Bölüm başı ;
Sanrı sizlerle...
"Dikenli demir parçası sardı dört bir yanı , aldı götürdü her bir alanı "
Bir kurşun, bir demir parçası. Bazan o demir parçası insanı delip geçer.
O demir parçası bir insanın sonunu getirebilir. Ne kadar basit değilmi ? Bir insanın ölmesi. Bir kurşun yüzünden insanın annasi babası da kahroluyor sadece bir demir parçası yüzünden.
insanın ölmesi o kadar yakınken son nefesi o kadar hızlıdır. Aldığı nefes giddikçe azalırken belkide son nefesinin habercisi olabiliyor.
Bazende bir bebek doğuyor annesi mutluluktan göz yaşlarına hakim olamıyor , Babası bir demir parçasıyla acıyla boğşurken çocuğu ilk nefesini alıyordu.Doğumhaneden çıktım ,yorgunluğum üstümde gölge olarak kalsada bir bebeğin doğuşu bir anda yorgunluğumu üfletirip etrafa uçutturdu. Doğum hanenin sağ tarafında bulunan amaliyathaneye girerken el yıkama hazırlığı yapılan yere gidip ellimi yıkadım.
Güzelce her zerreme kadar sabunla yıkadıktan sonra ince ellerimi kuruladım. Üstümde bulunan amaliyat hane için giyilen kıyafeti çıkardım, kenarda asılı duran beyaz üniformamı üstüme giydim.Koridora çıktığımda arkamdan koşarak gelen ve elinde salanmaktan bıkan dosyasıyla kendini belli eden Amasya bana yetişmeye çalışıyordu.
Ellerim ceplerimdeydi ,bugün bir değişiklik yapıp topuklu giymişti."Leyla hanım- ay Leyla doktorum şey doğum çok başarılı geçti , size hayranlığım gidikçe artıyor "
Yavaşca ona döndüğümde durdum.
Amasya ben durunca kendini tam önümde durdurdu.Hafifce gülümsedim ,
" Hastalar amasya , hastalar ne durumda ?" Yürümeye devam ederken bir yandanda Amasya'nın elindeki dosyayı aldım."Şuan iki tane hastamız var , onlarlada Cenk bey ve Hira hemşire başında , sizede ihtiyaç var tabii"
Hira ve Cenk'in nerde olduğunu tahmin etiğim için adımlarımı oraya yöneltim.Ali asaf'ın odasının olduğu kattan geçerken gözüm oraya kaydı , timin yarısı orada olduğunu gördüğümde gözlerim büyüdü.
Ali asaf'ın annesi ve babası da oradaydılar.
Onların yanına gitmek isterdim ama şuan gitmem hastaların hayatı söz konusu olduğu için gidemezdim.Kafamı bana bakan Alparslan'a çevirdim, Aybars ona su uzatıyordu ama o içmiyor bana bakıyordu.
Ayağa kalktığında yüzünde yumuşacık bir gülümseme belirdi.
Aynı şekilde karşılık verdim.
Adımlarımı önüme çevirmek zorundaydım ,koridordan hızlıca düz bir şekilde adımlarımı organize ettim.
Hastaların olduğu yere gittiğimde sadece gerçekten iki tane hasta vardı, aslında zaten az hasta vardı ortalık kalabalık olduğu için çok hasta var sanmıştım.Hızlı adımlarla gittiğimde Cenk gözlerini bana çevirdi ,samimiyetle gülümsedi.
Anlamamış gözlerle ona baktığımda Hira sanki hastayı saklarcasına hastanın önünde duruyor salak gibi gülümsüyordu.
Anlamaya çalışarak beynimin işlevini zorladım ,kaşlarımı iyice çattığımda adımlarımı oraya getirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANRI
Novela JuvenilSilah tutmaktan parnakları kabuk bağlamış adam. Hasta iyleştirmek için bileklerine kadar kana bulanmış kadın. İki el birleşince parmakların ucunda çiçek filizlenir ve siyah gül ortaya çıkar. Belki onlara siyah gül hikâyesi çok yakışır.