söylediğim sözlerle kapıdaki iki korumada yanımızdan uzaklaştılar 'seni dinleyeyim öyle mi' onun gözlerine alaylı bir gülümseme atıp 'peki sen sen dinledin mi beni sen gördün mü yaralarımı ha beni kurban verirken senin baban sen neredeydin?' Onun göğsünü yumruklayıp 'sen Sevda nın saçlarını öperken ben saçlarımı kimse çekemezsin diye Kumru ablama kestirince neredeydin?' Gözlerimden akan yaşlara lanet ederken 'sen her gece Sevda ya masal anlatıp uyuturken ben uyurken bile korkarken neredeydin uykumda bile bana zarar verirlerse neredeydin Cihan Deren ha?' O yüzündeki çökmüşlükle bana bakarken 'sen sen bir kere beni dinledin mi Cihan?' Ben onun gözlerinin içine bakarken o ise kendine yeni gelmiş gibi baktı gözlerime 'DINLEDIM her gece uyurken aldığın nefesi dinledim uyurken sayıkladığin sesleri dinledim Hatice abla ile konuşmalarını dinledim yıldızlara bakıp a annem icin yaptigin dualari dinledim biliyor musun ilk kelimeni bile ben duydum' acıyla gülerken dolan gözlerinden damlalar akmaya başladı 'Anne demiştin ilk sanki annemiz çıkıp gelecek hepsi bir rüyaydı diyecek gibi hissetmiştim küçücüktün yeşil gözlerin etrafı yeni yeni tanımaya çalışırken koruyamadım seni ne babamda ne teyzemden ne de abilerimden' onun cümlesini devam etmesine izin vermeden 'o gün kurban olarak seçildiğim gun neden neden çekip gittin neden bir sey yapmadın' 'yapamadım yemin ederim uğraştım babam adamlariyla depoya kapattı beni yemin ederim' cebinden katlanmış ama  kırışık hatta yırtık bir kağıt uzatıp 'bu senin' anlamsızca gözlerine bakıp elindeki kağıdı aldım istemsizce
Elindeki kağıdın yıllar önce küçük Gökçe'nin ilk karnesi olduğunu hatırlamam uzun sürmemişti aklıma gelen anılarla acıyla yutkundum

Gökçe 7 yaşında

Küçük kız elindeki karneyi sevinçle sallarken bütün notları 5 olması onu ayrıca mutlu etmişti öğretmeni sınıfın en iyi öğrencisi olduğunu söyleyip kendisine küçük bir hediye almıştı ilk defa Kumru ablası dışında birinden hediye alıyordu. Evlerinin önüne geldiğinde Welat abisi Sevdayı arabadan kucağında indiriyordu abisinin bugün okula geldiğinden bir haber ikiliyi izledi küçük kız sonra ise kendini suçladı erken çıktın geç çıkmışsın abini farketmedin diyerek bunları boşverip abisinin ardından eve girdi Sevda karnesini annesine gösterirken Gökçe gözlerindeki ışıltıyla abilerine ve babasına bakıyordu. Sevdanın karne gösterme faslı bitince Gökçe karnesini babasına uzattı yüzündeki gülümsemeyle babasına bakarken 'baba bak karnemin hepsi çok iyi' babası çatık kaşlarla küçük kıza bakarken küçük kız çantasından hediyeyi çıkartıp babasına gösterdi 'bunu öğretmenim hediye etti sınıftaki en başarılı öğrenci ben' adam kızı daha cümleyi tamamlamadan attığı tokatla küçük kız yere düştü kız korkudan ağzını açamazken adam gözleri önünde küçük kızın ilk karnesini parçalara ayırdı kız babasının yaptığı hareketleri ağlayarak izliyordu korkusundan sesini cikartamiyor abilerine bakıyordu belki babası öfkeyle kendisine doğu adım atarken korkusundan Welat abisine doğru koştu Welat abisinin arkasına sığınan küçük kız abisinin onu koruyacağını düşünüp sımsıkı sarıldı abisine küçük kızın babası onun kaçmasına daha da öfkelenip Welatın arkasından aldı onu küçük kız abisine ellerini uzatırken 'abi' babası öğretmeninin hediyesini alıp yere fırlattı yerde parçalara ayrılan
hediye ile dolu gözlerle babasına bakarken babası koca elleriyle acımadan kızına tokat atarken Sevda'ya takıldı gözleri o da korkuyordu ama annesi onu sakinleştirip Savaş abisine verirken abisi kızı içeri götürmüştü küçük kız dudağından ve burnundan kan akarken elleriyle yuzunu kapatıp gelecek darbelerden kendini korumaya çalışıyordu. Babası düştüğü yerden tekrar kaldırıp ağlamalarına aldırış etmeden küçük kıza tekrar tokat atarken küçük kız darbelere daha fazla dayanamayıp gözlerini yumdu. Oysa tek istedigi sadece babasına karnesini verip kendisine sarılması belki  küçük bir çikolata hediye etmesiydi Cihan gözleri kapalı kız kardeşini izlerken Welat ellerini yumruk yapmıştı bir taraftan gidip kardeşine sımsıkı sarılmak isterken diğer yandan ise anne özlemi vardı kardeşleri olmasaydı anneleri yanlarında olurdu. Babasına gözleri iliştiğinde hala öfke kusuyordu küçük kıza hızla babasına adım adım 'baba' babasının sert bakışları ona dönerken 'bayıldı bırak artık' adam küçük kızı bırakırken yarattığı esere baktı oysa hep bir kız çocuğu olsun istemişti ama karısı onu en yakın dostuyla aldattı üstelik onun çocuğuna babalık yapıyordu. Neden kendisini aldatmış ki şimdi yerde cansız yatan küçük kız kendi çocuğu olsa sarsa bütün yaralarını ama değildi ve bu kızın yaşayacağı şeylerin tek suçlusu vardı Asiye. merhamet dolu adamın kalbine gaddarligi o ekmişti şimdi filizlendi diye suçlu kendisi değildi. Son kez küçük kıza bakıp çekip gitmişti. Welat babasının ardından yerde yatan küçük kızı odasına götürmüştü. Avluda herkes dağılırken Cihan  da gizli gizli küçük kızın parçalanmış karnesini topluyordu ilk karnenin önemini çok iyi biliyordu her ne kadar babasına engel olamasada kardeşini seviyordu annesine benzeyen saçları gözleri her şeyiyle annesini andıran o küçük kızı seviyordu. Cihan kağıtları toplayıp cebine indirdikten sonra o da diğerleri gibi odasına çekilmişti. Elindeki kağıtları tek tek birleştirdi bütün dersleri 5 olan kardeşine öğretmeni 'sınıfın en çalışkan en düzenli en zeki öğrencim' yazmıştı. İstemsizce gülümsedi kardeşinin zeka yönünden kendisine benzediğini düşünüyordu artık bunları bosverip Gökçe'nin karnesini kimsenin bilmediği gizli yerine koydu. Gökçe canının acısıyla uyanırken sessiz sessiz ağlıyordu oysa babası onu sever sanmıştı neden sevmiyordu ki annesini öldürdüğü için mi ama o istememişti ki.

Anılardan kendimi çıkarmayı başarıp hala karşımda olan Cihan'a 'bunun artık bir önemi yok Cihan Deren sen abiligini gizlice değil hissettirecek yapacaktın senin de onlardan bir farkın yok' hızla elimdeki kağıtla arkama bakmadan yürüyüp gittim.

KALP YARASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin