Son derse girecektik. Bilin bakalım ders ne. FİZİK. Varya fizikciyi ayrı bi sevmiyorum, fiziği ayrı. Hatta fizikciden nefret ediyorum. Pislik adam geçen sene beni 48.9 da bırakmıştı. Tanrı olsa tapmazdım yani o derece.
Sınıfa girdik Volkan ve Merve sıralarına geçtiler bende çantamı bırakıp kantine çıktım yine susamıştım.
Aşşağıya indim,sınıfa doğru yürürken arkamda hırıltılar duymaya başladım sanki biri kulağımın içinde nefes alıp veriyordu.
Hızlıca arkamı döndüm kimse yoktu.Okulun giriş kapısının oradaki Atakan hariç kimse.
Tedirgin olduğumda hep iç sesimle konuşurdum ben. Evet garip gelebilir ama içimdeki ses başka bir kişiliğe ayit sanki. Onunla konuşurken kendimle değilde başkasıyla konuşuyormuşum gibi oluyor.
içimdeki ses nedense Atakanı beklemem gerektiğini söylüyordu.Onu dinledim.
Atakan bana yaklaşınca gülümseyerek "Günaydın" dedim.
Gözleri yere bakıyordu. Kafasını kaldırdı. ve gözlerime baktığında çığlık atmamak için kendimi zor tuttum.
Çünkü gözlerinin çevresi kıpkırmızıydı. Yeşil gözlerinin gözbebekleri hızlıca büyüyor ve küçülüyordu. Gerçekten korkunçtu. Bu çocuk ne yapmıştı böyle. Acaba bişey mi çekti diye düşünmedim değil.
"N-noldu sana böyle" diyerek gözlerine dokunmak için elini uzattım. Aslında bu hareketi istem dışı yapmıştım.
Elimi yüzüne değdirince çok hızlı bir şekilde yüzünü çekti ve yüzünü çok acı çekiyormuşcasına buruşturdu.
Kim ne yapmıtı bu çocuğa. "Günaydın iyiyim ben" "Sınıfa girelim hadi" dedi gülümsemeye çalıarak.
Yine curcuna vardı sınıfta. Gerçi bizim sınıf,sınıf değil hayvanat bahçesiydi resmen. Sıramıza geçtik.
Merve "günaydın atakaan" diye arkasını döndü. Atakan hala yere bakıyordu. Merveye "önüne dön" bakışı attım. Tabi hiç laf dinlermi merve. Hayır. "Noldu lan" dercesine kafasını salladı.
Tanrım Merveyi çok seviyorum. Konuşmasak bile anlaşabiliyorduk.
"Azını burnunu kırarım" bakışı fırlatınca önüne döndü. Acaba Atakana ne oldu diye düşünürken Çınar yanımıza geldi. Nedense sinsice sırıtıyordu.
"ooğ Atakan günaydıın" dedi elini Atakanın omzuna koyarken. Bu ikili nedense Atakanın geldiği ilk günden beri anlaşamıyorlardı.
"Defol başımdan çınar." dedi Atakan. Yüzü hala yere dönüktü.
Çınar omuz silkti ve bana göz kırparak "Günaydın prenses nasılsın" dedi. Çınar beni hala seviyordu ama ben sevmiyordum.
Gözlerimi devirerek ilgilenmiyormuş gibi "iydir" dedim. "aa benim hatrımı sormayacak mısın? Bak ben çok iyiyim. Dimi Atakan" dedi. Ne alaka. Niye Atakana sataşıyor bu çocuk şimdi.
"Çınar defol burdan" dedi Atakan. Kafasını kaldırmıştı ve Çınara acaip ürkütücü bakışlar atıyordu. Çınar "Sana sormuycam psişik." dedi soğuk bi şekilde kahkaha atarak.
Atakan tam Çınara dalmak için ayaklanmıştıki sınıfın kapısı açıldı. Herkes lanet fizikçiyi beklerken gelen Açelyaydı. Bu kızdan nefret ediyorum.
Ama bu sefer azıcık sevebilirdim çünkü fizikcinin okula gelmediğini haber vermişti.
Açelyaya sövmeye dalmıştım, akıma Atakanla Çınar geldi. Soluma döndüğümde Çınar atakanın kulağına bişeyler fısıldıyordu. Artık her ne dediyse atakan çok sinirlenmişti.
Elini yumruk yaparak havaya kaldırmıştı. Tam Çınarın suratına geçirecekti ayağa kalkıp Atakanın elini tuttum.
Çınara "Git burdan. lütfen" dedim. Omuz silkerek yanımızdan gitti. Sınıfın çoğu sınıfta değldi zaten.
Atakanın elini hala tutuyordum. Bunu fark edince elimi hemen çekip yerime oturdum. Bu yaptığım hareketi bir kaç saniye sonra idrak edebildim. Bir dakika ben utanmıştım.
Ben bir erkekten utanıyordum. Sadece elim eline deydi diyebir erkekten utanmıştım. Bu çok garipti çünkü ben biraz feminist bir kızdım. Erkeklerden nefret etmezdim ama erkekler için ağlamak, onlar karşısında utanmak,fala bunlar bana tersti.
Kesin kızarmıştım. Utanınca hemen kızaran bir kişiydim. Beyaz tenim kıpkırmızı oluyordu anında.
Atakan yanıma oturdu. Defterimi çıkardım. Bişeyer karalamaya bayılırdım. Özllikle rüyamda gördüğüm şeyleri çizmeye. Ben çok fazla rüya görürdüm ve nereyse hepsini her ayrıntısıyla hatırlardım.
Ama bu aralar sadece tek tip rüya görüyordum ve bu da rüya değilde kabus katagorisine giriyordu.
Sürekli birini görüyordum karanlık bir yer,kapkaranlık. birisi var ama yüzünü göremiyorum. Arkamdan sürekli sesler duyuyorum.Böyle hışırtı gibi sesler. Sonra gözümün önüne yazılar geliyordu ama bu yazılar dünyada olmayan bir yazı tipidi. Böyle kiril alfabesi bigi ama değil. Ondan sonrada bir çığlık duyuyordum ve uyanıyordum.
Uyanıncada genelde çok susamış bir şekilde uyanıyordum.
Defterime rüyamda gördüğüm o yazıları çizmeye başladım. Çizimim gerçekten çok iyiydi. Bazen öyle şeyler çiziyordum ki ben bile şaşırıyordum. Çizmeye devam ederken Atakanın beni izlediğini fark ettim.
Kafamı kaldırıp ona baktım. Bana bakıyordu. Dostum bu çocukta ne vardı böyle. Neden beni kendine çekiyordu. Çınar Atakandan daha yakışıklıydı ama Atakanda beni çeken bir şey varı.
"Ne var" dedim Atakana sırıtarak. Atakanla hiç konuşmamıştık hiç sohbet etmemiştik. "Hiiç sadece çizimin ne kadar iyimiş" dedi gözleriyle defterimi işaret ederek.
"Teşekkür ederim" dedim mütavazı bir gülümsemeyle. "Bunlar ne peki?" dedi işaret parmağını rüyamda gördüğüm yazılara götürerek. Anlatsam mı anlatmasam mı bilemedimki şimdi.
İlk defa Gökalbe kulak vercektim. Bana "içindeki ses ne derse onu yap" demişti. içimdeki ses Atakana herşeyi anlat diyordu.
"Sana bişey anlatmak istiyorum" dedim oturuşumu atakana doğru yönelterek. o da bana doğru döndü ve bana hafiften yaklaştı "bana her şeyi anlatabilirsin" dedi.
hıhı evet canım bende tanımadığım birine herşeyimi anlatırdımya. Mala bak.
"Bu çizdiğin şeyleri nerede gördün?" dedi defterimin sayfalarını karıştırırken. "Rüyamda." dedim nedense sesim olduğundan kısık çıkmıştı.
"Rüyana dikkat et Asya. herşeyin içinde bir anlam ara. Sana ulaşmak isteyenleri engelleme. Kendine gel. Kendini bil.Kendini öğren" dedi bana sesi 45 yaşındaki bir adamın nasihat veren ses tonundaydı.
"Anlamadım?" dedim. "Hayır o anladı" dedi elini kafama götürürken. Ne yani beynim anladı ama ruhummu anlamadı? Bu çocuk ne diyor böyle.
"Endişelere yer verme. Kendini keşfet" dedi. Tam o anda zil çaldı. Çıkış zili. Ne olduğuna dair hiç bir fikrim yoktu. "Ben gidiyorum. Gördüğün rüyaları bana anlat tamam mı?" dedi çantasını koluna takarken.
"o-olur ama ned.." lafımı tamamlayamadan telefonum çaldı. O numara arıyordu. Yine. Yine içimde bi korku oluştu.
Açsamm mı açmasam mı diye düşünürken Atakan aklıma geldi kafamı kaldırdığımda sınıfta değildi. Zaten telefonda kapanmıştı.
Eve doğru ilerlemeye başladım. yine evde tektim ve aklımda binlerce soru,korku,endişe vardı ve galiba paranoyak olmaya başlamıştım.