Sevgili Maria'm ilkbahar yağmurum,
Kaderin neler yaşatacağını bilemeyiz fakat bizim kaderimiz belliydi. Bir ümittir yaşamak derler. Yaşadık. Bir ümitle yaşadık ama olmadı. Kaderin bize yazdığı son her zaman belliydi. Kadere inanmazdın. Eğer kader varsa ben kendi kaderimi kendim yazarım derdin. Bize kaderinde böyle bir sonu mu layık gördün?
O akşam abim eve geldiğinde korkmuştum ama abim benimle hiç konuşmadı,kızmadı, göz teması bile kurmadı. Şaşkındım. Annemin kapıda ağlama sebebi abimmiş. Annem abimi görmüş fakat bugün ne yaşanırsa yaşansın mutluydum. Korktuğum şeyler olmamıştı. Annem bana kızmamıştı, abim vurmamıştı, babam eve kapatmamıştı. Hatta iyi davranmışlardı. İlk kez bir akşam yemeğinde huzurluyduk. Normal aileler gibi sohbet etmiştik. Babam bize günümüzü sormuştu. Bize hikayeler anlatmıştı. Ailecek gülmüştük ve bir aile gibi davranmıştık. Yine de onlarla fazla vakit geçirmek beni korkutuyordu. Akşam anneme sofrayı toplamakta yardım etmiştim. Kitap okumak için can atıyordum. Senin bana verdiğin hediye çok kıymetliydi. Odama geçip kapımı kitlemiştim ki, kitap okurken kimse rahatsız etmesin. Kitabını almalarından korkmuştum. Okumaya başlamıştım. Kapı çalındı. Huzursuz hissetmiştim. Bu evde seninle olsaydım bu kadar huzursuz olmazdım. Hemen kitabı sakladım ve ayağı kalktım. Kapıyı açtım. Gelen abimdi. İçeri girip kapıyı kapatmıştı. Yatağıma oturup beni yanına çağırınca korkmuştum fakat sakin duruyordu. Kızmak istese kapıya çarpar, bağırarak girerdi. Yanına oturduğumda korkum biraz olsun azalmıştı.
" Nilüfer bak annemle bugün yaşanan olayı sır olarak saklamaya karar verdik. Sakın babamın yanında ağzından bir şey kaçırma kötü olur. "
Son kelimelerinde özüne dönmüştü. Sorup sormamak arasında gidiyordum fakat içim içimi kemiriyordu. Abimle konuştuğumuzda ilk kez onu kaybetmenin korkusuyla yüzleştim. Maria bunları okurken ailemi tanımanı istiyorum. Sensiz nasıl hissettiğimi anlamanı istiyorum, bil ki sensiz mutlu değilim. Huzurlu bir yerde yaşamıyorum. Bir harabede korkular içinde büyüyorum. Hayatımda korku hep vardı fakat yeni korkum her an abimin ölüm haberini alıcak olmamdı. Yeni duygular tatmıştım. Bana getirisi olmayan duygular, senin sayende tanıdığım o güzel duygulara benzemeyen duygulardı.
" neden ordaydın?"
dedim. Yüzüne bile bakamamıştım. İçimde tiksinme duygusu mu vardı? Bilemiyordum. Derin bir nefes aldı. Konuşmak istemiyor ama zorundaymış gibi kıpırdanarak anlattı.
" Buraya gelmeden önce çalıştığım yere İbrahim geldi. Bana bir haber verdi. Çocukluk arkadaşım Ahmet'i öldürmüşler. İçimde bir öfke hissettim. Bu işlere karışmaması için uyarmıştım. Meğerse kardeşini kurtarmak için bu işlere girmiş. Nilüfer bu olaylar böyledir. Herkes birini kurtarırken yok olur. Sadece birini kurtarmak amacıyla girersin ve bir bakmışsın işlerin içindesin. Her denileni yapıyorsun. Yapmak zorunda oluyorsun. İbrahim intikam için çağırdı. Yapmamam lazımdı ama yaptım. Pişman değilim. "
Abimin gözleri dolunca ona sarılmıştım.
" seni kaybetmek istemiyorum. Bu işleri bırakamaz mısın?"
" artık bu yoldan dönmek ihanete girer. Bu yüzden öldürürler. Hoş her türlü sonumda ölüm var. En azından çabalamış olurum. Ölümüm korkak birinin ki gibi olmaz. Hayatım boyunca hep kaçtım ama bu sefer çabalıyorum. "
Ağlamaya başlamıştım. Abimle ilk kez normal sohbet etmiştik. O sohbettede beni ölümü için uyarıyordu. İçimde bir his vardı. Ne olduğunu anlayamadığım bir histi. Sanki oda üstüme geliyordu. Daralıyordum fakat öğrenmem gereken bir konu vardı. Sarılmayı bırakıp geri çekildiğimde abimin yüzü tepkisizdi.
" anneme şeyi söyledin mi?"
" neyi ?"
" şeyi işte Maria'yı."
" yanındaki o alman kızı mı ?"
" evet "
" söylemedim "
" söyleme çok kızar. "
Abim ayağı kalkıp kapıya ilerlerken konuştu.
" çok yorgunum Nilüfer ama o kızla arkadaşlığın hoş değil. Türkiye'de insan mı kalmadı yahu ?"
Cümlesini bitirip odadan çıktı ve kapıyı kapattı. Maria'm sana karşı ev halkı böyleydi. Seni bir tanısalardı, asla böyle konuşmazlardı. İnsanların bu önyargısı asla bitmez. Çabalamak yerine kafamızda kurarız. Öyle bir kurgu yaparız ki, o kurgular yaşanmış gibi olur. Oysa sen bir sanat kadar naif ve özenli, gökyüzü kadar şeffaf , su gibi berraktın. Aptal insanların kirli düşünceleri bile seni kirletmeye yetmezdi. Beyaz bir boyaydın, sana siyah renk karışsa bile siyah olmak yerine gri olmaya özen gösterirdin. Onlar bunu bilemezdi. Anlayamazdılar. "Bu insanların düşüncesi neden bu kadar kısıtlı? Hep bir konuya kötü yönünden bakıyorlar. " derdin. Haklıydın. Bardağa dolu tarafından bakmak yerine boş kısmından bakıp, boş olmasını eleştiriyoruz. İnsanların düşüncesi kısıtlı çünkü onlar bu kargaşalı hayatta yaşamaya çalışırken hep az olanı düşünüyorlar. Kimse hayal kurmaz. Yarını görecek kadar yaşamak, dünü unutacak kadar uyumak isterler. İnsan dediğin budur. Kısıtlı hayatımıza büyük hayaller sığdıramayız. Maria'm bu konu da hala zıt düşünüyor muyuz, sen insanların sınırlı düşünmesine hala kızgın mısın?
O gece moralim bozuk uyumuştum. Kitaptan çok okuyamamıştım. Bir an önce sabah olsun istiyordum. Sana sarılıp, seninle teselli bulmak istiyordum. Seni görmek için uyanır olmuştum. Yanındayken düşünceler kafamı meşgul etmiyordu fakat gece kafamı yastığa koyduğum an geceler felakete dönüşürdü. Seninle olduğum için Tanrı'nın benden nefret ettiğini düşünüyordum. Birbirimize sadece günah kılınsaydık, senin için günah işlemeye hazırdım. Günahlar çekilir ve biterdi. Peki ya yasaklar? Yasakları çiğniyorduk. Yasakların sonu bize ne yaşatıcaktı, Tanrı'nın karşısına geçince ona ne diyecektim? İnsanlar hata yapmaya müsait yaratıklardır. Ben de bir hata yaptım fakat birini öldürmedim, birine kalıcı zarar vermedim, birinin kalbini kırmadım. Ben sadece sevdim ve birinin hayatına son veren insanlardan daha mı günahkardım? Yine fazla düşünüyordum. Bu yüzden yine kızıyorsundur ama beni anlaman lazım Maria.
Sabah annem çok iş yaptırmamıştı. Morali bozukken kendini ev işlerine verirdi. Onu yalnız bırakıp odamda kitap okumuştum. Kitap harika ilerliyordu. Maria'm senden sonra o kitabı tekrar tekrar okudum. Senden sonra sana dair her şeyi tekrarlıyordum. Seni unutmamaya çalışıyordum. Korkuyordum. Ya unutursam, sana dair her şeyi ya unutursam?
Kitaba dalmıştım ki sen pencereye vurmuştun. Hemen yanına gelmiştim. Heyecanlanıyordum. Kaç yaşında olursam olayım seni görünce hep elim ayağıma dolaşır. Sen öyle bir sanatsın. İnsanları düşündüren bir tablosun.
Pencereyi açınca gülümsedim. Yine tuğla koymuştun fakat dengede duramıyordun.
" dikkat et Maria düşüceksin. "
" iyi misin ? Aklım sen de kaldı. "
" iyiyim. "
" dün neler oldu ?"
" dün korktuğum şeyler olmadı. Normal aileler gibiydik. "
" abin seni görmemiş miydi?"
" evet ama umursamadı. Annem abimin o işlere karışmasına üzüldüğü için bana kızmadı. Babamdan durumu saklıyoruz. Neyse boşver bunları verdiğin kitabı okudum ve çok güzel ilerliyor. "
" beğenmene sevindim. "
" çok beğendim. Bitirmeme az kaldı. "
" bitirince yeni kitap vermemi ister misin?"
" evet çok isterim. "
" o zaman senin için en iyi kitabı seçicem. "
" sağol bu arada sen nasılsın? ve erkencisin. Bir şey mi oldu? "
" iyiyim. Bugün sınıflara gençler girip öğrencileri bahçeye çıkarttılar. Polisler falan geldi. İsyan çıkarttılar ve kavgalar oldu. O yüzden öğrencileri erkenden eve yolladılar. Ben de seni görmeye gelmek istedim. Zaten dün yüzünden aklım sendeydi. "
" bir yerine zarar gelmedi di mi? "
" hayır zarar görmedim. İyiyim. "
Annem seslendiği için senden ayrılmak zorunda kalmıştım.
" gitmem lazım. Görüşürüz. "
" Görüşürüüz. "
Günün en zor kısmı yüzüne pencereyi kapatmak zorunda olmamdı. Sanma ki senden uzaklaşmak benim için kolay bir durumdu. Asla değildi. Maria aşk böyle bir şey miydi, sürekli seni yanımda istemek, bencillik değil miydi, seni gördükçe kalbimin hızlanması arkadaşça bir samimiyet,duygu değil miydi, seninle olmaktan hem korku , hem mutluluk hissetmek iyi bir şey miydi, yoksa aşk cidden böyle bir şey miydi, her şeye rağmen yanında olmak için direnmek aşk mıydı, Tanrı'nın yasaklarına, ailenin kurallarına , milletin ağzına ve olduğun dönemin kaosuna karşı gelip yine de yanında olmaya çalışmak aşk mıydı? yoksa aptallık mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maria'm (GXG)
ChickLit/\__/\ (=•ㅅ•=) (つ♡⊂)∫ U--U Nilüfer'in yıllar sonra ilk aşkına yazdığı mektuplar vardır. 1978'lerde sağ-sol çatışmalarının fazla olduğu zamanda yaşanılan aşk hikayesi.