Tükür kalbime tükür

169 20 3
                                    

Deli gibi koşuyorduk ve tam arkamızda mahallenin bebeleri bizi kovalıyordu. Bir ara o çocuğun da bizi kovaladığını görmüştüm ama sonra gözden kaybolmuştuk. Allah affetsin veletler çita gibi yorulmadan koşuyordu. Üst mahalleye geçmiştik, ananız kızar apartmanın önünden ayrılmanıza defolsanıza lan. 

Deha "Hira bu böyle olmayacak, sağa koş." diye bağırdı.

Ben de onun gibi bağırdım. "İyi de ben soldayım."

Deha "Onu diyorum zaten! Kafa karıştıracağız."

Başımı gördü mü bilmiyorum ama "Tamam" anlamında aşağı yukarı salladım.

"Kız koşsana, daha bekliyor."

Gülerek sola doğru koşmaya başladım, o da sağa doğru hızlı adımlarla gitti. Onu geride bıraktığımda aşağı doğru bir yol vardı, çok tekin durmasa da gitmek zorundaydım. Hızlıca aşağı doğru indim. Buranın garip bir kokusu vardı ama anlamamıştım. Aşağı atlamalı bir taşlı duvar görmüştüm, büyük ihtimalle apartmanların ortak bahçesine çıkıyordu. Taş duvarın üstünde durduğumda, aşağı doğru baktım. Ölme ihtimalim %10, ağzımı yüzümü yamultmam %80. Tamamdır atlıyorum. Zaten hastaneye gitmeyeli uzun zaman olmuştu, iki orayı ziyaret edelim. (Yazar: Burada hastaneye gitmenin havalı olmasından söz edilmiyor. Hira her şeyi dalgasına alan bir insan, bu yüzden bunu da ciddiye almıyor. Yanlış görünmemek için açıklama yapmak istedim, güzel okumalar.)

Yavaşça duvarın üstüne oturup, içimden bildiğim bütün duaları okuyarak atladım. Çimenin üstüne yapıştığımda inlemiştim. Atlarken bileğimi vurmuştum yanlışlıkla, deli gibi ağrıyordu. Refleks olarak bacağımı kendime çekerek, bileğimi tuttum. O kadar da yüksek değildi, bir bayılmadığı kaldı bileğimin. Aldık başa belayı, çek şimdi. Telefonumu eve sarja bırakmıştım, Deha'yı da arayamıyordum.

"Sen bulaştın buraya, çek şimdi."

Ağlamama az kalmıştı, çok fazla ağrıyordu. 2 dakika orda öyle yattıktan sonra sızlanarak ayağı kalkmaya çalıştım. Bileğimin üstüne basınca gereğinden fazla ağrıyordu ama bir şekilde başararak kalktım.  Of çekerek bileğime baktım. Tek ayakla yavaş yavaş yürümeye başladığım sırada bir kol tarafından duvara yaslandım, tam çığlık atacağım sırada güçlü eller dudaklarıma kapanmıştı. Karşımdaki kişiye baktığımda bunun Liyan'ın abisi olmasını beklemiyordum. Gözleri yukarıdaydı. Kaşlarımı çatarak hareket etmeye çalıştığımda elleriyle belimi kavramış, duvara biraz daha bastırarak bana dönmüştü.

"Rahat dur, yakalatacaksın kendini."

Anlamaz gözlerle bakarken yukarıdan çocukların sesleri geliyordu.

"Buğra bence gidelim, Hira teyze buraya girecek kadar cesaretli değil."

"Haklısın yürü."

Ben gösteririm ama size Buğra ve Doğuş ikilisi. Bileğimi sakatladım lan sizden kaçacağım diye, ben mi korkağım? Beni bahane ederek nasıl da gidiyorlar. Adımların uzaklaştığını duyduğumda bakışları beni bulmuştu. Ben de ona anlamaz şekilde bakıyordum, deve gibiydi mübarek. Hacker beyefendi adamı olmasaydı belki ama mafya hayallerim var onunla, üzgünüm. Bakışlarımı ellerini ağzımdan çekmesi için ellerine getirdim, sonra tekrardan mavilerine döndüm. Anlamış gibi ellerini önce belimden, sonra da ağzımdan çekti. Aramızda mesafe bırakarak çekildi.  Şimdi Deha da yokken ne yapacaktım acaba, önce A planı dostlar.

"Gözlerin ne güzel kokuyor öyle."

Bence iyi başlangıç oldu. Bir yerde okumuşum, erkeklerin kızlara yumuşaması için önce iltifat etmek gerekiyormuş. Fakat şu an mavi gözlü çocuğun bakışlarına bakarsak bizimki ters tepmişti.

"Ne diyorsun?"

O nasıl soru ya, daha çok açmamı mı istiyor acaba?

"Diyorum ki, gözlerinden bir vanilya kokusu alıyorum. Buram buram burnuma doluyor."

Derin nefes alıp devam ettim.

"Gözlerinin kokusu çok güzel, ciğerlerim ve böbreğim el ele halay çekiyorlar düşün."

Çocuk sabır çekmişti. Ne dedim acaba da sabır çekiyorsun?

"Hira, ben vanilyadan nefret ederim."

Tutturamadık lan. Hani her erkek sigarayla karışık vanilya aromalı kokardı, bana bunu diyen wattpaddeki yazarları bulmaz mıyım? Rezil olduk elaleme. Tamam, vanilya kısmını salladım ama nerden bilebilirdim? Yüzüme çok ciddi bakıyordu, benim de böyle abim olsa ben de abimi kavgaya çağırırdım. Ben abimi çağırsam, bana bulaşanlarla birlikte benimle dalga geçerdi dangalak. Düşün Hira, sen zeki kızsın tıp kazandın düşün güzelim.

Aha buldum, düştün elime. Madem buraya kadar zahmet etmiş, bana yardımcı olsun. Bi' anda yüzümü buruşturarak, başımı yere indirdim. 

"Ay, ay çok ağrıyor."

Bu yalan değildi, gerçekten ağrıyordu. Hem de rezilliğimizi kapatırız, fena mı? Çocuk bıkmış  gibi derin nefes aldı.

"N'oldu yine?"

Ne bu kasıntılık kardeşim, belki ayağımı kaybediyorum?

"Duvardan atlarken bileğimi burktum, çok ağrıyor basamıyorum üstüne."

Ona baktığımda inanmaz gözlerle bana bakıyordu.

"Doğru söylüyorum bu sefer, incittim sanırım."

"Bakayım, anlarım az buz."

Spor çantasını çıkartıp, yanına attı. Yanıma yavaşça yaklaştığında nefesimi tuttum. Kalbime tükürüyordu sanki insafsız. Önümde diz çöküp, önce gözlerime baktı. Gözlerime baktığında rolle karışık gerçek durumumu sürdürmeye devam ettim.

"Ay ay, kırdım sanırım. Ya da yok kopuyor galiba."

Bakışlarını bileğime indirdiğinde güldüğünü duymuştum. Komik bir şey mi dedim? Ölüyorum ulan burada. Tamam ölmüyordum ama ağrıyordu.

Elini bastırmadan bileğimde gezdiriyordu. Bence anlamıyor, o da benim gibi palavra yapıyordu. Bir anda bileğimin ortasında bastırmasıyla ellerim istemsizce omzuna gitmiş, inlemiştim. Onunda gözleri yüzüme çıkmıştı. Gözlerine baktığımda yutkunmadan edemedim. Ellerimi yavaşça omuzlarından çekerek boğazımı temizledim.

"Yavaş olsan, bileğim yerinden çıkacak sandım."

Dediğimle çöktüğü yerden kalkarak, çantasına doğru yürümeye başladı. Ben de arkasından bakıyordum.

"Bileğini incitmişsin, tek başına aşağı inebilirsin diye düşünüyorum."

Spor çantasını koluna takıp bana baktığında ağlamak istiyordum. Tamam abartıyordum ama gerçekten inemeyecek kadar kötüydüm, bu işlerden anlıyorsa bilmesi gerekirdi. Yüzümdeki gülümseme git gide solarken o da gülümsememin solmasını izlemişti.

"Ya tamam dalga geçiyorum falan ama aşağı da tek başıma inemem, koca yokuş aşağı."

Tek kaşını kaldırdığında derin nefes aldım.

"Sana yardım etmemi mi istiyorsun?"

Samimi bir şekilde tebessüm ettim.

"Fena olmaz sanki."

-

İnstagram: Bedeliasn0

HACKER'MIŞ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin