27;Bölüm

26 4 0
                                    

Sesa'yı odama getirip dinlenmesi için gücüm ile onu sakinleştirdim.

"Kraliçene üstünlük sağlamak."
Sanırım bunu da Emma olayından gerçekleştirecektim.

"Neler oluyor. Senin yönetimin altında Kralıktan biri nasıl öldürülür. Bunu kim yapar." Öfkeli bir şekilde büyükannemin odasına gelmiştim.

"Sakin ol Amaya, biliyorum o seninde arkadaşın ama yapanı bulamıyorum."

"Nasıl bulamıyorsun, eğer görevini yerine getiremiyorsan burda ne yapıyorsun."

"Yapma bunu Amaya. Bana karşı koyma." Evet, tam olarak yapmak istediğim buydu.

"Yeter, Kraliçe Lara görevinizi layığıyla yapmıyorsanız vazgeçin. Ben burdayım, senden daha iyi bir yönetici olabilirim." Baldırım da ki sızı ile altıncı günahının da yerini bulduğunu anladım.

Arkamı dönüp odadan çıktım. Karşıma çıkan Aran'ı itekleyip bahçeye çıktım.

"Sen az önce ne dediğin farkında mısın?"

"Sana ne oluyor. Senin orda ne işin var. Kraliçenin odasının önünde ne işin var. Senin gibi basit birinin orda ne işi var. Casus sen misin?"

"Ne saçmalıyorsun Amaya, sesleri duyunca ben-"

"Duymak istemiyorum. Şimdi defol burdan." Seraya doğru ilerledim.

"Amaya neler oluyor. Bişeyler seziyorum."

"Bişey olduğu yok. Sen sabah bana ne anlatmaya çalışıyordun."

"Kraliçe ve Aran, büyü ile uyutulduklarını biliyorlar. Ve senden gizledikleri büyük bir şey var."

"Ne dediğini anlıyamıyorum. Nasıl bir şey."

"Bunu bilemiyorum ama öğrenmen gerekiyor."

"Tamam, şimdi gitmem gerekiyor." Doğru ya, dünyayı yönetmek için onca şeyi büyük annem yapıyordu. Dünyaya gittiğimizde Aran'ın beni hiç bir şekilde gizli yere götürmeme nedeni buydu. Ve sürekli yan yana olmaları. Şuan bununla ilgilenemezdim. Diğer dört günahı yerine getirmem gerekiyordu.

Güneş doğmuştu, gitmem gerekiyordu. Robert ve Edward ikisini bir araya getirmem gerekiyordu. Ya da onlar beni görmeden ikisine oynadığım zihin oynunu görmem gerekiyordu.

Edward'a bıraktığım nota yazanlar aklıma geldi. 'Bunca zaman benimle oynadığın oyunların farkına varma mı sağlayan Robertti. Ve ona minnettarım bu bir yıl ki süre zarfında seninle görüşmeme nedenim buydu. Ve planların hepsini biliyorum.'

Planlarını bilmiyordum ama bişeyler olduğu apaçık ortadaydı. Yani tuzağa düşecekti.

"Bağları kuvvetli iki kişinin, bağına zarar vermek."
Yedinci sızı işte onlar karşı karşıya gelmişti. Bunu görmeyi isterdim. Ama diğer altı Kraliçeye ulaştırmam gereken bir şey vardı.

Kraliçe Lara'nın dünya üzerinde ki hakimiyetini öğrenmek hepsini şaşırtacaktı.

"Kralığına ihanet."
Notların hepsi gece yarısı Kraliçelerin açmaları istenilerek verilmişti.

Elimde ki son zarfı da Cadılar Kralığının, Kıraliçesine teslim etmiştim. Ve küçük çocuk. O beni durdurmuştu.

"Yine mi geldin. Bu sefer beni ziyarete geldin değil mi? Beni özlediğin için."

"Seni afacan, tabi ki de seni özlediğim için burdayım."

"Pekala, seninle bir yere gidebilir miyiz? Bunu ben istiyorum."

"Olur, bir kaç dakikamı sana ayırabilirim." Elimden tutup beni arkasından çekiştirerek uzun bir yolculuktan sonra geriridiği yer beni şaşıtmıştı.

Uçurum kenarında ki çiçekler beni şaşırttı. Çok güzel bir yerdi.

"Geçen sana verdiğim çiçeği aldığında çok mutlu olmuştun. Ve bir daha buraya gelmeni diledim, buraya seni getirmek için."

"Teşekür ederim. Senin ismin neydi."

"Carlos." Gözlerimde yanan alevler onun adını duymuştu. Lanet olası bu şeylerin buraya gelmesine neden olan adamın ismi yani babam. Baba bile denilmez ona.

Gözlerimle küçük çocuğun bana itaat etmesini sağladım. Ona uçurumdan atlamasını söyledim. Arkamı dönüp ormanda ki geçite gitmek için gücümü kulanacakken arkadan gelen sesle ve baldırımda ki sızı.

"Mahsum bir soylu çocuğu öldürmek."
Dokuzuncu günah, o cadıda bişeyler olduğunu biliyordum. Lanet olası çocuğun gözleri benim gözlerim gibi bakıyordu. İsmi ise Carlos, demek ki olacağı buymuş. Ne yazık kendi çocuğunun ölümünü sağlamıştı.

Büyülü Beden [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin