12. TESADÜF

12 2 6
                                    

Alparslan Sarıkum

Zaman insanı değiştirir derler, hep merak etmişimdir gerçekten öyle midir diye. Şimdi bakıyorum da ne ben değişmişim ne de çevrem. Zaman kimseyi değiştirmemiş, özellikle beni. Zaman beni eksik bırakmıştı. Ben baba sevgisinden yoksun, bir annenin varlığını yarım yamalak gören ve bir abinin terk edişine tanık oldum, yalnızdım kısacası. Sonra bunların beni Alparslan yaptığını gördüm, yıllarca aynaya bakamamıştım. Sırf kendimde babamı görürüm korkusuyla şu yaşıma kadar bakmadım suratıma. İnsanlar beni soğuk görürdü.

Fakat sonra bir şey oldu. 

Yalnızlığıma bir yalnız ruh eklenmişti ama ruhum onunlaydı. Ben yalnızlığımdan arınmıştım, onun yalnızlığını karşıdan izliyordum. Evim ilk defa sıcacıktı, ben dahil. Bana ateş topu demişti, varlığından yoksun olduğum kadın. Soğuktu aynı benim gibi. Ona soğuk olamamıştım, denedim ona yansıtmadan ama olamadım. Yapamıyordum onu ilk gördüğümden beri. Kalbim sıcacık olmuştu, dört duvarı çevrili yıkık bir evin camıyla duruyordum karşısında o ise bana doğru gelip camın parçalarını benimle arıyordu. Farkında değildi aslında tüm parçam ondaydı. Eksik bir ruh tamamlandı, onunlayken. o yanımda değilken yıllardır hissetmediğim korkuyu hissediyordum, ona bir şey olacak korkusunu. Yaralandığımda gözümü açmadan birkaç saniye içinde film şeridi gibi kaza gözünüm önünden geçmişti, elimi hareket ettirdiğimde onun varlığını hissetmiştim. Gözlerim kapalıyken bile sıcaklığını koruyordu. Ona buzul parçası dediğim ilk günden beri kendimden nefret ediyorum çünkü o benimle beraber sıcaktı. Sıcak soğuk oyunun içinden çıkalı uzun zaman oldu ve ben ona buzul parçası demek istemiyorum. Benimle cilveleşmesi, bana kafa tutmasını, ağlayacaksa, mutlu olacaksa hepsini benimleyken yapmasını hatta bana yapmasını istiyorum. Çünkü ben ondan başkasında hissedemem bunları. Çünkü ben kendimi aradım yıllarca ve hayat kendimi onunla verdi bana.

İlk görüşümün sonsuz kere görüşler olmasını istiyordum.

Onun yanına gitmek için kalktığım masadan bambaşka bir insanın masasına oturmuştum. 

"Abi." suskunluğumu kullanarak beni terk edişini izlemiştim.

"Alparslan." 

"Uzun zaman olmuştu, seni görmeyeli abi." karşımdaki adam istifini bozmadan zoraki bir şekilde gülümsedi. 

"Haklısın uzun zaman oldu, sana şöyle bakıyorum da hiç değişmemişsin. Babanın izinden gidiyor musun hala?" sırtımı oturduğum sandalyede dikleştirip öne doğru eğildim. 

"Az önce bir görülmedeydim, malum babam yurt dışında bazı toplantılarda da."

Masaya koyduğu sigaradan bir paket dal çıkarıp ucunu yakmasını izledim sakin bakışlarla.

"Ayak işi yapıyorsun yani," sigaradan bir nefes daha çekip yanı tarafımıza üfledi. "Sahiden mutlu musun Alparslan?"

"Melek ablayla nasıl gidiyor?" sorusunu es geçip başka bir konuya girdim.

"Evlendik."

Abime yıllarca anlatmak istediğim şeyler biriktirmiştim fakat o bana özel olan hatta anlatması gereken bir şeyi birkaç saniyeye sığdırmıştı. Benim yıllarca çocukça bir heyecanla beklediğim şeyleri saniyelere sığdırdık. Tek fark ben hala konuşmamıştım. 

"Adınıza sevindim, bir ara Melek ablayı da  arar tebrik ederim." soğukluğum her zerresinde hissedilmiş olacak ki surat ifadesi düştü. Beklemiyordu bu şekilde cevap vereceğimi eminim ki.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BUZUL PARÇASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin