Sabah gözlerini sıcacık kollarda, dinlenmiş bir şekilde açan Seyran bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydı. Hafta içi hiçbir zaman bu kadar dinç uyanmazdı çünkü. Üstelik gece bir hayli geç uyuduğu düşünülürse... bu enerji çok fazlaydı. Geriye doğru kayıp sevgilisine biraz daha sokuldu. Güçlü kollar bedenini biraz daha sarmış, bacaklarına çıplak bacaklar sarılmıştı. Ve işte o an dün geceye dair görüntüler belirmeye başlamıştı zihninde. Saçını kurutmadan uyuduğu için saçları hala nemliydi ve... alarm neden çalmamıştı?
Huzurun kollarından sıyrılıp panikle baş ucu saatini kontrol ettiğinde mesainin başlamasına sadece beş dakika kaldığını gördü. Tüm huzurunun nedeni buydu demek ki. Yorgun bünyesi alarmı duymayı reddetmiş ve Ferit'in kollarına teslim etmişti kendini. Ama şimdi yaşadığı huzuru burnundan getirecek bir panik içinde kıyafet seçmeye çalışıyordu. İş ve aşk hayatının bu kadar uyumsuzluk içinde olması sinir bozucuydu. Sevgilisiyle yaşadığı romantik bir akşamın ve gecenin sonucu neden stres olarak geri dönmeliydi ki?
"Ferit kalk! Uyuyakalmışız, geç kalmışız kalk!"
"Ne oluyor ya?"
Seyran pantolonunu giyerken sevgilisinin uyku mahmuru haline gülmeden edemedi. Gözleri hala kapalıydı ve üstündeki yorgan açıldığı için yüzü ekşimişti. Büzülen dudaklara hızlı bir öpücük kondurup banyoya geçti.
"Günaydın aşkım. Geç kalmışız, kalk hadi."
"Geç mi kalmışız?"
Seyran dişini fırçalarken ağır adımlarla Ferit girdi banyoya. O da ıslak saçla uyuduğu için saçı yamulmuş ve öyle kalmıştı. Yüzünde ise belli belirsiz yastık izleri vardı. Adamın en sevimli haline şahitlik ediyor olabilirdi Seyran. İşe gitmek zorunda olmasa yatağa döner ve biraz mıcırırdı bu suratı.
Ferit de Seyran'ın yanına geçip yüzünü yıkadı soğuk suyla. Uyanmak ve işe gitmek istemiyordu, saatlerce uyumak istiyordu sevgilisiyle. Dün akşam çok yorulmuşlardı ve galiba çimlerde ıslandıkları için hafif bir soğuk algınlığı vardı. Halsiz hissediyordu.
"Seyran, bana bir diş fırçası ve pijama almamız lazım. Her geldiğimde dişimi fırçalayamadan çıplak uyuyorum. Çok rahatsız oluyorum."
"Tamam aşkım. Hallederiz..." dedi Seyran aceleyle. Bir yandan üstünü giymiş ve saç kurutma makinesine uzanmıştı. "...Gel de saçını düzeltelim."
Ferit'in kondurduğu öpücükler eşliğinde saçlarını kurutup hazırlanmışlardı. Birlikte uyandıkları ilk sabah değildi ama birlikte işe hazırlandıkları ilk sabah olabilirdi. Ferit'in evdeki varlığı daha belirgindi artık. Ona ait yastıklar vardı mesela. Ketçapla pek arası olmayan Seyran sırf Ferit seviyor diye ketçap almaya başlamıştı. Seyran'ı mutlu etmek için yazılmış ve evin farklı noktalarından çıkan aşk notları yatak odasındaki aynada birikiyordu. Ferit, kendi yaşadığı eve getiremediği sıcaklığı Seyran'ın evine getiriyordu. Çünkü Seyran'ın onu kabul ettiği evi kendi evinden daha çok seviyordu.
Ferit'le başlayan her gün güzeldi Seyran için. Ama devamı maalesef hiç öyle olmamıştı. Şirketten içeri adım attığı andan beri çalkalanan midesine açlığını yatıştırmak için yoldan aldığı simidi tıkıştırdı. Durmadan çalışmasına rağmen işler azalmıyor, aksine artarak çoğalıyordu. Tüm hayatının böyle geçeceğini düşünmek saniyelik bir umutsuzluğa sürüklüyordu kadını. Ama umutsuzluğa kapılmak için bile vakti yoktu. Hayatında Ferit yokken çalışmaktan gocunmuyordu ama Ferit geldiğinden beri... onsuz geçen her anının hesabını yapıyordu.
"Hoş geldin Seyran. Geç kalınca endişelenmiştim ben de..."
Pelin elinde bir yığın dosyayla ve sinir bozucu gülümsemesiyle Seyran'ın hemen karşısındaki masasına yerleşti. Kadının alaycılığı okunabiliyordu yüzünden. Bazen Pelin gibi olabilmeyi diliyordu Seyran. Durup dururken Pelin'i sinir etme motivasyonunu bulmak istiyordu kendinde.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİYANİST (SeyFer)
Fanfiction"Ferit, seni bir daha görür müyüm?" Ferit'in karanlıkta parlayan gözlerine inci gibi dişleri eşlik etmişti. Bu akşamki en içten gülümsemesini bahşetti Seyran'a. Umarım beni bir daha görürsün diye geçirdi içinden. "İstediğin zaman görebilirsin. Piyan...