Öyle pek abartılacak bir tipim yok benim.. Kumral saçlarım,babamdan aldığım kahverengi gözlerim..Hani böyle karakterler ya bad girl ya da renkli gözlü olur ya.. Ben öyle değilim işte.. Aynanın karşısına geçip elimle dağılan saçlarımı düzelttim.Bugün dershane vardı! Aptal bir dershane işte. Kot pantolonumu ayağıma geçirdim.Üstüne beyaz yarasa kollu bir kazak giydim. Ne gerek vardı süse püse? Narin olan vücudum soğuktan zarar gördüğü için dudaklarıma nemlendirici sürdüm. Hazırdım işte! Annemin gözünde hala çocuktum ben.18 yaşımda olmama rağmen. Sütümü ısıtmış beni bekliyordu hayattaki en değerli varlığım. Yanağına sıcak bir öpücük kondurduktan sonra sütümü kafama diktim. Anneme hoşçakal dileyip evden çıktım. Yarım saat sonra dershaneye vardığımda yorulmuştum. Her sene giderdim ben bu dershaneye.Ama bugün bu yılın ilk günüydü. İçeriye adım atar atmaz çığlıklar,kendini bi halt sananların egosuyla karışıyordu. Listeden sınıfıma bakıp asansöre doğru ilerledim. Evet asansöre binmek tabiki yasak ama Damla olmak bunu gerektirir.Siz asansörde yaşadığım aksiyonu bilir misiniz? İçinden dua okumak, asansörü biri çağırdığında asansörün düğmelerine yüklenmek.. Sonunda gelebildim. Kazasız belasız :) Sınıfa girdim!Evet işte yine kader bizi buluşturmuştu. Hiç aşık olmam demiştim ama bu düşüncemi çürüten kişi buradaydı!Cenk!!Belki beni seviyordur diye yıllarca beklediğim lanet olası çocuk!Her ay kız değiştiren çocuk!! Egodan geçilmeyen kas yığını pis çocuk! Saydırmamı bitirip ona kötü bir bakış fırlattım. Takmadı bile. Korkuyordum. Ben onu silmiştim. O sarışın yellozla öpüştüğünü görünce silmiştim. Yeniden beni etkilemesinden korkuyordum. Yanındakilere baktığımda yakışıklı bir çocuğun bana dikkatlice baktığını farkettim. Tepki vermeyerek boş bir sıraya geçtim. "Damlaa!! "Geldi yine başımın belası pardon tatlı belası!! Mine'm.. Üç ayın verdiği hasretle boynuna atladım. Yanıma çantasını koydu.İşin garibi o çocuk hala bana bakıyordu. Gözlerimi devirip önüme döndüm. Eve geldiğimde beni bekleyenlerden habersiz! Annemin gözleri ağlamaktan kızarmış evde curcuna olmuştu. Yavaşça yanına çöktüm. "Anne neler oluyor?" burnunu çekti bana üzgün bakışlar attı. "Damla evleniyorsun."Beynimden vurulmuşa döndüm. Şakaydı demi bu! Şakaaa, geçtii! Hayır şaka değildi işte gerçekti. "Ne-ne demek oluyor bu anne?!!"diye bağırdım.Kadın hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. "Ba-ban yüzünden,kara defterleri yüz-ünden. Kötü işlere bulaşmış!" Bir ara babam para için çalışır olmuştu. İşini baya ilerletmiş, içinde oturduğumuz bu iki katlı evi almıştı. Sonra iflas etti. Hızla odama girdim, kapıyı çarptım. Ben satılık mıydım?! HAYIR!! Ben daha evlilik nedir bilmem ki!! Ertesi gün göz altlarım şişmiş bir şekilde odamdan çıktım. Babamın yüzüne bakmadan lavaboya girdim. Yarın geliyorlardı! İstemeye geliyorlardı! Hoş, sanki biz birbirimize aşığız, mutlu çiftiz! Bide istemeye geliyorlar yüzsüzler. O geceyi odamda geçirdim. Annemin dürtüklemesiyle uyandım. Yüzümü çevirdim. Annemi suçlayamazdım. "Hadi" dedi hüzün dolu sesiyle. Yavaşça kalktım. Üstüme şeklini şemalini bile incelemediğim bir elbise giydim. Göz altlarımı ton kapatıcıyla kapattım. Saçlarımı özensizce tarayıp mısır örgüsü yaptım. Annemin zoruyla hafif bir makyaj yaptım. Mine bizim eve gelmişti.Ağladım omzunda doyabildiğim kadar. "Kaderine mahkum edilmiş iki insansınız."diyordu hıçkırarak. Akan rimelimi sildim.Mine'yle dertleşip onun tavsiyelerini dinlerken zil çaldı. "Azrail'im geldi Mine, ölüm beni kapıda bekliyor! "diyip ayağa kalktım. Kapının önünde bekleyip yüzlerine bakmadan sadece bir "Hoşgeldiniz "dedim.Yanımda Mine vardı. Beni dürtüp bir şeyler söylemek istiyordu ama onu dinleyecek halim yoktu. Taşan kahve köpüğüne aldırmadan özensizce bardaklara koydum. Şeytan diyor tuzu doldur içine. Ama bu sadece isteyerek evlenenlerde olur demi, satılanlarda değil! "Ya Damlaaağğ"diye çemkiriyordu Mine.Onu dinlemeyip elimdeki tepsiyi götürmeye başladım. Müstakbel kocamın(!) babasına, anasına verdim. Sıra ona geldiğimde hayatımın geri kalanını kimin yanında ağlayarak geçireceğimi öğrenmek için kafamı kaldırdım. O! Yıllardır hayalim olan! Ama o günden sonra nefrete dönüşen..Duygularımla oynayan adi! Bana bakıp sırıttı.Babamın sesiyle irkildim!
"VERDİM GİTTİ! "
Ve sadece benim duyabileceğim bir ses tonuyla fısıldadı;
"MERHABA KARICIM..!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İTİCİ
RomanceDamla,babası yüzünden hayal kurmayı unutan, satılığa çıkarılmış,evliliğe mahkum edilmiş, platonik aşık bir kız.. Cenk,egoda tavan yapmış Damla'nın ulaşamayacağı haram bir hayal.. Rüzgar,ikili oynayan bir piyon.. Burçin ise bu oyunun devamını geti...