Özlem

1K 80 301
                                    

Barbaros o balkondan tam olarak iki saat sonra çıktı. Yerinden kıpırdamadı, hala inanamıyordu bazı şeylere.

"Abim, nasılsın?"

Barbaros abisine baktı.

"Duş alacağım."

"Al abicim, sonra hazırlan çıkalım biraz. Özgür abinin evine geçeriz. Biraz piiz, müzik falan dinleriz. Kafan dağılır, olur mu?"

Barbaros kafasını salladı.

"Olur."

Kıvanç elindeki telefon ile Alican'a gidecekleri yeri mesaj olarak attı.

İkilinin konuşması gerekiyordu artık, ikisini de itmek gerekiyordu ve Kıvanç bunu mutluluk ile yapardı.

Alican aldığı konum ile gülümsemeden edemedi, çok özlemişti... Hemde çok.

Barbaros duşa girdi, kafasından dökülen suyla beraber düşünüyordu. Bu sıralar düşünmekten başka ne yapıyordu onu da bilmiyordu gerçi. Az kalmıştı iki güne İstanbul'a döneceklerdi ve yarışmaya devam edeceklerdi. Ne çok şey değişmişti hayatında sadece bir kaç ayda, yapmam dediği her şeyi yapmış, yaşamam dediği  ne varsa en ağır şekilde yaşamıştı. En güvendikleri tarafından sırtına bıçak yemişti, hiç beklemediği insanlar ise ona yardımcı olmuştu. 

Hayat ne garipti gerçekten... Abisinin ona sırtını dönmesi -şu an araları iyiydi ancak hala tam olarak affedememişti onu- sonrasında annesinin öğrenmesi ve bununla kalmayıp Alican'ı tehdit etmesini nasıl affedecekti?

Sonuçta annesi hep bir şekilde hayatında olacaktı, ne kadar küs olarak kalabilirlerdi ki? Yine de bunu onun düşünmesi ancak annesinin düşünmemesi içindeki sinir katsayısını arttırtıyordu. Her şeyi o düşünmek zorundaymış gibi zorluyordu kendini. 

Öbür yandan Alican ile beraber artık çıkması zor bir yola girmişlerdi. Evet şu anda konuşmuyor olsalar dahi elbet barışacaklardı, barıştıktan sonra ise sevgili olarak yaşamaya başlayacaklardı ve bu sefer ikisinin ailesi de her şeyi biliyor olacaktı. En korktukları -Barbaros korkuyordu daha çok, Alican onun için korkuyordu sadece- şey başlarına gelmişti. İkisi de ağır yaralı çıkmıştı bu olaylardan. İletişim eksikliği de bu sebeplerden biriydi. 

Alican düşünmeden edemiyordu, en baştan her şeyi Barbaros'a söyleseydi daha mı iyi atlatırlardı bunu?

Muhtemelen evet, ikisi de yetişkinlerdi günün sonunda ve ne yapacaklarını konuşarak bulmaları gerekirdi.

Sevgi cidden insana saçma şeyler yaptırıyordu, ama Alican'ın anladığı çok net bir gerçek vardı bu süreçte o da kendisinin Barbaros olmadan mutlu olamadığıydı. 

Alican'ın tek isteği Barbaros'un elinden tutmaktı şu anda. Aynı yatakta uyumak, sevgilisinin nefesini izlemek, ona yemekler yaparak uyandırmak, gözlerinden öpmek... evet, evet onu öpmeyi de çok özlemişti. Dudakları sızlıyordu onun dudakları ile buluşmadığı her an... Elleri yanıyordu ona dokunmadığı için. Fiziksel bir acı çekiyordu ve bunun sebebi olarak tamamiyle fazla Barbaros'suz kalmasını öne sürüyordu. 

Bu kadar kısa sürede hayatına bu derece girmesi gerçekten onu biraz korkutmuyor değildi. Biri geliyordu ve sizin hiç beklemediğiniz şekilde hayatınızın orta yerine kendisini koyuyordu... 

Alican aynadan kendisine baktı, gözlerinin altı morarmıştı ve eli sargıdaydı ancak yine de pek kötü görünmüyordu, ki görünse bile Barbaros'un onu her hali ile kabul ettiğini biliyordu.

Kiraladığı arabanın anahtarını cebine attı ve otelden çıkarak arabaya ilerledi. 

Heyecanlıydı, sanki ilk defa bir buluşmaya gidiyor gibiydi. Karnı ağrıyordu ama kötü bir ağrı değildi bu aksine tatlı bir ağrıydı. Konumu açarak arabayı çalıştırdığında ise bu heyecan artmaya devam etti.

MasterChef All-star | Alican & Barbaros Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin