"9.Bölüm"

46 3 4
                                    

İçinde olduğum durumu anlıyabilmem neredeyse bir dakikamı almıştı. Akın yüzümü elleri ile kavramış dudakları dudaklarımın üzerindeydi. Öyle bir histiki sanki hem doğru, hem çok yanlıştı. Ama sonrasında bende ona karşılık verdim. Yanlış bile olsa çok iyi hissettiriyordu, ondan kendimi mahrum etmeyi göze alamamıştım.

Beni tek hamlede tutup kaldırdığında artık eğilmek zorunda değildi. Bir eli eteğimin açıkda bıraktığı bacağımdaydı, diğeri ile beni sabit tutuyordu. Dudakları başımı döndürüyordu, şuan sanki burada değildim.

"Dudaklarını arala bebeğim" sadece saniyelik olarak ayrılmıştık. Daha sonra onun dediğini dinledim, dudaklarımı araladım. Dinlememek zaten mümkün değildi, dili dudaklarımın içinde keşfe çıkmışken bende elimi ensesine atmış saçlarını çekiştiriyordum. Geri çekildiğinde ikimizde nefes nefese kalmıştık, dudakları şişmişti. Maç yüzünden saçları dağınıktı.

O güzeldi.

Nefes nefese birbirimize bakarken az önce yaşanan şeyi sanki yeni idrak ediyordum. Beni yere bıraktığında ilk başta sanki dizlerim tutmadı, düşücekmiş gibi olsamda düşmedim.

Elini belimden çektiğinde ne hissedeceğime karar veremiyordum. "Ben" devamı gelmedi, hiç bir şey söyliyemedim. Anında yanından sıyrıldım, arkama bile bakmadan çıkışa doğru koşarken içimdeki o garip his hâlâ benimleydi. Koştuğum için soluklarım hızlanmıştı.

Maç alanından çıktığım anda temiz havayı derince içime çektim. Neden kaçtığım hakkında bile bir fikrim yoktu.

Yapamazdım. Hazır değildim.

Birisi kolumdan tutup beni geriye doğru çekti. Akın'ın kahverengi gözlerini gördüğümde, hisler dahada büyüdü. "Aden dur nereye gidiyorsun" ona verebilecek bir cevabım yoktu. Ben buydum, konuşulması gereken yerde hep susardım. Sanki dilim düğümleniyor, kelimeler tıkanıyordu.

"Ben bilmiyorum Akın bu çok garip" bileğimi çok nazik bir şekilde tutuyordu. "Nesi garip Aden" kaşları hafifçe çatıldı "Pişmanmısın" kafamı olumsuzca salladım. Böyle düşünmesini istemiyordum. "Sorun ne o zaman" sorun benim, sorun benim korkaklığım.

Elini yanağıma kaldırdı, baş parmağı çillerimin üzerinde gezindi. Uzanıp gözümün altına bir öpücük bıraktığında dudaklarım titredi. "Zamana bıraksak olurmu" diye sordum bir çocuk gibi. "Olur güzelim,olur" elini yüzümden çekti. "Uzak durma ama bana" diye sordu bu sefer o çocuk gibi. Çok masum duruyordu şuan gözümde.

"Tamam"  yüzünde bariz bir gülümseme belirdi.

"Ne oluyor lan orada" bu ses tam olarak en yakın arkadaşıma, Aysima'ya aitti.  "Hayırdır yavru kartal elin ayağın böyle bir oynuyor" Akın kahkaha attığında bende onunla beraber güldüm. "Gel kız şöyle" beni yanına doğru çektiğinde gülmeden alıkoyamadım kendimi.

"Kutlama yapıcakmışız hadi, Çınar seni arıyordu" Akın anladım dercesine başını salladı. "Arabaların oraya geçiyoruz biz, giyinip gelin" koluma girip beni sürüklemeye başladı. "Ne yapıyorsun sen" alt dudağımı dişlerimin arasına aldığımda bir şeyler olduğunu kesinlikle anlamıştı.

"Dökül çabuk" ablak ablak suratına bakmaya devam ettim. "Yoksa" tek kaşı havalandı. "Düşündüğüm şey oldu değilmi"

"Oldu, öpüştünüz değilmi" diye bağırmasıyla omzuna bir tane vurdum. "Bağırma salak salak" olduğu yerde saçma sapan dans hareketleri yaptı. "İnanamıyorum sana gerçekten Aysima" yanaklarımı sıkıp çekiştirdi. "Bebeğim, karşı cinsten birisiyle temasa geçtin. Yüce rabbim şu ömrümde bunu bana gösterdi daha ne isterim" abartı sözlerine göz devirmekle yetindim.

HAYALİ FORVETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin