92 8 0
                                    

Sevgili Maria'm gün ışığım,
Sen benim güne başlama sebebimdin. Dışarı çıkıp hava alıyorsam seni görebilmek içindi. Eğer sonumuzun böyle olacağını bilseydim, başta korkaklık etmek yerine çabalardım. Çünkü ben seni kaybettikten sonra fark ettim ki hayat yaşanabilir bir yer değilmiş. Hayatı yaşanabilir yapan senmişsin.
O gün annemden izin alamamıştım. Odamın penceresinde oturmuş sokağa bakıyordum. Yine tesadüfün seni karşıma çıkartmasını bekliyordum. Yüzünü görsem yeterdi. Yine gülümsediğini görsem içim rahat edicekti. İsmini öğrendiğim günün üstünden bir hafta geçmişti. Annemin sana söylediklerini duymandan korkuyordum. Bir hafta boyunca şu sokaklar nasıl bizi bir araya getirmezdi? Kızgındım. Her şeye kızgındım. Bizi bir araya getirmeyen sokaklara, seni karşıma çıkartmayan tesadüfe ve bizi birbirimize yasak kılan Tanrı'ya kızgındım.
Seni göremeyince pencereyi kapatmak için ayağa kalktım. Sana demiştim şansım sensin. Pencereye elimi attığım gibi sokağın girişinden döndüğünü gördüm. Sırıtıyordum. Gizlemeye çalışsamda gülüşüme engel olamıyordum. Yüzünü görür görmez kalbimin daha hızlı attığını,vücudumun karıncalaştığını hatta karnımda garip bir hissin başladığını hissettim. Ah Maria neydi beni böyle denli heyecanlandıran? Sen miydin ? Ama sen olamazdın ki, sen bir kızsın. Ben bir kıza neden böyle hissediyorum? Kafamdaki düşünceleri susturmak için pencereyi hızla kapatmak istedim ama sen beni fark ettin. El salladın ve koşarak penceremin altına geldin. İlk kez odamın giriş katta olmasına sevindim. Yıllardır nefret ettiğim odamı hatta evimi bile sevdirmeye başlamıştın. Penceremin önüne gelince gülümsedim. " günaydın hanımefendi " " günaydınlar Maria hanım " etrafına bakınmaya başladın. " bir şey mi oldu ?" Endişe içinde sordum. Telaşlanman beni de telaşlandırırdı.
" hemen geliyorum " diyip yine çantanı uzattın. Çantanı tuttum ve seni bekledim. Elinde iki tuğlayla geri dönmüştün. Pencerenin önüne geldiğinde tuğlaları koyup üstüne çıktın. Evimiz giriş katta olmasına rağmen biraz yüksekti. Pencerenin önündeki mermere dirseklerimi yaslayıp kafamı dışarı uzatmıştım. Tuğlaya çıkınca yüzümüz eşitlenmişti. Gülesim gelmişti. Kahkaha attım. Gülmemle gülerdin. Biz böyleydik Maria'm. Birbirimizi etkilerdik.
" neden gülüyorsun ?"
" çabalaman komik ama tatlı geldi. "
" seni ne zaman görsem mutsuz ve ciddi duruyordun. Gülümsemen iyi bir şey. Seni güldürüceksem bir tuğla daha koyarım şuraya "
Bilirsin Maria, kimseden çaba görmemiştim. Bu yüzden çabanı garipsemiştim. Şu yaşadığım zaman boyunca benim için çabalayan tek kişi sendin. Ailem bile bencilken tanımadığım bir Alman kızı bana karşı bencil davranmıyordu.
" neden gülmem için çabalıyorsun?" dedim. Bir süre yüzün düşünceli hal aldı. Yüzünü astın.
" istemiyor musun ?"
bu soruyu beklemiyordum. İstiyorum desem gözünde çok mu şımarık dururdum? Cevaplamaya korktum ve sustum.
" Ah peki öyleyse " dedin. Yüzün düşmüştü. Küçük bir çocuk gibi küstün. Gönlünü almak istedim. Küsüp bir daha konuşmaman beni üzerdi. Annem seslenmeye başlamıştı. Gitmem lazımdı ama seninle küs ayrılmakta istemedim.
" Maria beni yanlış anladın. Küsme lütfen, bir gün bu konuyu oturup uzunca konuşalım olur mu ? Gitmem lazım. " çantanı uzattım. Resmen eline tıkıştırmıştım. Annemin seni burda görmesini istemiyordum. Seni yasaklamasını istemiyordum. Ona karşı gelemezdim ama seni de silemezdim.
