2.SİYAHLARIN KARASI

38 7 0
                                    

Oy verip yorum yapmayı unutmayın, iyi okumalar:)

Bölümler ilk başlarda kısa olabilir.











Senin gözlerin ateş gibi öfke saçıyordu. Sen her yeri yakarken ben ise senin yaktığın yerleri soğukluğumla donduruyordum. Şimdi de karşıma geçmişsin beni, her benliğimi merak ettiğini ve onu öğrenebilmek için de tüm dünyayı yıkıp yakabileceğini söylüyorsun. Asıl sen söyle bu kadar güce sahip kişinin benim gibi biriyle işi nedir?


.


Maç gecesinden 24 saat öncesi

Son bir aydır gücümün son sınırlarında turluyordum. Bu maç tüm hayatımı etkileyecek bir maçtı. Ya ölümüm olacaktı ya da kurtuluşum.

"Gazel, adamlarımın seni yakalaması an meselesi!" beni gaza getirmeyi ve odağımı kaybetmemi istiyordu. Beş yıl önceki ben olsaydım hırsıma yenik düşüp heriflerin tekmelerine maruz kalırdım ama akıllandım. Bunu tek ben bilmiyordum fakat denemekten asla ödün vermiyordu. Hedefim kırmızı bayrağa ulaşmaktı.

"Hadi ama Gazel, süren azalıyor!" hangarın demirlerine vuruyordu. Ses tüm hangarda tiz bir ses olarak yankılanmıştı. Duvarın arkasında eğilmiş şekilde kolumdaki saate ve bana doğru yaklaşan silahlı iki adama odaklanmıştım. Son iki dakikam kalmıştı, başarı yakındı. Beş yıldır o bayrağa yaklaşmak için tüm gücümü kullanmıştım.

Sonradan fark ettim ki tüm gücümü kullandığım için yeniliyordum. Mantığıma ve odağıma güvenmeliydim. Onlar gibi silah ve erkek gücüne değil. Silah kolay yönetilebilecek bir alettir, önemli olan kimin kullandığı. Silah istediğin yöne kıvrılabilirdi. Aynı zaman da gereksizdi, onların silahları mermi yağmuruna tutmak için kullanılıyordu. Boşa harcadıkları onca mermi yığını. Mermi yağmurundan çok hedefe eğimli ve mükemmel bir açıyla profesyonel şekilde tutabilirsen silah, hedefine yaklaşmanı kolaylaştıracak.

Kolumda ufak bıçak sıyrığı vardı yüksek ihtimalle akan seyrek kanlarımı takip etmişlerdi. Sağ ve soldan kıstırıldığım düşünülse de ben zeki bir kadındım. Hangarda gizli bir sürü silah vardı. Onlardan biri de soldan yaklaşan adamın arkasında kalıyordu. Eminim ki koca adam ona ulaşmak için soldaki herifi indireceğimi düşünüyordur. Bu yüzden de adamını önceden uyarmıştır.



Sağ taraftaki herifin tam önüne doğru çıkmıştır. Hızlı ve seri hareketlerle hangardaki büyük konteynıra zıplayarak sol tekme atmıştım. Cebindeki silahı alıp diğer silahın tam tersi yönüne koşmaya başladım. Zamanım azalmıştı son bir dakika otuz saniyeydi. Arkamdaki adam sayısı dörde çıkmıştı. Onları umursamadan karşıma çıkacakları tahmin edip başka kırmızı konteynıra zıplayıp tepede son sürat koşmaya başladım. Kan ter içinde silahın tetiğini çekip zıplamadan salise önce bana nişan alan adamların üstündeki konteynırın sert halatına nişan alıp büyük konteynırı aşağı indirdim. Herifler son saniye de altında kalmaktan kurtulmuştu. Onlara ne olursa olabilirdi yenileri hep eklenirdi fakat benden bir tane vardı. Benden kurtulmak istese de kurtulamazdı, daha değil.

Son yirmi saniye ve az kalmıştı. Konteynırın üstünden inerek bayrağın olduğu merdivenleri tırmanmaya başladım. İkişer ikişer çıkarak bayrağı son beş saniye kala zaferle havaya kaldırmıştım. Ter içindeydim ama kazanmıştım, şu an tek düşündüğüm buydu. Arkamdaki kapı açıldığında bir alkış sesi duydum.

"Aferin, beş yılın sonunda bayrağı aldın." yakınıma yaklaşıp omzuma dokundu. "Tebrik ederim kızım." gülümsemişti. İçten gülümsemişti.

BUZUL PARÇASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin