Bölüm 2: Kaderin Soğuk Nefesi

60 12 10
                                    

Şimdi vazgeçersen geriye döneceksin.
Gitme, kaybedince daha çok seveceksin.

4 Aralık 2006 (7. yaş doğum günü)

Küçük kız odasında, yatağının üzerinde oturuyordu. Bugün onun doğum günüydü ama hiç mutlu değildi. Biraz önce odasına bir kadın gelmiş, giymesi için ona beyaz bir elbise verip gitmişti. Bu yüzdendi moralinin bozuk olmasının nedeni.

Hemen yan tarafında, yatağının üzerinde serili duran elbiseye baktı. Neden bunu giymek zorundaydı ki? O, beyaz rengi sevmezdi. Kırmızı elbisesini giymek istiyordu. Acaba kırmızı olanı giyse, babası çok kızar mıydı?

Gözlerinin önüne gelen saçları geriye doğru iteleyerek yatağından kalktı. Beyaz elbiseyi eline almadan önce, üzerindekileri çıkarttı. Babasının ona kızmasını istemiyordu. Uslu bir kız olursa, babası ona dokunmazdı. Elbiseyi bir çırpıda giyerek sağ tarafındaki aynaya döndü.

Dümdüz bir elbiseydi. Dümdüz, beyaz. Cebi bile yoktu. Elbisenin açık bıraktığı tenindeki morluklar, çok net şekilde belli olurken dolan gözlerindeki yaşların akmasına engel olamamıştı.

Hiç bakmak istemiyordu aynaya. Küsmüştü gördüğü görüntüye. İğreniyordu kendinden çünkü. Bedenini o hâlde gördükçe canının acısı artıyordu.  Boynunda, kollarında, bacaklarında, vücudunun her yerinde çürükler, izler vardı. Can yakan izler.

Yine de umursamamaya çalıştı. Babası bu elbiseyi giymesini istiyorsa, giymeliydi. Eğer giymezse, daha çok acırdı canı.

Minik elleri, gözünden akan damlaların üzerinde durduğunda kapısı açıldı. Korkarak arkasını döndüğü vakit, açılan kapının girişinde babasının sert suratını görmek korkusunu artırdı. Telaşla gözlerini sildiğinde, babasının onu ağlarken görmemesi için dua etmeye başlamıştı.

Ama çabaları nafileydi. Haldun bey, kızını ağlarken görmüştü.

Sinir bozucu ve bir o kadar da tüyler ürpertici tondaki gülüş doldurdu odayı. Küçük kız birkaç adım gerilemekten kendini alıkoyamadı. Babası dudağındaki gülüşü silmeden ona doğru gelmeye başlamıştı.

İki büyük adımda, tam önünde durmuştu. Omuzları dik, başı eğilmezdi. Kocaman cüssesi karşısında küçücük kalan kızı korkutuyordu.

"Bir kez daha ağlarsan ne olacağını söylemiştim." Demişti çatallı çıkan sesiyle.

"Değil mi güzel kızım?"

Artık güzel olmak istemiyordu Mira. Çirkin olmak istiyordu. Çirkin olursa, babası ona dokunmazdı. Çirkin olursa, vücudu acıyla kaplanmazdı.

"Kaldır kafanı." Verilen emirle, kafasını kaldırdı. Babasının cam misali parlayan siyah gözleri bile başlı başına korkması için bir nedendi.

Haldun bey kızının ona baktığını gördüğünde yere eğilerek tek dizinin üzerine çöktü. Gözleri baştan aşağı 6 yaşındaki kızın üzerinde dolandı. Arsız dudaklarında peydah olan gülümseme, ona hiç yakışmıyordu.

Elinin tersiyle kızının yanağını okşadığı an gözleri kapanmıştı Mira'nın. Bu hâlini gören Haldun'un ellerinin yeni rotası kızının saçları olmuştu.

39 GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin