Doğum Günü Kızı ~1

126 17 4
                                    

Arkadaşımın gösterdiği elbisenin üzerinde göz gezdirdim, siyah uzun kollu kare yaka hafif yırtmaçlı bir mini elbiseydi. Oldukça sade fakat bir o kadar da güzeldi, gösterdiği en cazip sade elbise bu olduğu için giymeyi kabul ettim. Hep abartı kabarık elbiseler gösterdiği için seçmem uzun sürmüştü, alt tarafı doğum günüm.

"Sonunda seçtin be kızım, onu beğenmedim bunu beğenmedim!" söylene söylene takı seçmeye koyuldu, " Tara düğüne gitmiyorum sonuçta çok abartı elbiseler gösterdiğin için olabilir mi acaba? " ağzında bir şeyler geveledi fakat duyamadım, fazla üzerinde durmadan konuyu kapattık. Elbiseyi alıp banyoya girdim, Tara benden bir tık kısa olsa da elbise üzerime tam olmuştu. Banyodan çıkıp karşısına geçtiğimde gözleri hayranlıkla ışıldadı, sarı saçlarını geri atıp yataktan kalkarak elindeki kolyeyle arkama geçti. Belime uzanan koyu kahve saçlarımı sağ omzuma çektim, annemin ölmeden önceki doğum günümde aldığı, ucundan kımızı gül sarkan altın zincirli kolyeyi boynuma taktı. Kolyenin ucunu avcumun içine alıp sıktım, üç yıl önce kansere yakalanıp ölmüştü, gözümden bir yaş damlası süzüldü. Tara arkadan belime sarılınca bende onun belime sardığı kollarını tutup okşadım, bir kaç dakika sonra kendimi toparladım ve makyaj masama oturdum.

"Saçlarını bana sal, karışmayacaksın tamam mı?" gülerek başımı aşağı yukarı salladım, saçlarımı nazikçe taramaya başladı, saçlarımı hafif kıvırmıştı artık dalgalı bir görünüme sahiplerdi. Perçemlerimi önümde bırakarak arkadaki saçlarımı ortadan hafif gevşek bir şekilde topladı,  aynada ona kocaman bir gülümsemeyle baktım o da gülümseyerek bana karşılık verdi. "Daha bakışacak mıyız acaba?" tara bu romantik anı bozunca birlikte gülmeye başladık, kapı tıkladıktan sonra gel komutu verince içeri teyzem Rosaline girdi. "Hazır mısın Jayla?" ayağa kalkarak yanına gittim, beni baştan aşağı süzdü gözlerinde saf sevgi vardı, "Evet hazırım, konuklar geldi mi? Peki arkadaşlarım? Her şey hazır mı?" gülmeye başladı "Her şey hazır merak etme ne bu heyecan Jayla?" ben de kafamı iki yana sallayarak omuz silktim.

"Yetişkin olacak heyecanlanacak tabi kolay mı?" hep bir ağızdan gülmeye başladık, Tara hayatıma neşe katıyordu. Birlikte odadan çıktık önden merdivenden inmeye başlayınca alkış sesleri yükseldi, gözlerim kalabalığın içinde tek bir kişiyi aradı, Liam... Okuldan tüm arkadaşlarım gelmişti ve o, kızıl saçlarından onu bulmak zor olmamıştı, bana büyülenmiş gibi bakıyordu, merdivenin sonuna geldiğimde gür bir sesle konuşmaya başladım, babam ve tara yanımda duruyorlardı. "Öncelikle beni bu özel günümde yalnız bırakmadığınız için çok teşekkür ederim, her biriniz benim için çok değerlisiniz. Lise hayatımı sizlerle geçirdiğim tüm o güzel günleri asla unutmayacağım." tekrar alkış koptu "İyi eğlenceler, baba ver müziği!" 

Hızla Tarayı da sürükleyerek arkadaşlarımın arasına girdim, Ferrari çalmaya başladı. Birlikte zıplayarak dans etmeye başladık, en mutlu günümdü, ritime ayak uydurup hoplaya zıplaya eğleniyorduk. Liam karşımda belirdi, gülümsedik. Hızlanan ritimle uyumlu bir şekilde dans etmeye başladık, beni kucağına alıp döndürdü çığlık sesleri yükseldi. Herkes kendini müziğe kaptırmış delicesine eğleniyordu, müzik sona erdiğinde herkes etrafıma toplanıp "Bu gün kimin doğum günü? Yaşasın, mutlu yıllar sana mutlu yıllar sana, iyi ki doğdun iyi ki doğdun mutlu yıllar sana, mutlu yıllar sana mutlu yıllar sana , iyi ki doğdun iyi ki doğdun, mutlu yıllar sana!" gözlerimden mutluluk yaşları firar etti. Teyzem için tam karşımda yol açtılar, ellerindeki pasta harika görünüyordu. Pembe kalp şeklinde üzeri kirazlarla bezenmiş pastanın üzerinde on sekiz tane mum vardı, ışıklar kapandı arkadaşlarımın talebiyle hızlıca dilek tuttum. Hep yanımda olun, hep benimle olun, hep mutlu olalım.

Mumları üfleyerek söndürdüm, çok mutlu hissediyordum sanki her şey yoluna girecek, ve ben bugün yeni hayatımın birinci yaşına giriyordum. Saat gece yarısına vurdu, herkes teker teker pastalarını yiyip hediyelerini verip ayrılıyordu, en son kimse kalmayınca kendimi koltuğa attım. gece boyu dans etmiş eğlenmiştik, Tara da etrafı toplamaya biraz yardım ettikten sonra ayrılmıştı. Teyzem de gelip yanıma oturdu, elinde tuttuğu sandık dikkatimi çekti, bunu fark etmiş olmalı ki gülümseyip açıklamaya başladı "Bu annenin kızım, ölmeden önce sana 18. yaş gününde vermem için bana emanet etti." şaşkın şaşkın sandığa bakıyordum, annemin böyle bir sandığı olduğunu bile bilmiyordum. Orta boylardaki sandığı bana uzattı, merakla alıp kucağıma koydum tam açacak iken teyzem beni durdurdu "Hayır şimdi açma, beni iyi dinle Jayla çok önemli vaktimiz kalmadı!" neyden bahsediyordu?

"Ben hiç bir şey anlamıyorum ne vaktin dolmasından bahsediyorsun?" ellerimi tuttu gözlerimin içine tedirginlikle bakıyordu "Soru sorma sırası değil dinle beni Jayla, geliyorlar seni almaya geliyorlar," hızla sözünü kestim iyice korkmaya başlamıştım "Kim geliyor kim beni alacak anlamıyorum korkuyorum ne oluyor?" babam uzaktan bana endişeyle bakıyordu. "Ne oluyor benden ne saklıyorsunuz?" sesim gerektiğinden fazla çıkıyordu "Bu sandığı sakın bırakma, kendine çok dikkat et! Duygularınla değil mantığınla hareket et." beni hızlıca tutup ayağa kaldırdı, babam yanımıza gelince ikisi birden sıkıca sarıldı. "Hadi şimdi hemen odana çık, sakın panik yapma sandığı yanından ayırma, asla!" sandığı açacak iken bu sefer beni durduran babam oldu. "Siz bana ne olduğunu açıklamadan hiç bir yere gitmiyorum!" babam beni tutup odama çıkarmaya başladı, çırpınmam hiç bir işe yaramıyordu kahretsin çok korkuyordum kafayı yiyecektim. "Gitmek zorundasın, bu senin kaderin Jayla."

Odamın kapısı kapandı bir ben birde gizemli sandık bir başımıza kaldık, başım dönmeye başlayınca tökezledim, bir elimle sandığı tutup öteki elimle tutunacak yer aradım fakat yakınımda hiç bir şey yoktu. Baş dönmesinin ardını mide bulantısı almıştı, hayır bugün hiç alkol almamıştım, ayakta kalmak gittikçe zorlaşıyordu. En sonunda yere düşünce içimden teyzemin sözünü telkin ettim, sandığı sakın bırakma. Düştüğüm yerde sandığa sarıldım, gözlerim iyice ağırlaşmaya başlamıştı, halsizce ağzımdan iki kelime döküldü. "Anne, korkuyorum..." hissettiğim ve düşündüğüm tek şey karanlıktı, karanlık beni içine çekti beni kucakladı hissetti. Ardından annemin sesini duydum "Geldiğinde büyük gün, binecek omuzlarına büyük güç, geldiğinde aklın yerine, bulacaksın kendini gelecekte, birbirine bağlı iki ruh yakacak sönmüş ateşi." annem sustu çığlıklarım içime sıkıştı sessizlik de aldı beni kollarına.

BİRBİRİNE BAĞLI İKİ RUH YAKACAK SÖNMÜŞ ATEŞİ, NEHİR OLACAK YAĞMURLARIN MELODİSİ, GÜNEŞ OLACAK ATEŞİN SAHİBİ...

İlk bölümü nasıl buldunuz? geç saatte yazdığım için kısa oldu. Umarım seversiniz, gözden kaçırmış olabileceğim yazım hataları için üzgünüm. ^3^

GÜLLERİN LANETİ: İkiz AleviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin