Bölüm-17

61 7 0
                                    




Keyifli okumalarrr


Hastaneye geldiğimizden beri hiç konuşmamıştım. Yoğun bakımın önündeydim. Geldiğimizde acil bir şekilde ameliyata alınmıştı. Doktor çok kan kaybettiğini, bu geceyi atamayabileceğini söylemişti. 

Kıraç yanıma gelip bir şeyler söylüyordu. Ama ne söylediğini duymuyordum. Sadece Emir'i düşünüyordum. Benim yüzümden olmuştu. Ben kendimi koruyabilseydim Emir vurulmazdı.

Bunların hiç biri yaşanmazdı.

Benim elimden gelen tek şey yoğun bakımın camından Emir'i izlemekti. Başka birşey yapamıyordum. Lanet olsun! Selma teyze baygınlık geçirmişti. Amcamlarda buradaydı. Bir çok kez yanıma gelip dinlenmemi söylemişlerdi. Onları dinlememiştim.

Emir burada yaşam mücadelesi verirken ben nasıl dinlenebilirdim?

"Esin," dedi Kıraç bitkin bir sesle. "Ben buradayım uyandığında hemen haber veririm sana," dedi. "Hayır." Dedim solgun bir sesle. Kıraç yanıma oturdu. "Uyanacak," dedi. "Hepsi benim suçum," dedim. "Eğer ben kendimi koruyabilseydim Emir'e birşey olmayacaktı."

"Kendini suçlama Esin. Senin bir suçun yok." Başımı yere eğerek iki yana salladım. "Kıraç, doktor bu geceyi atlatamayabileceğini söylüyor." Dedim ağlamaklı sesimle. Emir'in adımı seslenişi kalmıştı kulaklarımda.
O kalın ve bir o kadar da naif sesi...

Yoğum bakımın kapısı açıldı ve içeri doktor ve hemşireler girdi. İçimdeki korkuyla hızla ayağa fırladım. Cama ellerimi dayadım. Nabzı düşüyordu.
Başımı iki yana salladım. "Hayır hayır." Diye fısıladadım. Selma teyze hızla yanımıza koştu.

Gözümden yaşlar akmaya başladı. "Emir!" Diye çığlık attım. Arda omuzlarımdan tutarak destek olmaya çalıştı. "Emir oğlum." Dedi Selma teyze. Doktor ve hemşireler geri çekildi.

Emir'in kalbi durmuştu.

"Emir... Hayır!" Diye bir çığlık attım. Kalbi durmuştu. Benim sevgilimin, Emir'in. Beni bırakıp gitmişti. Benim kalbimden olan bir parça, Emir. O gitmişti. Bir kabus olmalıydı. Evet bir kabustu. Önceki seferki gibi bir kabustu. Hadi Emir kabustan uyanacağım ve bana yine sarılacaksın.

Camı yumruklamaya başladım. Selma teyze bayılmıştı. Kıraç'ın kollarına yapıştım. "Hani Emir güçlü bir adamdı? Hani birşey olmazdı ona? Yalan mı söyledin bana? Cevap ver!" Dedim tüm gücümle Kıraç'ı ittim. Kıraç ağlamıyordu. Aynı zamanda konuşmuyordu da. Benim ittirmemle sarsıldı.

Doktor dışarı çıkıp; "Hastayı kaybettik. Başınız sağ olsun." Dedi. Bütün dünyam başıma yıkılmıştı. Benim dünyam Emir'di. Şimdi o da gitmişti. Benim dünyam ölmüştü.
"Hayır ölemez!" Diye yükseldim. "Bana en güzel evlenme teklifini edeceğini söylemişti. Böyle gidemez."

Ağlamam daha da şiddetlendi. Kıraç beni tuttmaya çalışıyordu. Doktorun ellerini tuttum. "Doktor yalvarırım onu kurtar. Bir şeyler yap. Alma onu benden." Diye yalvardım. Ama nafileydi. İçeriden Emir'in cansız bedenini çıkardılar. Dizlerimin üstüne düştüm. Yüzümü ellerimle kapattım. Kalbim acıyordu. Dayanılmaz bir acıydı.

"Emir..." Sesim kısılmıştı. Haykarışlarım, çığlıklarım boşunaydı. Emir uyan istediğin kadar beni öpmene izin vereceğim. Emir'in cansız bedeni gözlerimin önünden geçip gitmişti. Ben ne yapacaktım şimdi? Emir yoktu. Öyle biri yoktu. Geriye sadece 'Esin.' değişi kalmıştı. En son söylediği kelime benim adımdı.

Kendimden nefret ediyordum. Benim yüzümden Emir ölmüştü. Ben nasıl bakacaktım Selma teyzenin yüzüne? Beni suçlayacaktı o da. Yeni bulmuştum onu. Ama beni bırakıp gitmişti.

KARANLIK SIRLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin