11. Bölüm Ateşli Öpücük!

360 21 389
                                    



....................................................

İki gün sonra (Lexa'nın ağzından)

O günden sonra hepimizin üzerinden büyük bir yük kalkmıştı. David rahatlamıştı. Clarke ve ben de. Çünkü ortada yalan kalmamıştı. Tabii herkesin her şeyi de bilmesi beni şaşırtmıştı. 'Nasıl yani? oha felan?' olmuştum resmen. Hele Clarke ve benim olayım.. Aman aman nerelere geldik dedirtti resmen...

Annem bugün sabah İtalya'da ki holdingimiz için görüşmelere gitmişti. Bana 'Sen de gel tatil yaparsın otellerimizin birinde' demişti ama benim dünden sonra dinlenmeye ihtiyacım vardı.. Kendime kafa izni vermeye karar vermiştim.. Rahattım şu an oldukca..

Sinema odasına çıkıp koltuğa oturmuş ayaklarımı da sehpahaya uzatmıştım. Üzerimde ayıcıklı pijamalarım, ayağımda pandalı patiklerim, elimde kumandam, kucağımda mısırım, kendime film seçiyordum.. Resmen şu an bu zevkime kimse dahil olamazdı.. Hayatta izin vermezdim..

Birden dışarıdan birinin bağırdığını duymuştum.. 'Hu-hu Lexa??' bakma Lexa bakma kızım seslenir seslenir gider.. 'Güzel Kaslı Lexa—'

Sakinim.. iyiyim.. duymuyorum...

'Lexağğğ?'

Bakmıyorum... ' Kız Lexa?' o an ayağa kalkıp açık olan cama doğru gitmiştim. Ne bu Lexa merakınız acaba??

Dışarıya bakınca kimseyi göremedim derken acıyla geriye çekilmiştim. 'Ahhh! Şerefsizin çocuğu!' birisi alnımı yarmıştı arkadaşlar.. Birisi resmen kafama taşı geçirmişti.. Anan baban uzak doğu okçusu muydu uzaylının evladı! 'Kimsin ulan sen?' diyerek aşağıya inmiştim.

Kapıyı açar açmaz 'Senin gelmişini geçmişini sik--' diyemeden laf ağzıma tıkılmıştı. Yok vazgeçtim... Çünkü karşımda güzeller birisi vardı. Clarke Griffin.. Kafamı yaran sen ol..

'O küfür taşı atana mıydı?'

'Taşı atana göre değişir!' dedim gülerken. 'Sen isen--'

'Kesinlikle benim---'

'O zaman seni---'

'Tamam şii sus' diyip gülmüştü Clarke. Ardından; 'Aşkım özür dilerim kafana mı geldi ya?' üzgünce bakmıştı bana. 'Ama hak ettin taşı elime alana kadar nerdeydin ayrıca?'

'Sen ciddi misin?' dedim gülerken. 'Telefon denen bir şey var hani arka cebimize koyduğumuz--' dedim gülerken hala. 'Ararsın ya da yazarsın ya da hiç olmadı kapıyı çalarsın değil mi?'

'Ee başka?'

'WhatsApp var hani böyle yeşil yeşil' dedim gülerken. 'Sms uygulaması var o da yeşil'

'WhatsApp'ı da böyle tarif etmezsin ya---'

'Ay neyse onlardan işte aa'

'İyi de aradım da yazdım da' dedi gülerken. 'Ayrıca kafanı kırmadığıma dua et! Ben o telefona bakmasam kırk tane senaryo uydururdun!' içeriye geçmişti o an.

'Yalnız geçebilirsin demedim--'

'Ben de izin istemedim--' dedi gülerken. 'Sevgilimin evine girerken izin mi alacak mışım?'

'Tamam bir şey demedik--' sevgilim demesi o an o kadar hoşuma kaçmıştı ki ağzım kulaklarımda desem yeriydi.. O hep sevgilim desin ben sabaha kadar dinlerim.. Kapıyı kapayıp içeriye geçmiştim o an.

Ateşli Öpücük +18 (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin