"19. Bölüm"

17 3 12
                                    

Her zamanki gibi bir şeylere gergindim ve tırnaklarımı yoluyordum. Ne olursa olsun alışkanlıklarımdan vazgeçemiyordum. Yapmam gereken şey annemi aramak ve okulu bıraktığımı ve tekrar sınava hazırlanacağımı söylemekti. "Bebeğim bırak artık" diyerek parmağımı yaptığım eziyetten kurtardı ve ellerinin arasına aldı. Çoktan bir eti çekiştirmiş, kan akmasına sebep olmuştum.

Masanın üzerinden peçete alıp kanayan parmağıma baskı uygulamaya başladı. "Hani şu çocukların tırnaklarına sürüyorlarya, acı oje. Sanadamı ondan sürsek?" Diye sordu ciddi bir sesle. Başımı geriye doğru atarak kahkaha attığımda o hala ciddi bir şekilde bana bakıyordu. "Tamamda ben dişlerimle değilki, ellerimle kopartıyorum" dediğimde ufak bir aydınlanma yaşadı.

"O zaman bundan sonra hiç elimi bırakmıyorsun" diyerek parmaklarını parmaklarımdan geçirdi. "Hadi ara artık" telefonu işaret ettiğinde derin bir nefes alıp verdim. Babama söylemiştim ama henüz anneme söyleme cesaretini bulamamıştım. Söylemeden bırakmıştım ama, en azından ufakda olsa bir gelişimdi bu benim için. Rehberinden annemi buldum ve ara tuşuna tıkladım. Bir kaç çalıştan sonra annemin sesini iştittim "Efendim kızım" sesi sanki beni ağlatıcaktı.

"Anne, nasılsın?" Sesimi titretmemek için zor duruyordum. Benim üzerimde nasıl bir etki bıraktığı hakkında bir fikri yoktu, atlatsamda bitmiyordu. "İyiyim kızım sen nasılsın" sesi oldukça neşeli geliyordu. "Anne ben okulu bıraktım" dedim dan diye. Akın'ın gözleri kocaman açıldı, bunu aniden söylememi beklemiyordu sanırım. Aslına bakılırsa bende beklemiyordum, ama eğer söylemezsem hiç söyliyemiycektim.

Annemden bir süre ses gelmedi. Derin bir nefes alıp verdiğini işittim. "Neden kızım" dedi büyük bir sakinlikle. "Bu bölümde mutlu olmadığıma karar verdim, radyo ve televizyon okumak istiyorum. Spor spikerliği yapmaya karar verdim" annem bir süre daha bekledi. "Her şey gönlüne göre olsun kızım" dediğinde neredeyse mutluluktan çığlık atıcaktım. Olduğum yerde zıplamak şarkı söylemek istiyordum.

"Kızmadınmı?" Diye sordum küçük bir çocuk gibi. "Hayır neden kızayım" çünkü bu zamana kadar her şeye kızdın. "Neyi istersen onu yap, seni seviyorum" dedi tekrardan. Küçük Aden'in kalbi kırıktı lakin, çünkü küçükken istediği çoğu şeyi yapamamıştı. Babasıyla maçlara gidememişti, sokakta çocuklarla top oynıyamamıstı. Her şeyi gizli yapmak zorundaydı. "Teşekkür ederim anne" sonra telefonu kapattım. Ne olduğu umrumda bile değildi.

Telefonu kenara atıp kollarımı önümde dizlerinin üzerine çökmüş beni izleyen Akın'a doladım. "Bak ne güzel hiç bir şey demedi" dudaklarını saçlarımda hissettim. Çok güzel kokuyordu, kokusu beni rahatlatırken kollarımı ona daha sıkı sardım. "Aysima  çok güzel kahve yaptığını söyledi, banada yaparmısın?" Diye sorduğunda gözlerim şokla açıldı. Aysima haini resmen üzerime oynamıştı, biliyorduki ben kahve yaptıktan sonra mutfak girilmiycek hale gelirdi.

Aysima bunu bilmesine rağmen beni çok güzel satmıştı. "Yaparım tabiki" ama hiç bir kuvvet bu işte kötü olduğumu itiraf ettiremezdi. Kendimi yedirmezdim. "Gel mutfağa hadi" diyerek koltuktan kalktığımda o da tıpış tıpış peşimden geliyordu. Beraber mutfağa geçtiğimizde elimi belime koydum. "Kavanoz, kahve, süt, buz, bardak lazım" dediğimde teker teker istediklerimi tezgaha çıkardı. Buzdolabından çikolata sosunu aldım ve tezgahın üzerine koydum.

"Hayatındaki en güzel kahveyi içmeye hazırmısın?" Yanaklarımı iki yandan tutarak dudaklarımı büzmemi sağladı ve alnımdan öptü. "Hadi bakalım" önce kettle su koydum. Kavanozun içine iki kaşık kahve koydum ve şeker koydum, sıcak suyunda ekledikten sonra kavanozu kapattım ve çalkalamaya başladım. Ama sıcak su kavanoza baskı uyguladığında elim yandı ve kapağı tam kapatamadığım için kahve sızdırdığında elim daha çok yandı ve dudaklarımdan çıkan ufak bir çığlıkla kavanozu anında bıraktım.

HAYALİ FORVETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin