1. Bölüm • Sonun Başlangıcı

761 30 91
                                    

İnsan, geçmişiyle bugünü arasında kurduğu köprüde yürümeye çalışırmış demişti dedem bir keresinde. Öyle bir köprüymüş ki bu; durursan çöker, hızlı gidersen yıkılırmış. Ağır ağır yürümeliymiş insan, ne geçmişini unutmalı, ne de geleceğini boşvermeliymiş.

Benim geçmişim kırgınlıklarla doluydu hep; içime gömdüğüm, sustuğum, yalnız baş ettiğim kırgınlıklarla. Hiçbir zaman hesabını soramadığım yalnızlıklarla, yoksunluklarla geçti ömrümün en güzel zamanları. Sebebini bile bilmeden hapsolduğum o yalnızlık, 35 senemi aldı götürdü hayatımdan. Ve sonra, gerçek zihnimin kıyı köşelerinden tam ortasına vuruldu bir tokat gibi.

Doktorların işi zordur derler. İyi haberin yanında kötü haberi de vermektir çünkü doktorluk. Ağzından çıkan kelimelerle bir ailenin dağılışını, yıkılışını görmek demektir. Ben o yıkılışlardan kaç tane gördüm hatırlamıyorum. Ama babamın, baba zannettiğim insanın dudaklarının arasından dökülen o kelimelerle kendi yıkılışımın nasıl başladığını daha dün gibi hatırlıyorum. Yıllarca bir yalanın içinde yaşadığımı öğrendiğimde hissettiğim o karmaşayı... Hala dün gibi hatırlıyorum.

Ben Kenan, Doktor Kenan. Bir yalanla başlayan hayatım bir gerçekle değişti. Geldim, ailemi buldum, özüme kavuştum. Bundan sonra hayat bana ne getirir bilmiyorum, ama bildiğim tek bir şey var: şimdimi geçmişime benzetmemek için elimden gelen her şeyi yapacağım.

1. Bölüm • Sonun Başlangıcı

"Ayrılık, ayrılık, aman ayrılık,
Her bir dertten ala yaman ayrılık...."

Arabanın radyosundan usul usul yükselen türküyü dinledi Kenan. Bedenini yasladığı arabanın kasasında hafifçe kıpırdanıp elleriyle kasanın tabanını biraz daha sıkı kavradı. Yeniden kaldırdı başını; gecenin karanlığında ışıkları bir bir parlayan Gedelli'nin manzarasını yeniden seyre daldı. Mavi gözlerinde derin, nedeni bilinmez hüzün dolu bir ifade vardı.

Kafasındaki düşüncelerden bunalıp kendini dışarı attığı bir akşam vakti bulmuştu bu sessiz, sakin tepeyi. Kasabanın Gönül Dağı'na çıkan yollarından birinin üstündeydi. Biraz ilerideki yokuştan dümdüz devam edip sola döndüğünüzde o heybetli dağın etekleri karşılardı sizi. Ama Kenan oraya kadar gitmemişti. Kasabayı ayakları altına seren bu manzaralı tepe ona yeterli gelmişti kendiyle baş başa kalmak için.

Gözleri sokak lambalarını temsil eden ufak, turuncu ışık noktalarına değdi. Sonra hafifçe kaldırdı başını, ileriye baktı. Bozkıra... Evlerin, sokakların olmadığı o ileride kalan kısım kapkaranlıktı. Hiçbir ışık zerresi yoktu. Halbuki hemen aşağısı gibi görünüyordu kasabanın ışıkları, ancak hiçbiri bozkırı aydınlatmaya yetmiyordu. Buraya geldiği her akşam, bu garip düşünce gelip içine çökerdi Kenan'ın. Neden düşündüğünü kendi bile bilmezdi aslında.

"Şaşırmıyom artık."

Az ötesinde yankılanan sesle dudaklarına yerleşen hafif tebessümü zorlukla silip soluna döndü.

"Ben de şaşırmıyorum inanır mısın? Her seferinde burada olduğumu tahmin edip gelmene yani."

"E insan tanır gardaşını de'mi?" diye hafifçe güldü Veysel, abisi gibi bedenini arabanın kasasına yaslarken. Elleri cebinde, gözlerinde abisini bulmuş olmanın verdiği keyifli ışıltıyla Kenan'a döndü. "Yalnız kalmak için buraya kaçtığını tahmin etmek öyle çok da zor değil Doktor Bey."

"Evet, yalnız kalmak için." dedi Kenan iğneleyici bir sesle. Veysel omuz silkti.

"Tamam, kaldın işte bu saate kadar. Yetmez mi?"

Günbatımı • Kenan Kaya & VeyKen (Gönül Dağı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin