14. Bölüm 🌼

29 3 0
                                    

Affetsem de bitmeyecek kırgınlıklarım,
uyusam da geçmeyecek yorgunluklarım var.. 🍂🥀🍁

İyi okumalar dilerim 😊

🌼💥🌼

Üst üste yaptığım denemeler işe yaramayınca yanımdaki ağaca sert bir tekme atım. " Ahhhhh! lânet olsun sana ağaç!" iki elimle çarptım ayağımı tutarak tek ayak üzerinde sekmeye başladım.

birden ağacın bir kaç dalı beni belimden tutarak çok yükseğe çıkarmadan yere bırakınca kalçamın üstüne düştüm " Ahhh seni lânet olasıca ağaç! benimle derdin ne ?"

" bana vuran sendin, bide üstüne laf da söyledin bence hakettin."

" sen ne küstah bir ağaç sı-" fark ettiğim detayla hemen ağaca baktım bir dakika bir dakika ben az önce bir ağaçla mı konuştum?

" sen konuşuyor musun?"

" sence?" Allah'ım bu nasıl oluyor yaa?önce hayvanlarla konuşa bildiğimi öğrendim şimdi de bir ağaçla bu çılgınlık şimdi Açelya ya hak veriyordum.

" ama bu nasıl olur? ben sadece hayvanlarla konuşabildiğimi sanıyordum görüyorum ki bu sizin için de geçerli."

" evet öyle vahşi prenses."

" bana vahşi demeyi kes! seni küstah ağaç." aklıma o küstah adamın, vahşi kedicik dediği gelmişti.

" ama tam sana uyan bir isim vahşicik"

" bana böyle demeyi kesmes isen o zaman vahşi tarafı mı sana göstermekten çekinmem" dedim tehtit barındıran sesimle.

" tamam.. tamam." dedikten sonra " niye bu kadar sinirlisin vahşicik pardon prenses dicektim." sinirli bakışlarımı ağaca dikerek" bu seni ilgilendirmiyor tamam mı seni lânet olasıca ağaç!" tüm öfkemi ağaca kusmuştum.

" bak vallahi en sonda yanlışlıkla vahşicik dedim."

" ben seni şimdi gebertirim." tam ağaca kullanmayı bilmediğim güçlerimi deniyordum ki o küstah kendini beğenmiş adamın sesi kulağımın içine girdi.

" ne o şimdi de ağaçlara mı bulaşıyorsun vahşi KEDİCİK." son kelimeyi vurgulayarak söylemiş ti.

başımı hızla yukarı kaldırdım. Benim penceremin bir üstündeki pencereden başını çıkarmış sırıtıyor du.

" yine mi sen yaaa! benim senden Kurtuluşum yok mu yaa! sen her yerde görmek zorunda mıyım yaa!"

" hee, hee tabi inandım, sırf seni sakinleştireyim diye gücünü kullanan sen değil misin? içinde ki vahşi yaratık zavallı askerlerimi ölüm eşiğine getir miyor mu?"

" neee! sen.. seni gebertirim yemin ederim gebertirim ne diyorsun sen ya! " söylediği şeyler beni çileden çıkarmıştı.

" yalan mı haa?"

" evet yalan seni lânet adam!" ben daha bu lanet güçlerin nasıl kullanıldığını bile bilmiyorum!

" madem yalan söylüyorum o zaman bundan sonra sana ben ders vereceğim bu sayede suçun sende mi yoksa askerlerimde mi olduğunu öğreneceğim."

" hayır ben senden ders falan almayacağım."

" işte gerçekleri söylemiş tim, sen sırf seni sakinleştireyim diye zavallı askerlerimi gebertiyordun az daha."

" Yeter! sus! lânet olsun tamam kabul ediyorum! sende o pislik askerlerin de canınız cehenneme." dedikten sonra gerçekten herkesten uzaklaşmak istiyordum. İşte yine benim HUZURUM' a ihtiyacım vardı ama o yoktu."

GECE'NİN ♡MÜHRÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin