5 HAFTA SONRA :
Uzandığım kanepede kıkırdadım , izlediğim filmde başkarakterler iki kadındı . Bu iki kadın , çocukluk arkadaşıydılar ve çocukluklarından beri evlilikle ilgili hayal dünyalarını kurmuş ve evcilikte oynarken yansıtmışlardı . Ve bu arkadaşlar sonunda sevgililerinden evlenme teklifi aldıkları için çok mutlulardı . Çok ünlü ve pahalı bir plazada düğünlerini yapmak isteyen bu iki arkadaş sonunda orada evlenme fırsatı yakalamışlardı lakin tutukları gün kontratı karışınca bu iki arkadaşın düğünleri aynı gün gözüküyordu . Biri o plazadan vazgeçmeliydi ama çocukluk hayalleri arkadaşlıktan daha önemliydi . Düğünlerinin gösterişli olması durumunda yarışmaya ve birbirleriyle uğraşmaya başlamışlardı . Küçük ve komik sabotelerle birbirinin işlerini aksatmaları o kadar komikti ki .Hatta birisi arkadaşının saç boyasını değiştirmiş kadının saçının mavi olmasını sağlamıştı . Gözlerimi filmden çekip yerde barbieleriyle oynayan Parlaya döndü.
Uzun süredir evimde yatakta yatalak gibi yaşıyordum . Sanırım asabım bozulmuştu kendimi hiç de keyifli hissetmiyordum . Burcu bu süreçte hep yanımda olmuştu ama bu neyi değiştirirdi ki ? Kendimi yine yalnız ve yenilmiş hissediyordum . Tabi ki de şaklabanlıklar ve kötü espiriler hiç eksik olmamıştı şu beş hafta da . Şuan Parlayla yalnızdık , Burcunun dersi vardı ve bize yaptığı pastadan getireceğine söz vermişti . Evet kendisi gastronomi son sınıf öğrencisiymiş . Ne yalan söyleyeyim iyi bir bölümdü ,Burcunun dediğine göre eğlenceliymiş de . Bir de öyle yemekler yapıyordu ki , sorsan şu beş haftada yaptığında seni sevindiren şey neydi diye sanırım onun yaptığı gösterişli yemekleri mideye indirmek diyebilirdim .
Daldığım halıdan bakışlarımı pencereye çevirip derin bir nefes aldım . Neden hiçbir şey hatırlamıyordum ? Neyin cezasıydı ki bu ? O hastanede uyandığımdan beri hayatım hakkında bir bilgim yoktu . Başkalarından duyduğum hayatımın bir masal gibi gelmesi kötü bir şakaydı sanırım . Evrenin kötü bir şakası .
Denilene göre Gökalp ile üniversite tanışmışız ve tanışmamızdan kısa bir süre sonra birlikteliğimiz başlamış . Dolu dizgin bir ilişkiyle etrafımızdaki arkadaşlarımızı hayran bırakıyormuşuz kendimize . Yediğimiz yemek , izlediğimiz film bütün zevklerimiz aynıymış . Bir yıldan sonra ilişkimizi sarsan bir adet minik Parla girmiş . Başta kavga etmişiz ama sonra evlenmeye karar vermişiz . Burcunun dediğine göre iki yıl sonra ona ağlayarak gelmiş ve bu evlilikten , Gökalp' in bütün sorumluluğu üstüme yıkmasından içerlenmişim. Onunla olan ilişkimiz baştaki gibi hiçbir zaman olmamış . Ayrılmışız . Gökalp' in kendi hayatına baktığını , çoktan yeni ve tertemiz sayfa açtığını hastanede uyandığımda görmüştüm . Ve ben ise bekar bir anne olarak devam etmişim . Nasıl zor bir hayatım vardı kim bilir ? Parla ...
Her şeyi geçtim onu hatırlamamak en büyük boşluktu benim için .O kocaman mavi gözleriyle öyle bir bakıyordu ki nasıl davranmam gerektiğini bilemiyordum . Sevgi yumağı küçük sarışın neşe saçıyordu etrafa her bana bakışında gözlerimi kaçırmadan edemiyordum . Dediğim gibi sadece içimde gördüğüm bir boşluktu .
Elimi kasıklarıma bastırdım çok çişim gelmişti ve mesanem baskı yapıyordu . Nerde kalmıştı bu Burcu yaa! Fena çişim gelmişti . Telefonda markete uğrayacağını söylemişti . İşi uzun sürecektir kesin . Kafamı tekrar filme döndürdüm ama ondanda sıkılmıştım . Sesli bir şekilde ofladım . Parla ' nın meraklı bakışlarımı üzerimde hissedince ona çevirdim kafamı . " Anne ben acıktım . " derin bir nefes çektim içime . " Burcu teyzen gelince Parla . " oflayıp omuzlarını düşürdü . Eğdiği dudağıyla elindeki oyuncağa baktı . Artık bu çiş mevzusunu çözmem lazımdı çünkü patlacaktım , ramak kalmıştı. Kumandayı koltukta bir yere fırlatıp doğrulmaya çalıştım . Kolumda küçük bir el girdi . Parla yardım etmeye çalışıyordu küçücük boyuyla . Tekrar doğrulmaya çalıştım o kadar acıyordu ki yapamıyordum . Acıdan gözlerim dolmuştu . " Hadi anne biraz daha ! " tekrar giren ağrıyla koltuğa oturdum . Kolumdan elini çektim . "KOLAY MI SANIYORSUN ?! ZATEN CANIM BURNUMDA , ANNEYMİŞ BEN SENİN ANNEN GİBİ HİSSEDEMİYORKEN ETRAFIMDA OLAMAN CANIMI SIKIYOR ! " dedikten sonra hiddetle salladığım ellerimi indirdim . Parla tepkimden korkmuş ve mavilikleri dolmuştu . Burnunu çekip içeri gitti . Ne yapmıştım ben küçücük çocuktan çıkarmıştım tüm hıncımı . Ayağı kalktım acıya aldırmadan ama tekleyip düşmüştüm canım o kadar acımıştı ki gözlerimden iki damla yaş süzüldü . Arkadan kapı sesi gelmişti . " HEYOO ! Ben geldim güzellikler . Aaah , kızım manyak mısın tek başına kalkmayı mı denedin ? Gel seni kaldıralım ,iyi misin canım ? Bir dakika Parla kuşum nerde ? " beni oturttuktan sonra son sorduğu sorunun cevabını bekledi . " İçeride sanırım . " göz yaşlarımı sildim elimi kaburgama yasladım . " Nasıl bilmiyorsun Deniz kızının nerde olduğunu ? " bunları söylerken çocuk odasına doğru yürüyordu . İçerde her yere bakmıştı sanırım dolap kapağı gibi sesler geliyordu . Girdiği odadan hızla çıktı . " Parla ' nın burada olduğu falan yok Deniz ! Nerde Parla ! Ne oldu burada ben yokken , çünkü Parla' nın senin yanından ayrıldığını görmedim ne olursa olsun ! " nasıl ya içeri gitmişti ama ! Ahh , salak kafam salak kafam ! " Burcu ben kalkamayınca biraz bağırdım. Elimde değil biran da bağırırken buldum kendimi . " omuzlarını düşürdü bakışları kırılgandı . " Aferin Deniz ! ANLADIN MI AFERİN ! BEN ARAMAYA ÇIKIYORUM , BEKLE BENİ BURDA " haklıydı bağırmakta sonuna kadar . Ne olursa olsun öyle bağırmamalıydım . En kötüsü de annesi gibi hissetmediğimi yüzüne haykırmıştım resmen . Saçlarımı yolar gibi çekiştirip ayağa kalktım . " Bende geleceğim . Ne olursa olsun düzelteceğim bu durumu . " gözlerini devirip ceketini giyindi . " Neyi düzelteceksin Deniz ? Ne söyledin sen minik kuşuma ? Yürü yürü. " Ağrıma inat hızla yürümeye başladım . O acıyla sokakları nasıl talan ettim anlamadım . Ama Parlayı bulamıyorduk . Kahretsin ya dilimin kemiğini ... Neredeydi bu kız ya. Evimin altındaki işlek caddenin önüne gelmiştim . Acaba buralarda olabilir miydi ? Karanlıkta çöküyordu ama nasıl tek başına sokakta kalırdı . Hiç mi merak edeceğimizi düşünmedi . Ne diyorsun ya kızına neler söyledin sen pek tabi kırılıp gidecekti . O küçüktü daha . Burcu'nun kolumu tutmasıyla meraklı gözlerimi ona döndürdüm . " Ne dedin minik kuşuma Deniz ? Söyle ." sanırım azar yeme sırası bendeydi . Ama sonuna kadar hakkediyordum . " Onun annesi gibi hissetmediğimi ve gözümün önünde olduğu sürece sinir olduğumu söyledim . " cümlenin sonuna doğru sesim kısılmıştı . Evet sanırım o da şimdi benim gibi anneliğimi sorguluyordu . Gözleri inanamaz gibi baktı . " Nasıl yaptın bunu ?! O kız haftalardır kendini suçluyor . Sen seçtin arabanın önüne KIZIN için atlamayı . Hatırlamasan da eski Deniz ' in kararına ve hayatına saygı duymak ZORUNDASIN ! DUYDUN MU BENİ !" etrafa bakışlarını gezdirdi saçlarını gergince geri attı . Ama inatçı kıvırcık saçları yine yüzüne dökülüyordu . Dolu gözlerimden önümü göremez haldeyken derin bir nefes çektim . " TAMAM BOK GİBİ DAVRANDIM KIZIMA FARKINDAYIM ! AMA KİMSE BENİ NİYE ANLAMIYORUM ? BENİ ANLAMAK ÇOK MU ZOR ? HİSSETMİYORUM YA ! LANET BEYNİM O KADAR BOŞ Kİ ... BEN ANNELİĞİ HİSSEDEMİYORUM TAMAM MI ÜSTÜME GELME ! " kafamı yenilmiş gibi yere çevirdim . Burcu benim kazadan sonra hissettiklerimi ilk defa duymuştu ve hem kızgındı hem de haklı olduğumu biliyordu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOZLU RAFLAR
RomantizmKendini bile hatırlamayan hafızasını kaybetmiş bir anne ve kadının hayatının tozlu sayfalarını ayırmaya çalışan bir şefin aşk hikayesi... Deniz Tunç & Buğra Kayalar