• (2) Küçük Mafya •

601 197 10
                                    

(2) Küçük Mafya

Dün konuştuklarımızdan sonra adının Yalçın olduğunu öğrendiğim adam benim onlara dahil olamayacağımı söylemişti. Çok sinirlenmiştim ama onlara bir şey belli etmedim.

Sabah uyanınca Yalçın, işleri olduğunu ve asla evden çıkmamam gerektiğini söylemişti. Bu yüzden bu koca lüks dairede yanlız kalmıştım. Söylene söylene kahvaltı yapmıştım. Sadece annemin katilini bulup gereken dersi vermek istiyorum, bu çok büyük bir şey değildi ondan istediğim sadece bana bazı şeyleri öğretmesiydi ama bana bunu çok görüyordu. Bende o beni yanına alana kadar yakasından düşmeyecektim beni buraya getirerek hayatının en büyük hatasını yapmıştı.

Sıkıldığım için Lüks daireyi gezmeye başladım. Alt katta mutfak, oturma bölümü, bilardo masası, yemek masası falan vardı. Üst katta ise odalar. Bu geceyi koltukta geçirdiğim için pike ve yastık hâlâ koltuğun üzerinde duruyordu. Yukarı çıkıp odaları incelemeye başladım, tam 5 tane oda vardı. Rastgele bir odaya girdiğimde çalışma masası ve kitaplıktan, buranın bir çalışma odası olduğunu anladım. Gözlerimi duvarı kaplayan koca kitaplıkta gezdiriken okuma kitabından çok dosyalar olduğunu gördüm. Çalışma masasına doğru gidip masayı inceledim. Her tarafa dağılmış kağıtlar, dosyalar ve içinde ki kahvenin kuruduğu kağıt bardaklar vardı.

Elim çalışma masasının çekmecelerine gidince ilk çekmeceyi açtım, bir harita vardı. Haritayı alıp açınca içinde birçok adamın ve kadının vesikalık fotoğrafını gördüm. Bazılarının üzerine çarpı işareti koyulmuştu, bunlar öldükleri anlamına mı geliyordu? Haritayı hemen katlayıp geri yerine koydum. Bu sefer ikinci çekmeceyi açtım ve içinden bir fotoğraf çıktı. Elime aldığımda siyah saçları olan bir kız gördüm. Çok güzeldi mavi gözleri vardı. Bu sanki... Yalçın! Yalçın'a çok benziyordu. Kardeşi falan herhalde.

Fotoğrafı bırakıp çekmeceyi kapattım. En alttakini açmaya çalıştım ama kilitli olduğu için açamamıştım. Masanın üzerinde kilit varmı diye baktım ama yoktu, zaten kilidi masanın üzerine bırakacak kadar saf birine benzemiyordu. Evet, burası kesinlikle Yalçın'ın odası.

Üzüntü ile kendimi koltuğa bıraktım. Gözlerim laptop ile buluşunca açık olduğunu gördüm, ilk başta umursamadım ama bir vesikalık fotoğraf görünce incelemeye başladım. Bir adam vardı. Adı Yunus Emre Akçalı ve daha birçok bilgisi vardı. Yalçın ve ekibinin bahsettiği, hedefteki adam buydu sanırım. Pek emin değildim ama laptopdaki bilgileri iyice inceledim. Bir bar yöneticisi olduğu yazıyordu, 'Gülüm' diye bir barı varmış. Bu ne biçim isim be?

Adamın aranma sebebi Yalçın'a borcu olmasıymış, bunu biliyoruz herhalde. Yunus denilen dallamanın mekanın yerini öğrenince aklımda tilkiler dönmeye başladı. Ben aklımı sık kullanan biri olmadığım için bu tilkiler ilk defa dönüyor olabilirdi. Demek Yalçın  beni ekibe almıyor. O zaman bende ona kendimi kanıtlarım. Ondan önce bu Yunus dallamasını ben bulacaktım.

🤫

Aklımda ki planları topladıktan sonra Yalçın'ın bana verdiği para ile taksi çağırıp evime gelmiştim. Bu gece 'Gülüm' denilen o mekana gidip gereken parayı ben alacaktım. Eğer başarılı olursam o lanet huysuz adama kendimi kanıtlayabilirdim. Baktım yine olmuyor bu sefer tehdit ederdim. O da olmadı bu işi kendim çözecektim.

Bir günlüğüne ayrı kaldığım evime özlemle baktım. Her ne kadar eski bir ev olsa da burası benim çocukluğumun geçtiği evdi. Bu evi asla terk edemezdim, tabii kiracı gelip kapıma kirayı ödemedim diye dayanmazsa. Eğilip saksının altındaki anahtarı aldım. Kapıyı açıp içeri girdim ve bu sefer evin içine özlemle baktım. Kaybedecek zamanım yoktu, bu nedenle direk annemin odasına gittim. Odaya girince içimde yine bir burukluk oldu. Mesela o gün işe giderken saçlarını taramıştı ve saç telleri hâlâ tarakta duruyordu. Bu bile ona olan özlemimi hatırlatıyor, yetmezmiş gibi bir de içimdeki yarayı deşiyordu.

ARTEMİS (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin