Sevgili Maria'm ilkim,
Bütün hayatımı sana, seni sevmeye adamıştım. Ben sevgi ne bilmezdim. Birden sevmeye, olmaması gereken bir ilişkiye karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştım. Belki bu yüzdendi bu hasretim. Belki de beni bu denli yalnızlaştıran sevgimdi. Ben sevgimi herkesten sakındım, sana sakladım. Belki tüm duygularımı sana feda etmeseydim, bu kadar üzülmezdim ama nolur yanlış anlama bu durumdan bir gram pişmanlık hissetmedim.Yine düşünmekten doğru düzgün uyuyamamıştım. Erkenden hazırlanıp annenin yanına gitmiştim. Dükkana müşteriler gelmeye başlamıştı ve yoruluyordu. Hoş yardım etmek iyi de geliyordu. Bir şeylerle uğraşmak kafamı dağıtmama yardımcı oluyordu. Dükkanı açmıştı, hemen gidip yardım etmiştim.
Öğlene doğru çok dolmuştu. Yeni yer, yabancı tatlar olduğu için gençler geliyordu. Masadaki siparişleri almış götürürken kapı açıldı. Kapıda bir çan vardı. O çalınca gözüm istemsizce oraya kayardı. Belki de gelenlerden tanıdık yüz görmek iyi gelirdi diyeydi, öyle de olmuştu. Sen gelmiştin, hayal sanmıştım. Uykusuzluk yüzünden sersem olmuştum diye benzettim sandım fakat hayır sendin. Annen koşarak sana sarılınca anlamıştım. Hayal görmüyordum. O an hissettiğim bütün hisler vücudumu karmakarışık bir şiddetle sarsıyordu. Tezgahın orada elimde tabaklarla kalakalmıştım, nefes almayı unutmuş muydum yoksa alıyor muydum onu bile bilemiyordum. Yazın ortasında olmamıza rağmen vücudum üşüyormuşum gibi titremeye başlamıştı. Soğuk terler akıyordu. Gözlerimde bir kaç damla yaş birikmişti. Etrafı bulanık görmeye başlamıştım. Sen annenle hala sarılırken, ben öylece kalakalmıştım. Kendime gelince tabakları hemen tezgaha koymuştum. Beni fark etmiştin. Göz göze gelmiştik. Ayakta zar zor duruyordum. Sanki aniden ağır bir hastalığa yakalanmış gibiydim. Ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Boğazım yanmaya başlamıştı. Ayırmadığımız bakışlarımız kötü hissetmeme sebep oluyordu. Sana söylediğim o sözler aklıma geliyordu, evli olduğumu hatırlıyordum ve yüzüne bakacak yüzümün olmadığını biliyordum. Önlüğümü çıkarmıştım. Bana doğru geliyordun, bense korkudan hızla yanından geçip gitmiştim. Yine sen çabalamıştın, ben kaçmıştım. Dükkandan çıkınca peşimden geldiğini adım seslerinden anlamıştım fakat dönemiyordum, bunu yapacak yüzüm yoktu.
" Nilüfer. "
Olduğum yerde durmuştum, senin de adım seslerin durmuştu. Sana dönüp koşmak istiyordum ama ümit vermekten korkuyordum. Evli olduğumu duyarsan çok kırılırdın. Seni kendimden sakınmak istiyordum. Seni, en tehlikeli şeyden, sevdadan korumaya çalışıyordum. Yılların getirdiği o olgunluğunu kaybetmenden korkuyordum. Bu kadar yılın hasreti sadece bana tecrübe getirmemişti ya. Eminim sen de sevdanın o acı tarafıyla yüzleşmiştin.
" Nilüfer gitme nolursun. "
Dönüp sana koşmak varken hissettiğim korkularla kaçmıştım. Bana yetişmenden korktuğum için koşar adım gidiyordum. Eve gidip kendimi kapatmıştım. Evdeki tüm pencereleri, kapıları kapatmıştım. Kendimi herkesten soyutlayıp, plak takmıştım. Sadece müzik beni toparlardı. Gelmenden korkuyordum, hoş gelsen de bu evi nereden bilecektin ki, sen hala ailemle yaşadığımı sanıyordun. Öğrenirsen ne derdim, inanır mıydın?
