22;Bölüm

26 5 0
                                    

"Bunu istediğine emin misin? Nasıl karşılanacağını bilmiyorsun." Her fırsatta beni çıldırtmayı başarıyordu.

"Emin olmasaydım burda olur muydum. Senin hormonlar son zamanlar neler yaşıyor."

"Bu da nerden çıktı. Gayet iyiyim." Cidden salak bu adam. Her şeyi bırakıp onu öldürmek istiyorum. Tanrının hayatıma koyduğu erkeklerin hepsinin görünüşü iyi fakat beyinleri yok.

"Son zamanlarda iyice aptalaştın da ondan. Lütfen, bir kaç saat çeneni kapalı tut. " Gözlerini devirip önden yürümeye başladı. Diğer kralıklara geçebilmek içinde ormanda ki geçite gitmek zorundaydık. Bunu gücümüz kullanıp yapabilirdik fakat her seferinde yürümeyi tercih ediyordum. Ama bunu yalnız yapmak daha iyi olurdu.

"Burası diğer kralıklar gibi değil çok karamsar."

"Ne var neden öyle bakıyorsun. Yoksa senin hoşuna mı gidiyor. Ve burdakiler üzerimize atlayıp parçalıyacakmış gibi bakıyorlar."

Kaşlarını yukarı kaldırıp indiriyordu. " Seni anlamıyorum Edward konuşsana."

"Konuşmama mı isteyen sendin."

"Ciddi misin? Lütfen buradan git yoksa ölümün erken olacak." Arkasını dönüp gitti. Gözlerim kocaman açılmış arkasından onu izliyordum.

"Gelmek istediğine ihtimal vermemiştim." Robert'in sesiyle ona doğru döndüm. "Ben de, son anda gelişen bir durum oldu."

"Pekala, sen vazgeçmeden içeri geçelim." Onu onaylayıp arkasından ilerlemeye başladım. Cidden burası çok korkunçtu. Kurtlar Kralığı ve İyilik Perilerinin şatoları böyle değildi. Bu diğer ikisinin aksine kötülüğe davet ediyordu. İçinde ki yaratıklarda çok korkunçtu. Görünümleri insanlara benziyordu, diğerleri ise neye benzetildiğini bulamadım.

"Misafirimiz geldi kraliçem." Burası büyükannem vakit geçirdiği büyük salonuna benziyordu. Elinde bir kitapla kapkara saçkara sahip, beyaz tenli biri tekli koltukta oturuyordu. Kötülüğü simgeleyin Kraliçenin bu kadar güzel olmasını beklemiyordum. Kara gözleri ile beni süzüp yerinden kalktı. Onu ilk görüşüm değildi, ilk defa bu kadar ayrıntılı inceleme fırsatım olmuştu.

"Hoş geldin, Amaya." Onu ufak bir tebessümle yanıtlamıştım. Bu kadar güzel olması akıl karı değildi. Bunu hiç sorgulamamıştım. Acaba, Kraliçeler nasıl ve neye göre seçilmişti. Hayat hikayeleri neydi. Çünkü gördüğüm kadının gözünde acı ve kederle kavrulan iki siyah hare vardı. Ne çok merak ettim, gözlerinde ki acıyı.

"Bizi yalnız bırak, Robert." Aralarında ki gerginlik hissediliyordu. Bunu da çok merak etmiştim.

"Gel buraya, ben senin baba annenim. Bizde de böyle bağlara inanılır."

"Çok üzgünüm fakat bunu sormak istiyorum."

"Tabi ki de çekinmeden, aklında ki soruları dile getirmeni istiyorum. Babana ne kadar da çok benziyorsun, kızım." Yüzünde ki tebessüm az da olsa rahatlamamı sağlamıştı.

"Robert'e kinle bakıyorsunuz. Fakat babamdan bahsederken gözleriniz de ki ifade değişiyor. Hadim değil ama çok merak ettim." Gülümseyerek, cama doğru bakmaya başladı. Dudaklarında ki fısıltılardan anlaşılan kimsenin bizi duymasını istemiyordu. Bir kapsülün içerisindeydik kimse bizi duyamazdı.

"Carlos, benim yavrum. Güzel kalpli yavrum, aşkını korudu. Bunu yaptı ve başardı da denilebilir."

"Nasıl, siz buna sevindiniz mi? Ama lanet, büyü onu neden yaptınız ki."

"Buna mecburdum. Kurallar her daim önceliktir. Ben de Carlos'um ile aynı kaderi yaşadım. Benim oğlum bu şekilde dünyaya geldi. Biz de öz babasıyla bir ilişki yaşamıştık. O gece Carlos bana hediye olarak rahmime düşmüştü. Ve aynı gece de sevdiğim elimden alınmıştı.  Bunu bilen tek kişi o zamanlar annemdi. Yanı o zamanın Kraliçesi. İşlediği günaha karşı kendini öldürdü. O gece beni Robert'in babası ile evlenmemi istedi. Bunu kabul ettim. Çünkü kural kuraldır. Kurallardan dolayı iki değerli canı kaybetim. Biri sevdiğimdi diğeri ise ondan olan candı. Robert ise oğlum fakat istemediğim bir ilişkiden doğan çocuk nasıl sevilir ki." Robert'in neden bu kadar acımasız olduğu anlaşılıyordu.

"Ona yaptığınız haksızlık onun gözlerinde okunuyor. Duyduklarım sarsıtıcı şeyler ona yaptığınız haksızlık hiçbir şeyi değiştirmez."

"Düşünceleriniz bile aynı, güzel yavrumun şevkati seninde kalbinde yaşıyor. Bunu bilmiyordu fakat ona olan davranışlarımı sorgulayıp duruyordu. Altında yatan gerçekten haberi yoktu."

"Ne olacak şimdi. Bu böyle mi devam edecek."

"Bir fikrim yok yavrum. Ben de bilmiyorum. Yıllarım sadece düşünmekle geçti. Kralığı geçecek olanlar erkekler son yıllarda kimsenin kız çocuğu olmuyor. Bir sonra ki döngü erkeklerin üzerinde olacak. Biz Kraliçeler kendi aramızda ettiğimiz yeminle sonumuzu belirledik. Büyük on günah, bizim sonumuz. Sana bununla ilgili söyleyebileceğim tek şey bunlar."

"İkilemdeyim. Beni istiyorlar, ne yapmam gerekiyor bir fikrim yok."

"Ne bekliyorsun ki, gidip kendi gözlerin ile görmen gerekiyor bazı şeyleri." Bunu ikinci defa duyuyordum. Bir mesaj mı? Ya da bir oyun mu? Hiç bir fikrim yoktu.

"Düşüncelerle kendini yorma güzle kızım. Gidip görmen gerekiyor.Robertle biraz vakit geçirmeyi dene. İstediğin her zaman da buraya gelebilirsin. Arada beni ziyarete gel."

"Olur, gelirim." Anlattıkları aklımı karıştırmıştı. Salondan çıkıp bahçeye indim. Burada ki banklardan birine oturdum. Derin bir nefes çektim içime. Ne yapam gerekiyordu buna dair bir fikrim yoktu.

Büyülü Beden [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin