Sevgili Maria'm ilk aşkım,
Aşk ne kadar garip bir şey değil mi? Hayatına tanımadığın biri dahil olur ve tanımadığın hislerle onu kucaklarsın. Onu evinde gibi rahat hissettirmek istersin. Aşk denilen şey bir sarhoşluktur. Bir bağımlılıktır. İlk başlarda iyi hissedersin. Hayat renklenmeye başlar. Mevsimlerin kendine has rengi olduğunu fark edersin. Sokağa çıkar derin bir nefes alırsın, o hava bile sana huzur verir. Okuduğun kitaplar şiir olur. Sinemalar aşk filmine dönüşür. İnsanlar seni eskisi kadar rahatsız etmez. Akşamları kafanı yastığa koyunca rüyaların bir başka olur. Yediğin yemekleri bile bir lezzetli tadarsın fakat sonra sorunlar başlar. Artık eskisi kadar iyi gelmediğini fark eder bırakmak istersin.Eskiden sana iyi hissettirmek için çabalayan kişi düşmanınmış gibi davranır. Çok düşünürsün. Uzaklaşmak için kafanda kurarsın. Başını yastığa koyduğun gibi uyuduğun gecelerden uzaklaşırsın. Gecelerin kabusa döner. Eskiden lezzetli gelen yemeklerin zehir gibi tadar. Huzur veren oksijen boğazını yakmaya başlar. Çevren seni uyarır. Uzaklaşman gerektiğini fark edersin. Haklılar dersin fakat sonra kendini onun yanında bulursun. Yine ona kanmışsın. Yine onu affetmek için kendine yalanlar uydurmuşsun. Bir süre sonra onun yalanlarına gerek kalmaz. Zarar da verse sen o kişiyi aklında romantize edip affediceksindir. İşte aşk budur Maria'm. Hep seni bırakmak istedim. Geceleri düşündüm. Yaptığımın yanlış olduğunu kendime açıkladım fakat sabah yanına gelip tüm geceyi unuttum. Eminim sen de böyleydin. Hatalarımı çoğu kez görmezden geldin. Yapmak zorunda değildin fakat sevdin. Sevgi bazen körlüktür. Aslında iyiliğimiz için çoğu şeyi görmezden gelmez miyiz? Fakat bu iyilik midir , aptallık mıdır ? Belkide iyilik aptallıktır. Bazı insanlara iyi olmamız kesinlikle aptallıktır. Yine de bu aptallıklar olmadan bazı şeylerin üstü kapatılmaz. Bazı şeylerin üstü kapatılmazsa da o kişiler hayatımızda olmaz.
O gün evine gittiğimizde çok gergin hissettiğimi hatırlıyorum. Bana tek tek herkesi tanıtmıştın. Hepsiyle tanışmıştım. Tüm samimiyetimle söylüyorum ki ailen muhteşemdi. Aksanları yüzünden dedenleri çok anlamamıştım ama anneni sevmiştim. Evde yaşanacak olaylar için korkum bile olmamıştı. Bana herkesi tanıttıktan sonra senin odana geçmiştik. Bana çok kibar davranmıştın. Odandaki koltuğa oturduğumuzda ellerimi tutmuştun.
" Dükkanın üstünde ki dairede yaşadığınızı bilmiyordum. O kadar zamandır seni nasıl görmediysem, garip. "
" ben seni çok görüyordum fakat kabul et ki biraz gergin duruyorsun. Çoğu kez seninle tanışmak istemiştim ama korkmuştum. Yine de hayat bizi bir araya getirdi. Nilüfer, güzel Nilüfer. "
Ellerimi öpmüştün. Gülümsemiştim. Karşında küçük bir çocuk gibiydim. Nazım bir sana geçerdi.
" Maria biz neyiz ?"
Bu soruyu beklemiyordun ama yine de düşünmeden cevap vermiştin.
" Nilüfer bana karşı ne hissediyorsun ya da benimle ne olmak istersin? Bilemem fakat bildiğim tek şey sana olan sevgim. "
" ama ben kızım. "
" ah güzel Nilüfer sevmenin cinsiyeti mi olur ?"
Ellerimi çekmiştim. Yine korku hissediyordum. Hata yaptığımızı bilerek, seninle bu konuşmayı yapmak bile benim için fazlaydı.
" Maria "
" efendim?"
" bizim için nasıl bir gelecek hayal ediyorsun?"
" bizim için güzel bir gelecek hayal ediyorum fakat bu gelecek için sabır lazım. "
Ellerimi bırakıp dizime yattın. Saçlarını okşamaya başladım.
" nasıl bir gelecek? Biraz anlatsana "
Heyecanla söylemiştim. Aşk, hayaller ve biz güzeldik fakat güzel şeylerin sonu hızlı gelirmiş. O zaman seninle alakalı hayal kurmaya veya senin benim hakkımda düşüncelerini dinlemeye bayılırdım.
" önce üniversiteyi bitiricem. Sonra Almanya'ya gidicem ve orada çalışıcam. Düzen kurmaya yetecek bir yerleşimim olunca seni de Almanya'ya götürücem. Beraber güzel bir hayat kurucaz. Sana zarar veren kimse olmadan, sadece sen ve ben. "
" ama uzaklara gitmeni istemiyorum. "
Bir anda dikildin. Yanıma oturup, yüzümü ellerinin arasına aldın.
" biliyorum ama güzel bir hayatımız olsun diye gitmem gerekicek. Hem o zamana daha çok var kafana takma olur mu ?"
Yanağımdan öpüp beni teselli etmiştin. Hemen kötü düşünceler aklımdan uçup gitmişti. Sana sarıldığımda pencereye gözüm takılmıştı. Hava kararmaya başlamıştı. Hemen senden uzaklaşıp ayağa kalkmıştım.
" Nilüfer noldu ?"
" Of çok zaman harcadım. Annem beni geberticek. "
" gel seni eve bırakıyım. "
" hiç yorulma. "
" yorulmam. Hem aklım kalır. "
Seninle inatlaşmak imkansızdı. Bu yüzden ne dediysen onaylamıştım. Evden çıkmadan odandan kitap almıştın. Evden çıkmıştık.
" diğerini bitirince buna başlarsın. "
" o kitabı bitirdim. "
" öyle mi, nasıldı ?"
" ben çok beğendim. "
Yolda konuşa konuşa eve gitmiştik. Eve gelmek günün en üzücü kısmıydı. Bir anda aklıma konuşmadığımız ama asıl konuşmamız gereken konu geldi.
" Maria sen neden yanıma gelmemiştin?"
" içimde kötü bir his vardı. Beni bırakmandan korkmuştum. "
Düşüncenin doğru olmasından utanmıştım. Yanağından öpüp kapıya gitmiştim. Kapıyı çalınca annem açmıştı. Kolumdan tutup beni içeri çekmişti. Umarım bunu görmemişsindir diye çok dua etmiştim. Karşında aşağılanmak beni çok üzerdi.
" nerdesin sen, evden kaçmak ne Nilüfer, abini katil mi ediceksin ?"
" ya anne dışarıda olduğumu biliyor."
" ne demek biliyor, nerdeydin, nasıl kaçtın ? Anlat çabuk "
Ona seni görmek için kaçtığımı söylememiştim. Bir şeyler uydurmuştum fakat abimin okul olayını, olduğu gibi anlatmıştım. Annem o düşünceyle kahrolurken, beni rahat bırakıcaktı. Düşündüğüm gibi de olmuştu. Annem duyduklarına üzülüp koltuğa yığılmıştı. Ben de bunu fırsat bilip odama kaçmıştım. Üstümü değiştirmem lazımdı. Bu yüzden perdeyi çekmek için pencereme yanaşmıştım ki sen ordaydın. Hemen pencereyi açmıştım.
" Maria napıyorsun ?"
" Kitabı vermeyi unutmuşum. "
Uzattığın kitabı almıştım.
" bekle "
Yastığın altına sakladığım kitabını getirmiştim. Sana uzattığımda dengede durmak için zorlanırken almıştın.
" hadi git. Annem görmesin. "
" tamam tamam "
" iyi akşamlar. "
" sensiz akşamlar iyi mi olur Nilüfer?"
Gülmüştüm. Bana olan ilgin mutlu ediyordu. Elinle beklemem için işaret yapmıştın.
" bekle "
" tamam. "
Tuğlaların üstünden inip kaybolmuştun. Kitabını yastığın altına koymaya gitmiştim. Koyup geri geldiğimde kucağında kediyle beni bekliyordun.
" aa selam minik "
Dedim ve kediyi senin ellerinden kucağıma almıştım. Kucağımdan seviyordun.
" ona ne diye hitap edelim?"
Dedin. Düşündüm.
" hmm"
Düşünürken aklıma birden isim gelmişti.
"ŞANS"
"şans mı?"
" evet "
" güzel sevdim. "
" selam şans "
Sana benzeyen o tatlı kediye şans ismini koymuştuk. Bilmem hatırlar mısın ? O kediyi çok severdin. O gün bana seni getirmişti. Şansımdı.
" göreceksin bir gün seni de Şans'ı da buradan götürücem. Harika bir hayat kurucaz. "
Diyip güldün. Gülümsedim. Şans'ı sana uzattım. Kucağına aldın ve eve gittin. Arkandan bakıp güldüm. Bana hissettirdiklerin, anlattıkların ve yaşatmaya çalıştıkların kesinlikle harikaydı. Hayat böyle bir şeymiş. Artık sıkıcı gelmiyor. Ölüm korkusunu hissetmek bile yaşadığımı ve sana olan bağlılığımı hissettiriyor. Ölmek için dışarı çıkıp başına bir şey gelmesini bekleyen kızdan, seni biraz daha görebilmek için yaşamak isteyen kıza geçmiştim. Maria'm hayatım, sen benim hayatımsın. Senden öncesi ve sonrası olamaz. Olursa yazıklar olsun bana. Senin nasıl olduğunu bilmeden yaşadığım bu hayat bana zehir olurken, her gördüğüm kediyi Şans'a benzetip severken, küçücük bir şeyde aklıma geldiğin için hüngür hüngür ağlarken söyle bana değilde kime kötü olucak bu hayat? Yıllardır görüp, sadece sevip geçtiğim kedi, senin sayende anlam kazanırken bana değilde kime mutluluk vericek bu yaşam ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maria'm (GXG)
ChickLit/\__/\ (=•ㅅ•=) (つ♡⊂)∫ U--U Nilüfer'in yıllar sonra ilk aşkına yazdığı mektuplar vardır. 1978'lerde sağ-sol çatışmalarının fazla olduğu zamanda yaşanılan aşk hikayesi.