Belki de karşına hiç çıkmamalıydım. O kadar düşünceye dalmıştım ki, akşam olmuştu. Akşam olduğunu fark etmemden az bir zaman geçmişti ki, kapı çalındı. Sen olamazdın diye düşünmüştüm, zaten öyle de olmuştu. Annem gelmişti.
" babam yok mu? "
" yok rezil herif. "
Meğerse kavga etmişler. Babam yine anneme abim için üzülmemesini söylemiş. Aradan yıl geçti ama hala annem ilk gün ki gibi ağlıyor. Babam da bir nevi onu düşünüyor fakat söyleme şekli kaba olduğu için yanlış anlaşılıyor. O gün annemle olmak iyi gelmişti. Onunla beraber uyumuştum. Saçlarımı okşamıştı, içimdeki pişmanlıkları annemin omzunda atıyor gibiydim. Bir anda annem senin geldiğini söylemişti. Aniden kalbime ağrı girmişti. Neden bunu bana söylüyordu ki? Sadece bilmiyorum, umrumda değil demiştim. Oysa o da biliyordu ki, sen benim umrumdaydın lakin annem sana olan sevgimi anlıyor gibiydi ve ben korkumla kaçınmak istiyordum. İçimde rahattı çünkü annem öyle bir şey olduğunu duysa bile yakıştıramazdı, kaçınırdı o düşüncelerinden, zaten annem bizi kabul etmezdi. Hoş daha Tanrı bizi kabul etmezken, kullar neden kabul etsin ki?
Ertesi gün babam akşamdan gelip, annemi götürmüştü. Yine yalnız kaldığım bir akşam olmuştu. Saat 6'ydı. Seni düşünmekten yine deliricek gibiydim. Sana ümit vermemeliydim. İçim daralıyordu. Ev sanki üstüme üstüme geliyordu. Oysa niye oturuyordum burada, niye koşmuyordum sana? Ölüm var, hayat kısa ve ben neden hala kalp kırıyordum, niye senden kaçıyordum? Kendimi oyalamak için temizlik yapmaya başlamıştım. Akşam 8 gibi işler bitmişti. Sanki zaman geçmiyordu. Seni görme isteğimi bastıramıyordum. O an belki de bir daha hiç cesaret edemeyeceğim bir şey yapmıştım. Sadece anahtarı alıp, üstümü bile değiştirmeden sizin eve koşmuştum. Koşarken tüm korkularım, düşüncelerim kaybolmuştu, sadece sana sarılmak istiyordum. Evinizin önüne geldiğimde zile basarken biraz gerilemiştim ama sonunda ona da cesaret etmiştim. Kapı açıldığı gibi merdivenleri ikişer, üçer çıkmıştım. İnan o an yorgunluk hissetmemiştim. Kollarının arasında teselli bulduğumda düşünürdüm bunları. Kapı da annen vardı. Nefes nefese kalmıştım.
" Nilüfer iyi misin? "
" iyiyim Ma- "
Daha cümlem bitmeden odandan çıkıp bana bakmıştın. Annen içeri geçmem için kenara çekilerek izin verince sana doğru gelmiştim. Az önce koşar adım gelirken, şuan çekiniyordum. Kaşların çatıktı, tepkinden korkmuştum fakat sen yanına gelince beni odana çekip kapıyı kapatmıştın. Odanın ortasında dikiliyordum, kapının orada arkan dönüktü. Dönmeye cesaretin yok gibiydi.
" Maria. "
Bir anda bana gelip sarılmıştın. Hiç konuşmadan öylece sarılmıştık, ikimizde biliyorduk ki konuşmaktansa güçlü bir sarılma her şeyi affederdi. Saçlarımı okşuyordun, vücudumu vücuduna bastırıyordun. Aramızda bir mesafe bırakırsak sanki yine ayrılırmışız gibi sarılıyorduk.
" Maria özür dilerim. "
" önemli değil Nilüfer. "
İkimizde ağlıyorduk. Titreyen bedenimi sarıp sarmalamıştın. O kadar sıkı sarılıyorduk ki, bir daha ayrılmaktan korkar gibiydik. Sanki sarılmamız biterse kaçıp gider gibiydik. Rüya gibiydi ama rüya olsa iyi mi olurdu, kötü mü? bilmiyorum. İkimizde birbirimizin boynuna kafamızı koymuştuk, kokumuzu içimize çekerek ağlıyorduk. Kokun hala aynıydı. Hasret kaldığım kokunu artık yastıktan koklamıyordum. Karşımdaydın, sarılıyordum, sımsıkı sarılıyordum.
Geri döndüğünde o kadar güzelleşmiştin ki, hoş benim için hep güzeldin. Tüm erkeklerin gözü sendeydi. Bastığın adımlarının sağlamlığı bile bir cilve içeriyordu. Yıllar güzelliğinden götürmemiş, üstüne eklemişti. Bakışların insanın içini sorgulatırdı. Narin ama bir o kadar da dominant bir görünüşün vardı. Güneş ışığında daha canlı duran o saçların, denizi bile kıskandıracak gözlerin vardı. Tüm herkes seni konuşuyordu. Alman kız dönmüş diye, mahalle işte dedikodu olsun yeter. Zaten gidişinde bile kötü anlam aramaya çalışanlar vardı.
Sarılmamız bitmişti, geri çekilmiştim. Bavulun hala orada duruyordu, sanki tekrar gidecekmişsin gibiydi. Koltuğuna oturmuştuk. Aşırı ağlamadan kalan hıçkırıklarımla sohbet etmiştik.
" 5 yıl geçti. "
Demiştim. Başka bir şey sormaya cesaretim yoktu. Bensiz iyi olduğunu söylersen nasıl karşında bu kadar sakin oturabilirdim?
" Evet, günlerim zar zor geçerken yıllar nasıl bitti anlamadım. "
" Nasıldı? "
" Sadece eğitim hayatım iyiydi. Okul bitti, harika bir iş bulmuştum lakin diğer her şeyim kötüydü. "
" Neden geldin Maria? Her şeyi bitirebilirdik. "
" neden bitirelim ki? Ben sensiz yapamıyorum Nilüfer, her şeyi bırakmaya hazırdım fakat bir seni silemedim. Seni unutupta yeni bir hayat kuramadım yoksa sen unuttun mu, bitirdin mi her şeyi? "
" yapamadım, inan yapmak çok istedim ama olmadı. Sen gittikten sonra hayatımda ne iyi bir şey oldu ne de ben bir şeyleri iyi yapmaya çalıştım. "
İçeri annen girmişti, bizi salona davet ediyordu. Annen tatlılar yapmıştı. Sohbet etmiştik. Sen mutfağa gidince annenle baş başa kalmıştık.
" sizden bir ricam edebilir miyim? Maria evli olduğumu bilmiyor da söylemezseniz olur mu? "
" olur tabi Nilü. "
" teşekkür ederim. Ben artık kalkayım, geç oldu. "
" çok geç oldu, burada kalsana. "
İçerden gelmiştin. Karşıma oturup, telaşla bana bakmıştın. Duydun mu diye telaşlanmıştım, ama senin amacın farklıymış.
" Nilüfer sen yine evden mi kaçtın?
Eve dönünce ailen kızacak. "
" önemli değil, uyuyorlar. "
" seni eve bırakıyım. "
" hayır Maria ben giderim. "
Çok ısrar etmiştin fakat bir şekilde savuşturmuştum. Sokakta kimse yoktu, çoğu evin ışıkları kapalıydı. Korkuyordum fakat seni düşündükçe korkum azalmıştı. Eve gidene kadar benim için sorun yoktu. Seninle barışmıştık, yalanlarımı öğrenmemiştin ve benden nefret etmiyordun. Daha şu hayattan ne isteyebilirim ki, sen dönmüştün.
Eve gidip kapıyı açınca bir gariplik olduğunu hissettim. Sonra o garipliği anladım. Bedri dönmüştü ve ben gece yarısı eve dönüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maria'm (GXG)
ChickLit/\__/\ (=•ㅅ•=) (つ♡⊂)∫ U--U Nilüfer'in yıllar sonra ilk aşkına yazdığı mektuplar vardır. 1978'lerde sağ-sol çatışmalarının fazla olduğu zamanda yaşanılan aşk hikayesi.