Son derste de sıkıldığım için tüm ders boyunca kitaba saçma sapan şeyler çizdim. Dersin bittiğini haber veren zil çaldığında hemen çantamı alıp ayağa kalktım ve Ning'e bakıp "Görüşürüz!" dedim. Ardından sınıf kapısına doğru gitmeye başladım. Ning de arkamdan "Görüşürüz." diye seslenmişti. Kapıdan çıktığım gibi okul bahçesine doğru gitmeye başladım.
Okul bahçesine ulaştığımda Minjeong'u bahçe kapısının yanında beklerken buldum. Hızlı adımlarla onun yanına gittim.
"Merhaba sevgilim!" Bana sevgilim demesi hoşuma gitmişti. "Merhaba... sevgilim."
Yürümeye başladık. "Nereye gidiyoruz?" diye sordum. "Bilmem, nereye gitmek istersin?" dedi.
"Hmm... Sinemaya gidelim mi?"
"Olur."
~
Sinema için biletimizi almıştık ve sinema salonuna doğru ilerliyorduk.
"Umarım güzel bir filmdir."
"Umarım." dediğim sırada salonun önündeki görevliye biletimizi gösteriyordum. Sinema salonuna girdik ve yerlerimize oturduk. Filmin başlamasına daha 10 dakika vardı.
"Patlamış mısır almayı unuttuk!" dedi Minjeong.
"Ben hemen alıp gelirim." deyip ayağa kalktım ve salondan çıktım.
Yiyecek içeceklerin alındığı yere geldim ve patlamış mısırı almak için sıraya girdim.
Bir süre bekledikten sonra sıra bana gelmişti. Görevliye büyük boy patlamış mısır istediğimi söyledim ve parayı uzattım. Parayı aldı ve patlamış mısırı verdi. Patlamış mısırı alıp salona doğru ilerlemeye başladım. Ama karşımda gördüğüm kişi durmama sebep oldu.
Giselle elinde bir patlamış mısırla telefona bakıyordu. Neden yaptım bilmiyorum ama onun yanına doğru ilerledim. Karşısında beni görünce şaşırdı. "Karina, merhaba." dedi. "Merhaba. Birkaç gündür okula gelmiyorsun iyi misin?" Sanki 3 gün önce olanlar hiç yaşanmamış gibi davranıyordum.
Buruk bir şekilde gülümsedi. "İyiyim." dedi ve telefonundan saate baktı. "Film başlamak üzere, en iyisi ben gideyim. Görüşürüz." Yanımdan uzaklaşmaya başladı. "Görüşürüz."
O giderken ben de sinema salonuna doğru ilerlemeye başladım. Salona girmeden önce onun da bu salona girdiğini fark ettim. Aynı filmi izleyecektik.
Salona girip yerime oturdum. "Biraz geç geldin." diyen Minjeong'a "Çok sıra vardı." dedim.
Önümüze döndük, ışıklar söndü ve film başladı. O sırada Giselle'in birkaç sıra önümüzde oturduğunu fark ettim. Tek başınaydı. Soluma, Minjeong'a başladım. Çok güzeldi gerçekten çok güzeldi. Onun bir melek olduğunu tekrar düşündüm. Sonra filme döndüm ve herkes gibi filmi izlemeye başladım.
~
Filmden çıkınca Minjeong ile vedalaşıp evlerimize gitmiştik. Şimdi instagramda geziniyordum. Minjeong'un profiline girdim ve yeni gönderileri olduğunu gördüm. Film başlamadan önce çektiğimiz bazı fotoğrafları paylaşmıştı. Fotoğraflara bakınca aklıma film sırasında Minjeong'un başını omzuma koyduğu an geldi. Yüzümde kendiliğinden bir gülümseme oluştu.
Paylaşımlara bakarken film başlamadan sinema salonunda çektiğimiz bir fotoğrafa yazılmış bir yorum dikkatimi çekti. Yorumu yazan kişi Giselle'di. Söyle yazmıştı: "Bence filmde aşk pek de güzel bir şekilde anlatılmamıştı. Bence aşk bu kadar kısa bir sürede gerçekleşebilecek bir şey değil. Filmde çocuk 3 senelik sevgilisine 3 gündür tanıdığı kızı tercih ediyor ve buna aşk diyorlar, tamamen saçmalık."
Onun yazdığı yoruma cevap yazmaya başladım. "Bana göre aşk birkaç ayda olabildiği gibi birkaç saat hatta birkaç dakika içerisinde de olabilir. Aşk, ansızın kapımızı çalabilir."
~
Bölümü atıp uyumaya gidiyorummm hepinize iyi gecelerrrr ☆
Oy vermeyi unutmayın lütfen ♡