Stres altında olmaktan daha çok nefret ettiğim bir şey varsa o da babam yüzünden stres altında olmaktı. Çünkü bu anlar çok azdı, babam her zaman benim hayatımı kolaylaştıran o kişi olmuştu. Zora düştütüğümde gittiğim, yanımda olucağını bildiğim en güvenilir kişiydi.
Babam benim sığınağımdı.
Odada tur atarken ben tırnaklarımla oynuyor ve ona bakmıyordum. Kızcağı bir durum yoktu, buna karışmazdı. Ama biraz müsait olmayan bir vakitte yakalanmıştık, açıkcası utanıyordum.
"Bak sen hayta herife ya" diye homurdandı babam. Daha sonra masasının arkasına geçip sandalyeye oturdu ve ellerini kocaman olan göbeğine koydu. "Hayır kerata elimde büyü, bir şey de diyemem" gözleri beni buldu. Ben utançtan kızarmış olmalıydım. Ama babamın gözlerinde kötü hiç bir duyguya rastlamadım.
"Kıskandım kızımı" yüzümde ansızın bir gülümseme oluştu. "Ya baba" diye cırladım hemen şımararak. "Yok öyle şımarık baba demeler, gerginim şuan. Sana sinirli olmam lazım" olduğum yerden kalkıp hemen yanına gittim, kollarımı boynuna sardım ve kel kafasından bir sürü öptüm. "Sen kıyamazsınki bana" saçlarımı okşadığında daha çok şımardım.
"Kıyamam tabi ayçiçeğime" daha çok gülümsedim. "Aşıkmı oldun şimdi" gözlerimi devirdim "Baba seninle böyle bir konu konuşmıycam" tekrardan geçip masanın karşısındaki saldalyeye oturdum. "Merak ediyorum" diye mızmızlandı küçük bir çocuk gibi. "Anlatmazsan bende izin vermiyorum sana, dışarı bile çıkamazsın" kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Ne oluyor Özgür bey sana, bunca yıllık hayatımda en tontiş olman gereken zamanlarda huysuz ihtiyar olmayamı karar verdin" gülümsemesi soldu "Yaşlı değilim ben" ona dil çıkardım. Evet yaşlı değildi ama bu onunla dalga geçmiyceğim anlamına gelmiyordu.
"Gönlün nasıl rahat ediyorsa onu yap, güzel kızım" ellerimi çeneme koyup masaya dayandım. "Asıl meselemiz başka aslında, ben sana başka bir şeyin haberini vermeye gelmiştim" merakla yüzüne bakmaya devam ettim. "Biz şehir değistirme kararı aldık"
"Bu anlık bir düşünce değil, uzun zamandır zaten planlıyorduk. Artık kararımız kesin" hangi duyguyu hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Gitmeleri bana çok etki etmezdi sanırım. "Sen istediğin gibi burda eğitim hayatına devam edebilirsin, istersen bizimle gelebilirsin" buradan gidemezdim.
Gitmemem için sebeplerim vardı.
Akın gibi.
"Baba ben ne diyceğimi bilemiyorum" masanın üzerinden uzanıp ellerimi tuttu. "Bunca zaman bizimle yaşadın, farkettimki bu sana çokda huzur getirmedi" itiraz etmeme izin vermedi "Kandırmayalım şimdi birbirimizi, annenin sana yaptığı baskılara sustum her zaman" başını iki yana salladı. "Affet bunun için beni"
"Şimdi seni götürmek istemiyorum, istediğin şekilde yaşa kızım. Ben sana güveniyorum, herkesten daha çok güveniyorum" gözlerimdeki yaşları geri ittim. "Okulunuda okursun, mesleğinide eline alırsın. Ama eğlen kızım, kendini bundan mahrum etme." Konuştukça boğazımdaki yumru büyüyordu. "Aşıkda ol, arkadaşda edin. Üzül, sevin, ağla. Bu duyguların hepsi bizim için varlar, bunları yaşamadan hayatı öğrenemezsin" elimin üzerine güven vermek istercesine iki kez vurdu.
"Her zaman bilki; düştüğüne, kötü hissettiğinde. Baban hep burada, sadece bir adım arkanda." Kelimeleri canımı yakıyordu çünkü ilk defa böyle açık sözlüydü. "Teşekkür ederim baba" gözümden akan bir damla yaşı sildim.
"Ne için" yutkundum. "Babam olduğun için" elimin üzerini öptü.
"Asıl ben teşekkür ederim"
"Ne için"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALİ FORVET
Novela Juvenil"İkimizde birbirimizden hoşlanmıyorsak, sadece görevimizi yapabilir ve dağılabiliriz" Derin bir nefes alıp verdi. "Benim senden hoşlanmadığımı kim söyledi"