'My love will not leave you..
(Sevgim seni terk etmeyecek..'.........................................
'Rahat bırak çocukları' dedi annem babama doğru. Sonra bize doğru döndü ve 'Hadi siz çıkın artık bizim de boşanma ile alakalı konuşacaklarımız var' demişti.
Tam ağzımı açacaktım ki Clarke bana dönüp 'Boşalma değil boşanma yürü şimdi bekleme yapmayalım' diyip kolumdan çekmişti. Tamam boşanmada olur uyar. .
Evden çıkmıştık ikimizde. Ev sahile yakındı. Biraz yürüyüş yapmak ikimize de iyi gelecekti. Temiz hava iyidir..
'Bu gece bambaşka planlarım vardı' dedi gülerken. 'Başka geceye kaldılar artık--'
'Evet biliyoruz o planları' diyip ben de gülmüştüm. 'Kahveyi tat ama dondan...'
'Pekala pekala' dedi yeniden gülerken. 'İlk sevişmemizde ilk deneyen sendin yalnız'
'Çok güzeldi'
'Nasıldı tadım?'
'Evet gayet sulu güzel patates çorbalı gibiydi tadın' dedim ben de dudaklarımı yalarken. 'Kahveliyi de denemek isterim tabii! Neden olmasın?'
'Sen çok fena bir şey oldun'
'İnkar etmedim hayatım'
'Ayrıca sulu-presso nedir?' dedi gülerken. 'Daha başka güzel isim bulamadın mı?'
'Sanırım buldum! Clarke'ın suyu--'
'Lexa cidden...' diyip durdu ve bana doğru döndü. 'Özel olarak göstercem o suyu sana merak etme'
'İnşallah çok açık kalmaz suya da zam geldi malum'
'Pislik' diyip koluma vurmuştu. Tam o an elinden tuttum. Bu yaptığıma şaşırmıştı ama aynı zamanda hoşuna da gitmişti. Dudakları kıvrılmış çünkü.
'Sorun var mı elini tutmamda?' demiştim gene de. Çünkü rahatsız olacağı hiçbir şey yapmak istemiyordum.
'Evet bir sorun var' demişti bana bakarken. 'Ama tutarsan değil bırakırsan'
'Tuttuğum eli bırakmam' dedim elimi yanağına götürüp okşarken. 'Hele senin elini.. asla sevgilim..'
'Seni seviyorum' demişti birden gülümserken bana bakarken.
'Ben de seni seviyorum' dedim ve dudaklarına yaklaştım. Ben gülümserken ve dudaklarını incelerken o beni öpmüştü. Sahile yakın bir yerde öpüşmeye başlamıştık.
'Dudakların çok güzel' dedi bana gülerken. 'Pamuk şeker gibi tıpkı.. ağzımda eriyor'
'Senin dudaklarında çilekli donutta ki sos gibi..' dedim ben de ona gülerken. 'Tatlı ve yedik sıra yiyesi geliyor insanın...'
'Ne kadar güzel tarif ettin öyle..'
'Bir de dondurma--'
'Canın dondurma mı çekti..'
'Evet..' dedim ona bakarken. 'Beraber dondurma mı yalasak?'
'Yalayalım!' dedi gülerken. 'Seninle her şeyi yaalarım!' dedikten sonra da el ele sahile yürümüştük. Dondurmacı dükkanları vardı küçük küçük sahilde. Bir tanesinde durduk ve iki tane dondurma aldık. Çilekli ve limonlu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşli Öpücük +18 (gxg)
HumorPartiler.. Eğlenceler.. Alkoller.. Davetler.. Çılgın ve Zengin hayatları ile ünlü gençler.. Karadağ-Montenegro'da geçen bol komedili, bol kaoslu ve bol aşklı bir kurgu.. +18 sahneler içerir...