" hadi hemen git annem görmesin. "
" görüşürüz "
Dedin. Hemen pencereyi kapatıp mutfağa gitmiştim ama aklımı senden alamıyordum. Annem bir şeyler diyordu. Dinlemiyordum. Sadece elime tutuşturduğu işleri yapmıştım. Annemin ne demek istediğini akşam anlamıştım. Benim iki abim var. Biri evli kendi halindedir ama diğer abim çok kötü biridir. Bana asla tat vermez. Akşam yemek yerken annem masaya fazla tabak koy demişti. Sorduğumda "aklın nerede abin gelicek dedim ya" dedi. Ah anne aklım nerede bir bilsen. Uzun sarı saçları,masmavi gözleri olan o kızda. Aklım Maria'm da. Tabi o akşam abimin gelmesi moralimi bozmuştu. Zaten kısıtlı olan hayatım zindana dönüşüyordu. Sen hayatımda olmasan benim için önemsizdi. Tabi şuan durum farklıydı. Farklı bahanelerle dışarı çıkıp seni göremezdim. Yine de senin için dua ederdim. O akşam yemek boğazıma dizilmişti. İştahım kapanmıştı. Odama çıkıp uyumak istiyordum. Masadan kalktığım an abim kavga çıkartmıştı. O hep böyleydi. Aileme batıyordum. Nefes almam bile kavga sebebi olabilirdi. Kavgadan sonra odama gidince seni düşündüm. Sen nasıl bir ailedeydin? Şuan napıyordun? Mutlu muydun? Beni düşünüyor muydun ? Çünkü ben hep seni düşünüyordum. Bir türlü anlamıyordum. Benimle ne işin vardı ? Ben sıradan bir kızdım. Kahverengi saç, kahverengi göz işte herkeste var. Ne zaman sana sıradan olduğumu söylesem bana şöyle derdin. " eğer benim gözümden kendini görseydin, kendine sıradanım diyemezdin." Beni hep mutlu ederdin. Sen biriyle çok rahat konuşurdun. Benden önce birine böyle miydin? Hep düşünürdüm. Maria benim senden öncem yok. O yüzden senin için herhangi biri olmak beni üzerdi.
Abim geldiğinden beri evde kavgalar bitmiyordu. Günüm ev işleriyle geçiyordu. Abim geleli on gün olmuştu. On gün boyunca seni göremedim. Seni kaybetmekten korkmuştum. Seni düşünmekten kafayı yemek üzereydim. Belki bir kere görseydim, içim rahatlasaydı böyle olmazdı.
Yine ev işleriyle uğraşırken kapı çaldı. Sen gelmişsindir diye düşündüm. Hem mutlu oldum hem korktum. Üstümü düzeltip kapıyı açtığımda karşımda arkadaşım vardı. Seni beklemiştim. Ne zaman sana böyle rahat kapı açıcaktım?
" Nilüfer niye hiç gelmiyorsun? "
Elimle sus işareti yapmıştım. Seni görmek için onu kullanmıştım. Bu yüzden yalanımın duyulmasından korkmuştum. Gül içeri girerken seninle göz göze gelmiştik. Gülümsedim ama sen kafanı çevirip yoluna gitmiştin. Beni görmemezlikten gelmen kalbimi çok kırmıştı. Gözlerim dolmuştu. Sana koşmak isterken, kaçmak zorunda kalmıştım. Özür dilerim Maria'm hayatımı bilmiyordun. Şımarıklık ettiğimi düşündün. Seni kullandığımı düşündün ama hayır. Vaktim olsa tüm vaktimi sana harcardım. Bırak vakitleri sana bir ömür vaad ederdim fakat ben korkak biriyim. Böyle büyüdüm, böyle yaşadım. Şuanki aklım olsa korkaklık etmezdim. Zaten ne yaparsam yapayım o dayağı yiyicektim. En azından senin için o dayağı yeseydim , canım bu kadar acımazdı. Kapıyı arkandan kapattım. Beni görmemezlikten gelmiştin ama ben bu kapıyı kapatarak senden farklı ne yapmıştım? Peşinden koştuğum adım seslerini duymak yerine kapının kapanma sesini duyunca hayal kırıklığına uğradın. Biliyorum. Binlerce kez özür dilerim Maria'm.
Gül'ü odama götürdüm. Hislerimden korktuğum için yok sayıyordum ama o belki anlardı. Yatağa oturduk ve saatlerce sohbet ettik.
" Gül "
" noldu ?"
" diyelim ki biri var "
" ee?"
" ama hislerini anlamıyorsun. Naparsın?"
" anlat bakalım şu hisleri "
Gülümsedi. Onun şefkatine kendimi bıraktım ve ne hissediyorsam anlattım.
" böyle onu gördüğümde kalbim hızlanıyor, karnım ağrıyor ve gülümsemeye başlıyorum. Sanki çevremizde kimse yokmuş. Sadece o ve ben varmış gibi oluyor. Her gördüğümde nefesim kesiliyor. "
" Nilüfer kaç yıldır arkadaşız ilk kez senden böyle şeyler duyuyorum. "
Gülümsemiştim. Bu kişinin kız olduğunu duysa ne hissederdi ? Diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Şimdi beni anladın mı ? Ben böyle bir ortamdayım. Bu ülke böyle bir yer.
" doğrusu ben de ilk kez böyle bir şey yaşıyorum."
" kimmiş bu yakışıklı ?"
" ne ?"
Seni anlattığım için gözümün önüne geliyordun. Bir anda öyle sorunca kalakalmıştım. Aklıma ne geldiyse sallamıştım. Arkadaşıma hiç yalan söylememiştim. İlk yalanımı senin için söylüyordum. Senin için değerdi.
" çocuk diyorum kim ?"
" tanımıyorum "
" tanışmadınız mı ?"
" ailem böyleyken nasıl biriyle tanışabilirim?"
" o da doğru aman kaderindeyse illa tanışırsınız. Üzme kendini Nilüfer. "
" tamam. Gidiyor musun ?"
" evet geç oldu annem bekler. "
O gidince yine seni düşündüm. Seni görme umuduyla akşam ezanına kadar pencerede dikildim. Aklıma koymuştum yarın senin geçtiğin saatlerde sokakta beklicektim. Bir bahane bulup çıkmazsam seni kaybedicektim. Seni görünce defalarca özür dileyecektim.

Maria'm (GXG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin