(5) Mafya Kanı
Pembe bir Porsche'nin içindeydim. Yanımda Cihan diye biri vardı, Yalçın'ın benimle göndereceği adam buydu demek.
Adam onu incelediğimi fark edince, "bir şey mi oldu bacım?" Diye sordu. Bacım? Ne bacısı Allah aşkına? Bu adamın şivesi bir değişik. "Bacım?" Bende ona karşı bir soru sordum. "Bacım değil misin? Bacım." Bu adam ciddi olamazdı.
"Senin şiven neden değişik böyle?" Adam burnundan güldü ama ben ona anlamaz bakışlar atmaya devam ettim. "Ben Gaziantepliyim bacım, bu yüzden şivem öyle." Hee, adam doğuluymuş la. "Anladım, pardon Cihan kardeş."
"Sorun değil bacım."
"Bana bacım demeyi bırakacak mısın?"
"Adını bilmiyorum ki bacım." Hâlâ bacım diyor ya! Ben bacım deme dedikçe bacım diyor, kesinlikle inadına yapıyor, eminim. "Bak, benim adım Artemis, Bana Artemis der misin?"
"Peki Artemis bacım." Derin bir nefes aldım. Yok bu adam iflah olmaz. İlla bacım diyecek. "Kusura bakma Artemis bacım, dememeye çalıyorum ama olmuyor." Bu doğru, huylu huyundan vazgeçmez. Onu zorlayamazdım. "Boşver Cihan kardeş, nasıl seslenmek istersen seslen." Bir an bana baktı ardından gözleri derin dekoltemi görünce küfür savurup önüne döndü. Yanaklarım yanmaya başlamıştı. Adamların sınırlarını zorlar gibi hissediyorum.
"Bacım, kusura bakma ama, siz kızlar şöyle kıyafetlerden ne anlıyorsunuz? Resmen kumaştan kaçar bunlar." Haklı, ama bu elbiseyi ben giymedim, cehennem zebanisi Nur getirmişti. "Haklısın Cihan kardeş ama bu elbiseyi kendi isteğim ile giymedim. Lanet bir kadın var, belki biliyorsundur. Adı Nur, o verdi başka şansım yoktu."
"He bilirem o kadını, hep böyle giyinir. Tamam giyin ama giyinmenin de bir adabı var bacım. Eğer oraya gidince bir herif bile seni rahatsız ederse, anında kafasına sıkarım. Sadece bir bakışın yeter." Gülümsedim, sadece gülümsedim. Çünkü aklıma Yalçın'ın dedikleri geldi. Bana, sana dokundukları an sık kafalarına demişti. Demek ki Cihan'ı da uyarmıştı. Bu adam harbi mafya, işini biliyor.
Pembe Porsche bir yalının yanında durunca geldiğimizi anladım. Derin bir nefes alıp arabadan indim ve ardından Cihan da indi. Önden gidip zile bastım ve kapı bir kaç saniye sonra açıldı. Karşımda beyaz gömlekli, dizlere kadar uzanan siyah etekli bir kadın belirdi. Sanırım evin yardımcısıydı. "Hoşgeldiniz, Berrin Hanım siz misiniz?" Berrin mi? Yalçın bana bundan bahsetmedi, ben şimdi ne diyeceğim. Gözlerim korku ile Cihan'a dönünce, Cihan gözlerini kırpıp benim yerime cevap verdi. "Evet kendisi Berrin hanımdır bacım. Pek konuşmayı sevmez onun sözcüsü benim."
Kadın bir bana bir Cihan'a baktı ardından kenara çekilip bizim geçmemizi bekledi. Salona geldiğimizde bir adam koltukta oturmuş kahve içip gazete okuyordu. Bizi görünce ayağa kalkıp yanımıza geldi. "Berrin hanım?" Elini uzatınca sıktım ve başımı sallayarak yanıt vermeye çalıştım. Cihan kadına konuşmayı sevmediğimi söyledi, yani yeni bir rol, sadece sadık kal Artemis. Adamın gözleri Cihan'ı bulunca onun burada olmasına şaşırmıştı. "Berrin hanım yanlız geleceksiniz diye biliyordum." Tamam şimdi konuşabilirim. "Evet yanlız gelecektim, ama sözcü olarak yanımda Fuat'ın gelmesini istedim. Konuşmaktan pek hoşlanmam." Fuat dedim çünkü beni tanımazlar ama Cihan'ı önceden biliyor olabilirlerdi. Gerçi bilselerdi, Yalçın onu yanımda göndermezdi ama Cihan adını bir yerde duymaları da söz konusu. Yalçın'ın bu dikkatsizliği hiç hoşuma gitmemişti.
"Berrin hanım, bugün bir kumar oynayacağım ve sizi yanımda görmek bana şans getirecektir. Yanımda olduğunuz için teşekkür ederim." Elimi öptüğün de yüzümü buruşturmamak için zor duruyordum. Arkamda duran Cihan, bu temas yüzünden gerilmişti, bunu sevmiyordu ama biraz dayanmalı, çünkü bu görev bitmeden deşifre olmamalıyız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARTEMİS (Düzenleniyor)
Ficção Adolescente"Belki de cehennem cennete olan aşkından yanıyordu..." Annesini saldırıda kaybeden kız, bir gece ansızın üç mafya'yı suç üstü yakalar. Mafyaların onu evlerine getirmesi ile kim olduklarını öğrenir ve annesinin katilini bulmak için onların arasına gi...