Geri geri yürümeye başladım bir yandan da ağlıyordum. Kalbim acıyordu. Babamın öldüğünü bildiğim halde o benim şuan şuracıkta karşımda duruyor,bana bakıyor buruk bir şekilde gülümsüyordu.
Bir an durdum kafami ellerimin arasına aldım ve göz yaşlarımı silerken kafami kaldırdım ve babama doğru yürümeye başladım. Tabi eğer oysa...
Yüzüne elledim,gözlerine,saçlarına...
Hayır. O gerçekti. O babamdı. Böyle bisey nasıl olurdu. Diye düşünürken ellerini saçlarıma götürüp saçlarımı okşadı."Baba?" Diye fısıldadım. Sesim o kadar buruk geliyordu ki.
"Asyam" dedi gözleri dolarken."Bu. Bu nasıl olur" dedim göz yaşlarım yanaklarmı yıkarken. Sesim hala fısıltı gibi çıkıyordu. "Her şeyi anlatacağım güzelim" dedi ve kafami ellerinin arasına aldı.
Hic bisey demek istemiyordum. Bu eğer bir rüyaysa da bu rüyadan uyanmak istemiyordum. Babam benim... canım babam onu o kadar çok seviyorum ki,o kadar özlemiştim ki. Hic biseyi umursamadan gittim ve babama kocaman sarıldım.
Ahh babam... nasılda güzel kokuyordu. Sanki cenneten çıkagelmişti. Göz yaşlarıma engel olamıyordum. Akıyorlardı benden habersiz,istemsiz akıyorlardı. Babamın gömleğinin üzerine akıyorlardı.
Ne kadar sarıldık bilmiyordum. Tek bildiğim kafami kaldırdığımda babanın orda olmayışından,bunların da bi rüya olmasından korktuğumdu.
Gözlerimi sıkıca kapatıp babamdan ayrıldım ve zor güç gözlerimi açtım. Allahım! Şükürler olsun. Babam buradaydı. Gerçekten. O. O buradaydı. Canım babam.
Kilo vermişti.yüzü çökmüştü hafifçe saçları biraz daha beyazlanmıştı. Sakal bırakmıştı. O kadar yakışmış ki. Yakışıklı babam benim. Zeus babamın yakışıklılığı karşısında kıskacından çalıyordur herhalde.
Bana bakıyordu,o okyanus gözlerini uzuun uzuun hic kırpmadan bana bakıyordu. Sanki aklımdan geçenleri okuyordu, sanki ne hissettiğimi anlamak istiyordu.
Konuştum. "Neler oluyor baba. Kafamda o kadar çok soru var ki hangisini sorayim diye düşünürsem bu bile yıllar sürer. Ne olur bana herşeyi anlat" dedim.
Kafasını onay verircesine salladı. "Gel kızım." Dedi eli ile yanindaki koltuğu gösterirken. Gittim ve oraya oturdum.
Kolunu omzuma attı burnunu saçlarımın içine sokup saçlarımı kokladı ve konuşmaya başladı, "bak kızım lafımı kesmeden beni dinle tamam mı? Sonra seninde konuşmanı isteyeceğim zaten" dedi o kadife sesiyle. Tamam anlamında kafami salladım.
"Bak kızım ben senin yaşadıklarının iki katını yaşıyordum, her uykumda dayanılmaz kabuslar, insanlara baktığımda ki onların düşüncelerini duyma. Bunlar o kadar korkunçtu ki. Delirdiğimi düşünüyordum. Annene anlatsam galiba bana inanmazdı ama korkudan da ölürdü. Anneni bilirsin o biraz paranoyaktır. Bu yüzden ona bisey diyemezdim."
"Bir gün uyandığımda kan ter içinde kalmıştım.annen ne olduğunu sordu ve sadece kabus gördüm dedim. Halbuki öyle değildi. Bir sürü insan vardı kızım... benim gibi bir sürü insan. Onları görmüştüm. Onların adlarını,nerede yaşadıklarını herşeyi rüya olarak görsem bile sanki hafızama kazanmışlardı. İlk basta umursamadım ama aklımdan çıkmıyordu. O gecenin sonrasında her gece ayni rüyayı gördüm. Sonra artik dayanamayacağımı anladım. Ve birisinin adresine gittim. Kapıyı çaldığında bir adam açtı kapıyı. Atakan? Diye seslendiğim de buyrun benim dedi. Kafamdan kaynar sular dökülmüştü" biran duraksadı ve olduğu yerde biraz kıpırdadı. Sanki o ani tekrar yaşıyor gibiydi. Huzursuz görünüyordu.
Ben ise yaşadığım onca şeyden sonra duyduklarıma inanmaya başlamıştım ve herşeyin bir nedeni varmış diyerek kendimi teselli ediyor bir yandanda deliriyorum diye şükrediyordum.
Babam ellerini önde birleştirip konuşmasına devam etti. "Ona içeri girip giremeyeceğini sordum ve sorun olmayacağını söyleyerek beni içeri aldı. Ona rüyalarımı yaşadıklarımı anlattım. Hic tepkisiz beni dinliyordu. En son onu ve bir suru kişiye gördüğümü anlattıktan sonra bana baktı. Kahkaha atmaya başladı. Ayağa kalktı "şükürler olsun evet allahım evet delirmiyormuşum."Diye gülmeye başladı. Daha sonra yanıma geldi omzuma hafifçe yumruk attı aniden yüz ifadesi değişti. Kafayı yemiş gibiydi galiba şoka girmişti. Yanıma oturdu dirseklerini bacaklarına dayadı ve elleri ile saçlarını karıştırdı. "Nasıl olur. Ben tek benim sanıyordum,kafayı yiyorum sanıyorum." Dedi. onun şokunu atlattıktan sonra. Ne yapsak diye düşündük ve rüyamda gördüğüm diğer insanları bulmaya gittik."
"Arakandan sonra Göklepi bulmaya gittik ve onada anlattık. Her gün biriyle konuşuyorduk neredeyse hepsi Atakanla ayni tepkiyi veriyorlardı. Ve her birinin ayrı özellikleri vardı.Her gün biri,her gün biri derken çok fazla kişi olmuştuk. Bir grup,bir teşkilat kurup bizim gibi insanları o gruba toplama ve kendimizi geliştirme fikrini ortaya attım. İkiside kabul ettiler. Grubu kurmuştuk konuştuğumuz her kişiye bu gruba katılmak isteyip istemediklerini sorduk. Hepsi bu korkunç kabuslar ve garip özelliklerinden korktukları ve bunu iyi bir özelliğe dönüştürmek istedikleri için bize katılmışlardı. Ben kurucularıydım. Atakan ve Gökalp benim sağ ve sol kollarım olmuşlardı. Bu şekile bir teşkilat kurduk. Kurallar koyduk. Herkesin neredeyse ayrı özellikleri vardı. Herşey güzeldi herkes kendini geliştiriyor ne özelliği olduğunu buluyordu."
" Bu yerden kimse kimseye bahsetmeyecekti. Artık rüya görmeden neyin ne oldugunu,kimin ne hissettiğini, görebiliyordum. Hatta insanların hislerini değiştirebiliyordum. Ve bir gün çınarı gördüm. O kadar güçlü bir özelliği vardı ki. Onu alması için Atakanı görevlendirdim. Ona herşeyi alttı ve bize katılmasını istedi. Çınar kabul etti ve bize katıldı. Çınar çok güçlüydü. O insanlara istedigi şekilde aci çektirebiliyordu. Bu aci fiziki değil tamamen ruhi acıydı. İstediğini yapabilirdi. Kendini geliştirmeden böyleyse kendini geliştirdikten sonra ne olur diye düşündüm ve onu davet ettim."
"Her şey iyiydi taki çınar güçlerinden dolayı büyük bir egoya sahip olana kadar. O hala seni seviyordu kızım. Sana zarar verecek diye korkuyordum. O çok güçlüydü. Sana bir zarar gelmemesi için teşkilatı bir sığınak gibi yer altına yaptırdım -iste bu gördüğün yer- ve herkesin burdan benim emirlerim dışında dışarı çıkması yasaktı. Bu yüzden Gökalbi annenin yanına yolladım ve benim kaza geçirip öldüğümü söylemesini istedim. Daha sonra annen daha çok üzülmesin diye Gökalbe güçlerini kullanarak onu kendisine aşık ettirmesi gerektirdiğini söyleyip sana göz kulak olmasını emrettim." Dedi ellerini yüzüne koyup yukarı aşağı hareket ettirdi.ettirdiBir büyük bir nefes alıp yavaşça dışarı verdi ve hüzün dolu bir yuz ifadesiyle devam etti.
"Bir süre sonra Çınar bu düzene isyan etti. Hayatına geri dönmek istediğini söyledi. Eğer bu teşkilattan çıkmak istiyorsa ona bunun olağan olduğunu ama eğer çıkacaksa hafızasının silinip güçlerinin alınacağını söyledim. Bu herkes için geçerliydi.birisi teşkilattan çıkmak istedigi zaman bunlar yapılıyordu.gerçi daha çıkan yoktu ama...Çınar bunu kabul etmedi."
"Onu rahat bırakmazsam hem sana zarar vereceğini hemde buradaki insanların hepsine acı çekitireceğini söyledi. Sana zarar gelmesine izin veremezdim bu yüzden ona gitmesi için izin verdim." Aniden ayağa kalktı ve bir elini yumruk yaparak diğer elinin avcuna yumruklar atıyordu. Ben ise hayretle onu dinliyorum. Devam etti.
"Ama o! Ama o sözünü tutmadı! O sana zarar vermeye başladı. Kızım. Çok özür dilerim kızım. Gökalp annenin ısrarı üzerine anneannenlere gittiklerinde seni savunmasız buldu ve sana rüyalarınla savunmasız bırakıp sana aci çektirmeye başladı. Gökalp deni korumak için geri gelmişti ama Çınarın gücüne erişip sana ulaşamadı. Çınar o yaşananları sana rüya olarak hatırlattı."
Nasıl ya. Yani rüyalarıma giren Çınar mıydı. Bana herşeyi yaşatan o muydu. Bunu fena ödeyecekti.
"Sonrasını biliyorsun iste kızım. Yaşadıkların... ve burdasın." Dedi.
Ne diyeceğimi ne yapacağımı bilmiyordum. Elim ayağım buz kesmişti. Sadece babama bakıyordum ve dolan gözlerimi yüzümü yıkamaları için serbest bırakıyordum.
Aklımda tek bir soru vardı. Ya bu da rüyaysa?
