Silah tutmaktan parnakları kabuk bağlamış adam. Hasta iyleştirmek için bileklerine kadar kana bulanmış kadın.
İki el birleşince parmakların ucunda çiçek filizlenir ve siyah gül ortaya çıkar. Belki onlara siyah gül hikâyesi çok yakışır.
Musa eroğlu - candan ileri & Sickick -infected & Sara kadimova- küsüb Getdi &
Şevval sam- Ben seni sevduğumi
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
&
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🔗
🖤 🔗
Demirlerle kaplı bir engel düşünün. O engelin etrafında sarılmış dikenler var. Bir yumruk misali gırtlağa takılan kılçık gibi nefes alınmıyacak kadar yutkunamıyorsun. Sanki dokunduğunda avucuma bir sürü iğne batırılmış gibi hissediyordum. Gözlerinin içinde kocaman bir yangın vardı. Ama sönebileceğinden emin değildim. Kaşlarımı hafifce çattım.
"İyi misin?" Dercesine fısıldadım. Cevap vericek gibi oldu dudakları, ama sanki konuşmak onun için haram gibi dili lâl olmuşcasına bakakaldı bana.
Babasının fotoğrafına yan bir bakış atmışdı sadece. Bakamıyordu. Sanki bakarsa oturup hıçkıra hıçkıra ağlıyacak gibiydi. Avucumun içinde yuvarlak daireler çiziyor gözleri duvarlarda geziniyordu.
Onu böyle görmek kanayan yaraya tuz basmakla eşdeğerdi. Ama o tuz bana çok ağır gelmişti.Müzeyyen hanım göz yaşını hızlıca sildi. Ayağa kalktığında boyunu göre biliyordum. Yaşına rağmen uzun bir kadındı. 1.70 civarında duruyordu.
"Siz acıkmışsınızdır, ben birşeyler hazırlamıştım." Ayağa kalktığımda Müzeyyen hanım yumuşak ses tonuyla bana kızdı.
"Otur bakalım, yorma kendini!" tam ağzımı açıcaktımki sert bakmaya çalışan bakışlarıyla karşılaştım.
Mahçup bir şekilde gülümsedim. Müzeyyen hanım gözleriyle gülümsedi, yeşil gözlerini oturmam için koltuğu gösterdi. Adımlarını dışarıya ilerletti.