• (9) Gece Mafyası •

350 111 6
                                    

(9) Gece Mafyası

Haftalar Sonra...

Başımı kaldırmış, barfiks demirine garip bakışlar atıyordum. Yalçın, 'şimdi sıra barfiks çekmeye geldi' dedi ama ben buraya yetişemem, boyum yetmez ki.

"Artemis, bakmaya devam mı edeceksin? Yoksa başlamayı düşünüyor musun?" Başımı indirip ters ters yanıma gelen adama baktım. "Sence ben buraya nasıl çıkabilirim?" Diyerek demiri gösterdim. "Baksana çok yukarıda." Güldüğünü duyunca hızlıca kötü bakışlarımı ona çevirdim. Beni görünce ciddiyetini geri takındı. "Ben, seni çıkarabilirim de..." kendini ifade etmek için ellerini oynatıyordu ama utançtan sözünü bile tamamlayamadı. Beni yukarı çıkaracağını söyledi ama Yalçın Barut gerçekten utanmışa benziyordu.

"Olur, ben buraya kendim çıkamam." Artık ne o beni, ne ben onu tersliyorudum. Şu geçen üç hafta da Yalçın bizi ormanın ortasında güzel bir villaya getirmişti. Burası site gibi değildi, daha büyüktü, artık Yeşim ve Cihan da bizimle kalıyordu. Yalçın, Cihan'dan özür dilemiş, yaptıkları için üzgün olduğunu dile getirmişti. Kesinlikle onu ben zorlamadım, bunu kendi isteği ile yaptı. Şaka şaka, onu çok konuşarak ikna etmiştim, bir süreden sonra bıkıp özür dilemişti.

Yalçın arkama geçti, beni kaldıracaktı ama elini nasıl koyacağını bilemeyince ellerini tutup belime koydum, o ise tek seferde kaldırıp, benim barfiks demirine tutunmamı sağladı. Üzerimde beyaz bir tişört ve altımda da tayt vardı, saçımı at kuyruğu yapmıştım. Kendimi yukarı çektim ama geri inememiştim. Yalçın bu halime kıkırdadı ama onu umursamadan geri indim. Kahretsin! Bu sefer de kendimi çekemiyorum.

"Yalçın biraz yardım mı etsen acaba?" Başını sallayıp beni belimden tuttu. Az önce ellerini ben koyunca pek heyecanlanmadım ama şimdi o koyunca kalbim çırpınmaya başladı. Gerildiğimi gördü, ancak ellerini çekmedi. Onun yardımı ile kendimi yukarı çektim ve geri indim. O beni kaldırmıyordu, sadece zorlandığım an yardımcı oluyordu, ilk denemede kendimi zorlamamı istemiyordu.

Kendimi çektikçe kollarım ağrıyordu. "Göğsün bara değene kadar vücudunu çekmeye çalış, duruşunu dik tut." Oflayıp omuzumun üzerinden ona baktım. "Kolaysa gel sen yap." Kaşlarını çatınca bunun mantıksız olduğunu anladım. "Doğru senin bir kas yığını olduğunu unutmuşum." Burnundan güldüğü zaman bende gülümsedim. Gerçekten harika ve bir o kadar da küstah bir adam. "Yoruldum, beni indir artık." Dedim, sızlanmam onu sıkıyordu ama itiraz etmeden dediğimi yapıyordu, daha yeni başladığım için zorlamak istemiyordu.

Demiri bırakınca onun vücuduna sürterek yavaş yavaş yere indim. Sanki bir yaprak gibi süzülüyordum. Ayaklarım yere basınca ellerim onun omuzlarındaydı. Burnuma gelen misk kokusu ile gözlerimi yumdum ve kokusunu içime çekmeye devam ettim. Yine bu muhteşem anı mahvederek kendini geri çekti. Bu kesinlikle utanç değildi, intikam almak istiyor beyefendi.

"Ne o maviş? Utandın mı yoksa." Gözleri hızla beni bulunca söylediklerim onu sinirlendirmişti. "Bana şöyle hitap etmeyi kes, ilk dediğinde birşey demedim ama şimdi böyle hitap etme. Senin yüzünden bu gözleri yerinden çıkarmak istiyorum. Ayrıca utanmadım, bir mafya asla utanmaz." Hızlıca konuşunca gözlerimi kocaman açtım ve arkamı dönerek dinlemek için koyulan koltukların yanına gittim ve kendimi koltuğa bıraktım. O da yanıma gelip karşımda ki koltuğa oturdu. Aklımdan saçma şeyleri çıkarıp onunla gerçekten konuşmaya, dertlerimi dökmeye başladım. Belki umurunda olmazdı ama ona anlatarak rahatlardım.

"Sence annem beni izliyor mudur?" Gözlerimi ondan ayırıp arkasına baktım. Beni izlediğini biliyordum, gözleri üzerimde geziniyordu. "Bence izlemiyordur." Gözlerimi ona çevirince kaşlarımı çattım. Bu halime güldüğünde daha da kafam karıştı. "Ne demek izlemiyordur?" Yüzünde silik bir tebessüm kalmıştı sadece. "Senin gibi bir şebek'i kim izlesin ki? Kesin kadına bezdirmişsindir." Söyledikleri ile dalga geçiyordu ama bende derin bir iz bırakmıştı. Gözlerim yine başka bir yere dalınca beni çağırdı. "Pamuk prenses, nereye gittin yine?" Gözlerimi kırpıştırıp ona baktım. "Gerçekten benden bıkmış mıdır?" Dudağımın titrediğini görünce ayağa kalkıp yanıma geldi ve oturdu. Artık dizlerimiz birbirine değiyordu ama ikimizde umursamadan birbirimize bakıyorduk. "Artemis, sen ciddi ciddi alındın mı?" Başımı iki yana sallayıp kucağımda oynadığım ellerime baktım. "Sadece, benim hep korkak olduğumu söylerdi. Bu yüzden beni sevmediği için beni bırakmış olabilir mi diye düşündüm."

ARTEMİS (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin