24;Bölüm

35 6 1
                                    

Robert, beni çiçek cennetinden çıkarması bir saattini almıştı. Şimdi ise çok güzel bir şelaleye gelmiştik. Burası çok güzeldi. İlk defa bir şelale görüyordum. Buz gibi akan, şırıl şırıl suyu hissetmeyi istiyordum.

İçine atlamayı düşünsemde Robert buna izin vermemişti. Elbisemin eteklerini toplayıp, ayaklarımı suya koydum. O da beni takip ettip oturduğum yere oturup ayaklarını suya uzatı.

"Burayı bilen ilk on kişinin içine giriyorsun."

"Böyle bir cenneti, kimsenin bilmemesi kötü bir şey. Nasıl buldunuz burayı."

"Babam ve Annemin yaş günü hediyemiz. Abimle bana hediye etmişlerdi. Annen de burayı görenlerden." Büyülenmiş bir şekilde şelaleyi izliyordum.

"Bundan sonra ne yapmayı planlıyorsun. İyilik Perilerinin uyanmasına sayılı günler kaldı."

"Bundan haberin var." Başıyla beni onayladı. Karşımızda akan şelaleyi izliyorduk. "Edward ile nasıl bu kadar yakınsınız." Bunu merak ediyordum.

"Senin için geldiğim hastaneye, Kraliçe Lara da planları için Edward'ı oraya getirmişti. Buna ben yardımcı oldum. Yardım sayılmaz aslında karşılıklı bir şeydi. Zamanı gelince bunun da bedelini ödeyecekler." Sesiz bir şekilde onu dinledim. Devamını biliyordum, Edward'ın beni yanına bir silah olarak alması falan. Hepsini biliyordum.

"Hastanedeyken, seni bir cok kadınla görmüştüm. Arasında hoşlandığın kimse yok mu?" Konuyu değiştirdim, daha fazla kötü şeylerden bahsetmek istemiyordum.

"Kimse yok, bir insanla bir ömür yaşanılmaz. Seni küçük uyanık, bunları nasıl gördüğünü soruyorum sana." Sesi yumuşamıştı, o da konuyu kapatmıştı.

***

İyilik perilerinin Kralığı; yani yeni yaşam alanım, yuvam. Orda sevmeyi ve inanmayı öğrenmiştim. Orda bir çok şey değişmişti. Yalanlar, oyunlar son bulmuştu. Benim değimimle son bulmuştu oysa ki hiç bir şey daha başlamamıştı.

Kurtlar  Kralığı; orada kim olduğumu. Nasıl bir hikayeye kurban gittiğimi. Bir o kadar da güçlü olduğumu gördüm. İlk defa güçlerimi kullanmayı ve ilk cinayetimi işledim. Orada sevdiğimi sanmış ve yanılmıştım. Saf niyetli olmayan fakat yaşamının gerekçesiyle zorla kötüleştirilmiş bir canlı daha vardı.

Kötülük  ve günah meleklerinin Kralığı; orada kötülüğün içinde kirlenmiş bir Kraliçe ve kalbi yok sayılmış iki varlığa şahit oldum. Belki daha fazlası da vardır. Kin döktüğüm ve nefret ettiğim adamın amcam olduğunu öğrendim. Bunca yıl yaptıklarını işkence olarak gördüğüm adamın aslında beni koruduğunu öğrendim. Onu fahişileştiren gerçekleri gördüm. İnsan ve ya kurt, melek, peri veya cadı olmanın bir önemi yoktu. Nerede yaşama gözünü açtıysan orası seni şekillendirirdi. Kötülükle, acıyla kanla ve fahişetle. Bu kadarı kâfiydi, oysa onlar bir ömür yaşayacakları hayatı seçmediler.

Gezip gördüğüm üç Krallıktan bu çıkarımları yapmıştım. Şimdi ise önümde dört Kralık vardı. Sırlarla dolu dört Kralık, dört Kraliçe ve boyun eğdikleri yaşamları.

İki Kanatlılar; onları büyükannemin davet ettiği partide görmüştüm. Kuşları anımsatan kocaman kanatlar biçilmişti insan vücuduna.

Cadılar; korkunç, çirkin ve yaşlı beklediğim Kraliçenin güzelliği beni büyülemişti. Kraliçelerin, kaderlerine ve yaşanmışlıklarına dudak uçuklatan güzelikleriyle ödüllendirilmişlerdi.

Üç başlı ejderhalar Kralığı; aynı şekilde düşüncelerim beni yanıltmıştı. Çok güzel bir Kraliçe, alnında üç ejderha figürü vardı. Gözlerinde ki alevler ile ilk gücümü ondan aldığımı anlamıştım.

Vampirler Kralığı; güzel bir Kraliçe daha gözleri kan kırmızısı ve kızıl saçları ile mükemmel bir görüntüsü vardı. Sivri ve parlak dişleri incileri anımsatıyordu. Kutlamada içtiği kanın kaynağını merak etmiştim. Ama bunu soracak niyetim yoktu.

İlk olarak, Vampir Kralığına uğramıştık. Uzun sürmeyen bir görüşmeydi. Bana ısmarladığı kanı kabul etmemiştim. Bu Kralığın hızını almıştım. Kan içme gücü bende olmadığı için çok sevinmiştim. Fakat gücümün tükendiği zaman buna ihtiyaç duyacağımı söylemişti.

İkinci olarak, Üç Başlı Ejderha Krallığıma gelmiştik. Üç başlı yaratık etrafta görememiştim. Kraliçe, savunma anında kullandıklarını belirtmişti. İnsanlara benzeyen görünümleriyle Kraliçe de olduğu gibi alınlarında ki üçlü ejderha dövmeleri vardı. Orada ki ziyaretim de kısa sürmüştü.

Üçüncü olarak ise İki kanatlılar Kralığına gelmiştik. Burası gök yüzünde olan bir saraydı. Güçlerim sayesinde oraya ulaşabilmiştik. Etrafta uçuşan insan görünümlü kuşlara iç geçirerek bakmıştım. Uçma gücümde burdan geliyordu. Burda ki canlılar diğerlerinde daha güzeldi. Büyüleri başınızı döndürecek bir etkideydi.

Son olarak, Cadı Kralığı. Gözlerinde ki deli ışıklarla bakan Kraliçe. İstemsiz bir şekilde kendimi buraya ait hissetmiştim. Burası da altıncı güzel şatoydu. Kraliçe ile süren sohbetten sonra Kralığı gezmek istemiştim. Kraliçenin verdiği onay ile Roberti ve Kraliçeyi yanlız bırakmıştım.



Büyülü Beden [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin