273 9 2
                                    

Sevgili Maria'm , bunu yazarken az ömrüm kaldığını hissediyorum. Biraz aceleyle yazdığım için kusura bakma fakat sana, seni tanıdığımdan beri hissettiğim her şeyi aktarmak istedim. Ortak arkadaşımızdan hasta olduğunu öğrendim. Alzheimer hastalığına yakalandığını duyuncada sana mektup yazmak istedim. Çünkü unutulmak için yaşanılan anılar değillerdi. En azından benim için.Gençlikte yaşadığımız her şey için teşekkür ederim. Eğer hayatımda olmasaydın o zamanları böyle geçirebilir miydim ? Kesinlikle hayır.
Gençlik yıllarımı harabe bir dönemde geçirdim. Sağ, sol çatışmalarının olduğu zamanlar...
Doğduğumdan beri vardı. Annemler hep anlatırdı. 17 yaşındayken bu çatışmaların yoğun olduğu, Türkiye'nin kaostan yorulduğu zamanlardı. 1978 senesi...
Bunları yazdıkça sana teşekkürler edesim, yine yüzünü ellerimin arasına alıp defalarca minik öpücükler kondurasım geliyor.
Sağ, sol çatışmalarında 17 yaşında olduğum için ailem evlenme vaktimin geldiğini söylerdi. Bense hep " bu zamanda iyi birini bulmak zor bulsam bile böyle bir dönemde düğün mü yapılır? " derdim. Annem hak verirdi. Babam sorun yaratırdı. "Başı boş bir kızın adı çabuk çıkar" derdi. İnsanlar çatışmalardan başka bir şey konuşmuyordu, kim benim adımı çıkaracaktı ?
O evde yük gibi hissederdim. Evde, şehirde ve bu dünyada hep yük gibi hissederdim. İnançlarım bu kadar yüksek olmasaydı, yaşıyor olmazdım. O yüzden dava zamanı sürekli bahanelerle dışarı çıkar ve başıma bir şey gelmesini beklerdim. Bunlar yerine seni daha erken tanısaydım gerek kalmazmış. Maria'm söylesene orada mutlu musun ? Ben değilim zaten sensiz mutluluk ne bilmem bile. Bana mutluluğu sen öğrettin. İlk günümüzü hatırlıyorum. Bunları yazarken tekrar o günlere gidip geldim. Sevgilim biliyorum hayal dünyasında yaşıyorum. Eğer hiç bitmemiş olsaydı, hayat yine toz pembe mi olucaktı? Belki de. En azından seninle tanışmadan önce ve seni kaybettikten sonra olduğu kadar gri hatta boğucak kadar kasvetli olmazdı.
O gün annemin lafları üzerine markete gidicektim. Bilirsin bu aile için bir şeyler yapmayı hiç sevmezdim. Annem yine elime örtü tutuşturdu. " artık takman lazım koskoca kız oldun " dedi. Yüzümü astım. Söylenmesin diye aldım ve dışarı çıktım. Sokağın kenarında dayaktan bayılmış iki kişi ,üstü kapatılmaya çalışılsa bile kirli olan duvarlar, çocukları oyun oynarken başında duran annelerle doluydu. Arada önümden bir grup genç koşarak gidiyor polis ise onları kovalıyordu. Kaos dolu bir ortamda yavaş yavaş yürüyordum. İçimden ölmeyi diliyordum. Aklım doluydu. Sonra yanımdan sen ve annen geçti. Annen koşar adımlarla yürüyordu. Sen yavaşça onu takip ediyordun. Yine düşünmüyormuş gibi duruyordun. Gözüm sana takılmıştı. Yolun ortasında olduğumu bile fark etmemiştim. Bana baktın. Göz göze gelince kalbim bir anda durmuş gibi hissetmiştim. Seninle öylece bakıştık. "Nasıl güzel bir kız " dedim kendimce. Arkamdan gelen araba kornasıyla hemen yana atıldım ama hala gözüm seni arıyordu. Kendimi düşünmüyordum ki. Seni biraz daha görebilmek için ölmemeyi istemiştim. Gözlerim seni ararken sen bana yaklaşmıştın. Bir anda arkama dönmemle güzel gülüşünü görmem bir olmuştu. Ah Maria'm kusursuzdun ama bir kıza karşı böyle düşünmek mantıklı mıydı? Kendimi kötü hissediyordum. Annende yanımıza geldi. Garip aksanı vardı. Nasıl olduğumu sordunuz. Şefkatli bakışlar altında ezilmiş hissediyordum ama garip bir yanımda sevginizi görmek istiyordu. Ben merhamete alışık değilim. Garipsemiştim. Bir anda kendime geldim ve hemen yanınızdan kaçtım. Senden uzaklaştığımı sanma sanki ruhum hala senin yanındaydı. Markete yaklaşınca nefes nefese kaldığımı fark ettim. Nefesimin düzensizliği yürümemle alakalı değildi, seninle alakalıydı. Kendime kızdım. Hem de çok kızdım. Koşa koşa eve gitmek istiyordum. Marketten istekleri alıp eve koşar adım gittim. Kapıda örtümü yapıp içeri girdim. Anneme eşyaları verip kötü hissettiğimi söyledim. İzin vermişti. Bugün şansım sendin çünkü o gün ailem bana iyi davranmıştı. Ne zaman seni görsem o günüm iyi geçerdi ya da ben mutluluktan kendimi kandırırdım. Yine de sen benim şansımdın. Odaya gittiğimde ağlamaya başladım. Korku hissediyordum. Çünkü bir kızı güzel bulmaktan öte bir his yaşıyordum. Bir kız ,diğer kıza böyle şeyler hissedebilir miydi? Sana göre evet fakat bana göre hayırdı. Ah Maria'm bağışla beni. Ben dindar bir ailede büyüdüm. Böyle şeyler bana yasaktı. Ailem duysa beni öldürürdü. O gün yatakta ağlarken Tanrı'dan defalarca özür diledim.
Akşam namazımı kılmak için kalktım. Namaz kılarken bir anda senin için dua ettiğimi fark ettim. Çok utandım. Bir kız için dua etmek ne kadar günahtı? Hemen duamı bitirip kalktım. Kötü hissediyordum ama bir yanımda seni istiyordu. Ne biçim çelişki bu?
Ne kadar yanlışta olsa duam tutmuştu. Bir kaç gün bahane bulup dışarı çıktım. Seni göremedim ama dört gün sonra tesadüfler başladı. Yine seni göremedim diye üzülüp, evimizin girişinde bulunan merdivenlere çöktüm. Yanıma bir kedi geldi. Sana benziyordu. Sarı tüyleri, mavi gözleri tamamıyla sendin ya da ben her yerde seni görmeye çalışıyordum. Kediyi kucağıma alıp sevdim. Annem görse parçalardı diye düşünmeye başladım ama kediyi sevmeyi bırakamıyordum. Seni görme umuduyla içeri de giremiyordum.Bir anda önüme gölge düştü. Annemdir diye korkudan kucağımda kediyle kalktım. Sendin.
Yine seni görünce karnım ve kalbim delirmişti. Sen yine sakindin. Kediyi kucağımdan sevmeye başladın. Elindeki çantayı bana uzattın. Neden bilmiyorum ama dediklerini yapasım vardı. Çantanı aldım sen de kediyi kucağımdan aldın. Sizi izliyordum. Belki de arkadaşım yok diye seninle tanışmak istiyordum. Belki de aklımda kötü düşünceler yoktu. Bir anda beni hatırladın ve elini uzattın. " ben Maria" geri çekmenden korktuğum için hemen elini tuttum. " ben de Nilüfer " gülümsedin. " ismin gibi güzelsin " sıcaklandığımı hissettim. Yanaklarım ateş almış gibiydi. Özellikle karnım bir garipti ne olduğunu anlamamıştım. O zamanlar aşk ne bilmiyordum. Benim ilk aşkım sendin Maria. " teşekkür ederim siz de çok güzelsiniz " dedim. Bunu derken o kadar utanmıştım ki. " tanışmış kadar olduk siz deme lütfen." dedin. Hep adım atmaya çalışırdın. Korkak olduğum için kendimi geri çekerdim. Gülümseyerek konuştum " tamam Maria "dedim ve sen de gülümseyerek karşılık verdin. Çoğu zaman cevap vermek yerine gülümserdin. Sana alışmaya çalıştığım zamanlar bu hallerini garip bulurdum. Kollarının arasında uyuyan kediyi öpmeye başladın. Kedi anne şefkatinde yumuşamış gibiydi. O an garipsemiştim fakat ben senin bir kediyi sevmeni bile sevmiştim. " dünden sonra iyisin değil mi ?" " evet iyiyim teşekkür ederim " tam bir şey demek için ağzını açmıştın ki. Evin kapısı açıldı. Çok üzülmüştüm. Seni bir daha görebilir miydim?
Annem söylenerek beni içeri çağırdı. Sana çantanı uzattım ve gülümseyip içeri girdim. Annem içeri girer girmez kızdı. " o alman kızla ne işin var ? Hani Gül'e uğrayacaktın ?" " uğradım sonra kapıda karşılaştık biraz sohbet ettik. " " gavurlarla konuşma " " niye ?" " o garip adetleriyle seni yoldan çıkartır. Hadi çabuk abdest al gel. " annemin kusuruna bakma Maria. O hep böyle katıdır. Düşünceleri değişmez. Arkandan böyle şeyler demesi beni de üzmüştü.
Namaz kılarken Tanrı'ya teşekkür ettim ve yine senin için dua ettim.

Maria'm (GXG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin