4- Misafir

42 7 0
                                    

Akşama kadar vakit çok hızlı geçti. Kafamı dağıtmak için dizinin kalan tüm bölümlerini bitirdim. Hakan sanki beni görüyormuş gibi mesaj çekerek sürekli hazırlanmam gerektiğini söyleyip duruyordu.

Önce sıcak suyla bir duş aldım. Şaka değil, gerçekten tenimin dayanabileceği kadar sıcak suyla duş aldım. Ne zaman kendimi kendimden dolayı kötü hissetsem bu şekilde cezalandırıyordum. Tenim, içimdeki gerginliğe rağmen yumuşacık olmuştu ama ben hala bu geceki ihtimalleri düşünüp okun hedefe ulaşmadan önceki son hali gibi gergin bir vaziyetteydim. Şu iş bitsin, Hakan da benim için bitecekti.

Acele etmeden dakikalarca suyun altında bekledim. Ardından beyaz bornozumla yatağıma uzanıp, sosyal medyada dolaştım biraz. Selin, birkaç yüz kere, geldiğini haber vermediği için özür mesajlarını sıralamıştı, hepsine sitemle geri döndüm.

Hakan'ın akşamki planından haberi olduğunu, bunun için ona gününü göstereceğini, hatta gizli gizli yanımıza geleceğini söylemişti. Hakan'ın bunun için çoktan önlem aldığını tahmin ediyordum; ama Selin'i görmeyi, onun yanımda olmasını çok istiyordum.

Bir mesaj daha geldi. Yine Hakan'dan. Hakan'ın onlarca defa sorduğu, hazırlanıyor musun, sorusuna tek bir, evet, cevabı attım.

Sonra kalkıp ağırdan hazırlanmaya başladım. Vücuduma güzel kokulu bir losyon, yüzüme onun getirdiği kremi sürdüm. Bitmesin diye küçük küçük kullanıyordum. Öyle güzel kokuyordu ki.

Saçlarımı tarayıp kurutttuktan sonra, çok abartmadan, göz altlarıma biraz kapatıcı, yüzüme krem bir fondöten sürüp gözlerime dumanlı bir göz makyajı yaptım. Gür kirpiklerimi rimelle kıvırdıktan sonra, sıra ne giyineceğime karar vermeye gelmişti. Aklıma bir anda Selin'le bayıla bayıla aldığımız siyah renkli, püsküllü, kolları transparan olan, uzun paçalı tulumum geldi.

Nerede giyineceğimi bir türlü kestiremiyordum ama bu gece bence tam onluktu. Tulumu dolapta arayıp bulduktan sonra hızlıca giyindim. Ardından saçlarımı düzleştirip uçlarına hafif bir dalga verdim. Kaküllerimi doğal dursun diye elimle hafif düzeltip, yanaklarıma biraz allık, dudaklarıma kırmızı bir ruj sürdüm. İşte tamam! Hazırım.

Saate baktım. Çoktan yedi olmuştu. Apar topar aşağıya indim. Annemin yaptığı yemeklerin mis gibi kokusu iştahımı açsa da oyalanmadan çıkmam gerekiyordu. Tam merdivenleri inmiştim ki annem ve teyzemle göz göze geldik. Ardından tuhaf bir diyalog geçti aramızda.

"Ece."
"Teyze."
"Ece."
"Anne."
"Ece."
"Teyze."
"Ece."
"Anne." Gözlerimi devirdim. "Tamam, bir kere daha Ece derseniz çığlık atacağım."

"Vauuuv!" dedi teyzem sonra. Hala süzmeye devam ediyordu beni. "Bu nasıl bir güzellik."

Candan. Adı gibi sıcacık candan bir teyzeydi. Aramızda sadece beş yaş fark vardı. Tıpkı Hakan'la olduğu gibi. Onunla aynı yaştalardı ama birbirlerini pek sevdikleri söylenemezdi. Teyzem -haklı olarak- kadınları, zevkleri için kullanan erkeklerden nefret ederdi. Hele bir de böylelerinin evlenmeye gelince, erkek eli değmemiş kız arzuları yok mu, en çok ondan nefret ederdi.

Anneannemin son beşiği, ailenin en küçüğüydü fakat lafların en büyüğü ondaydı. Atarlı, giderli sözlerin sultanı, ebe olmanın yanı sıra dövüş sporlarının da üstadıydı. Annemden biraz kısaydı. Vücudu ise yaptığı spordan dolayı diri ve dinçti.

"Bu akşam Hakan bir yere götürecek beni. Size mesaj atmıştım." dedim ikisine bakarak.

Annem cevap vermeden yüzüme bakmaya devam etti. Sonra aniden "Fırın!" dedi telaşla. Masadan kalkıp mutfağa geçti. Teyzemse mıncıkladığı salataya ara verip arkasına yaslandı.

AŞKA TUZAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin