En dipteyim. Sensizliğin en dibinde yapayalnız kalmış ve boğuluyorum. Ruhum mecalsiz ve sensiz...
Fikrim dahi sorulmadan parmağıma takılan yüzük, adeta benim zindana atılmadan önce bileklerime takılan bir kelepçeydi. Artık demir parmaklıklar ardında idam gününü bekleyen bir zanlı gibi hissediyordum. Herkes dağıldıktan sonra kendimi zorlukla odama attım. Elimdeki yüzüğü bir çırpıda çıkarıp yere fırlattım. Kahru perişan bir ağlayışla yere yığıldım. Ailem beni Turgut'la evlendirme konusunda kararlıydı. Bu kadar ısrarcı olmalarının sebebi, mal mülktü...
Turgut'un babası zengindi. Maden ocağı sahibi olduğu için fazlasıyla da rağbet gören bir adamdı. Malum benim ailem dediğim insanlar da şan şöhret, mal mülk peşinde oldukları için kolaylıkla benden vazgeçebiliyorlardı.
Ben ne mi yapacaktım?
Elbette bu işin olmaması için elimden geleni yapacağım ama, eğer bir noktadan sonra elimden gelmezse, koşar ayak kendimi Akman'ın kanatları altına bırakacağım. Çünkü evlilik benim için kurtuluş olsun istemiyorum ama, olması gerekirse de yapacak bir şeyim kalmaz.
Büyüdüğüm evde öğrendiğim en doğru şey, kadın olmanın zorluğuydu. Çünkü bu evde yalnızca erkekler vardı. Biz yoktuk. Bizim düşüncelerimiz, duygularımız, söz hakkımız, sesimiz...
Biz yoktuk ve hiç olmamıştık.
Buna rağmen hala ayakta olabildiğim ve direnebildiğim için çok güçlü hissediyorum. Akman karşıma çıktığında ona bir anda güvenmek isteyişim ve bir anda onu hayatım belleyişim de bu yüzdendi. Bana ilk söz hakkı veren kişi olduğu için belki de Akman en değerlimdi? Bir anda kalbimi çalmıştı...
Gördüğüm ilk ilgide, ilk sevgide, ilk söz hakkımda yelkenleri suya indirmiştim.
Ne kadar ağlasam da içimdeki zehir bitmeyecekti. Kardeşim Efil tek kelime dahi etmeden ağlayarak beni izliyordu. Teselli edemezdi. O da biliyordu. Söz hakkı, hakkımız yoktu. Saatler öylece akıp gitti. Yatağımda uyumuştum.
Uyandığımda ağlamaktan şişmiş gözlerim sızlıyordu. Yanağıma damlayan tuzlu gözyaşlarım sebebiyle, yüzüm de kaskatı kesilmişti. Yerimde doğrulup odamdan çıktım. Banyoda elimi yüzümü yıkadım. Saçlarımı taradım. Yüzüme doğal yağ karışımından sürdüm. Gözlerime sürme sürdüm. Birazdan Akman gelecekti, belki de gelmişti? Hava karanlıktı ve evdeki herkes uyumuştu. Belli ki ben tüm günümü uykuyla geçirmiştim. Aslında hayret ediyorum ki, beni akşam yemeği hazırlamam için uyandırmamışlar. İyiliğimi düşündüklerini sanmıyorum lakin, benim yüzüme bakacak yüzleri olmadığı için olsa gerek. Yani keşke öyle olsa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHIR
Roman d'amourBana doğru adımladığında ağaca bağlı olan atımı hızlıca söktüm. Tam atıma korkuyla biniyordum ki, genç adam bana seslendi. "Tamam gelmiyorum korkma" Gerçekten de gelmiyordu. Ellerini teslim olur gibi havaya kaldırmıştı. "Korkmadım. Gidecektim zat...